Galatasaray Medyanında 390. kez buluşan Cumartesi Anneleri, "12 Eylül darbesinin üzerinden 32 yıl geçti. Biz hala Eylül'ün içerisindeyiz" diyerek, darbeci generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya ile birlikte 12 Eylül'ün tüm aktörlerinin yargılanmasını, cezalandırılmasını istedi.
Cumartesi Anneleri 390. kez Galatasaray Meydanı'nda buluştu.Bu haftaki eylemde, 12 Eylül'de kaybedilen Cemil Kırbayır, Hüseyin Morsümbül, Hayrettin Eren, Mahmut Kaya, Nurettin Yedigöl, Nurettin Öztürk, Zeki Altunbaş, Veysel Güney ve Maksut Tepeli'nin akıbetleri soruldu.
Hayrettin Eren'in annesi Elmas Eren, oðlunun '80'de evlerine yapılan baskında gözaltına alınarak Gayrettepe 1. Şube'ye götürüldüðünü anlattı. Şubenin bahçesinde oðlunun arabasını gördüðünü ve sormak için içeri girdiðinde polisler tarafından dövülerek dışarı atıldıðını boðazı düðümlenerek anlatan Elmas Eren, "Bütün evlatlar güzeldir. Benim evladım da dünyanın en güzel evladıydı. Bu güzel evlatların, annelerin suçu ne? Biz varız, onları neden kimsesizler mezarlıðına gömdünüz? Onları verin bize" dedi.
'OTURMAYIN ARTIK MEZARLARIMIZIN ÜZERÝNDE
Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, "Aðabeyim işsizliðin, yoksulluðun olmadıðı bir dünya istiyordu. O bir devrimciydi ve 'devrimciler devrim için her şeyi yapar' derdi" diye konuştu. Muzaffer Yedigöl, 32 yıldır aðabeyine duydukları özlemi şöyle tarif etti: "O babamın sessizliðinin derinliðinde. Annemin gözyaşlarında, kardeşlerinin yüreðinde yaşıyor."
Aðabeyi ve tüm kayıpların faillerinden hesap sorulmadıðı sürece acılarının dinmeyeceðini vurgulayan Yedigöl, iktidardakilere, "Oturmayın artık belli olmayan mezarlarımızın üzerinde, kalkın artık" diye seslendi.
'BAŞBAKAN'DA BÝZÝ YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜYOR'
Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, 104 yaşındaki Berfo Ana ile Başbakan'ın yaptıðı görüşmeyi hatırlattı. "Başbakan anneme 'oðlunu bulacaðım' diye söz verdi. Ama o da bizi unuttu. Bir yıldır o da bizi yavaş yavaş öldürüyor" dedi. Berfo Ana'nın, "Oðlumun mezarını bulmadan beni mezara koymayın" diye vasiyet ettiðini anlatan Fatma Kırbayır, "Aðabeyimi öldürdüðünüzü kabul ettiniz. Yeter artık! Aðabeyimin, kayıplarımızın kemiklerini verin" şeklinde konuştu.
KEMÝKLERÝNÝ ÝSTÝYORUZ
Eşi Maksut Tepeli'nin üç arkadaşı ile birlikte gözaltına alındıðını hatırlatan Şehriban Tepeli, "Ben de arandıðım için sormaya gidemiyordum. Eşimin annesi her hafta karakola, 'Oðlumu ve gelinimi görmedim' diye imza vermeye gidiyordu. En son gittiðinde 'Artık gelmene gerek yok. Oðlun öldü' dediler. Öldürüldüðü Adli Tıp raporları ile kanıtlandı. Ancak halen raporlara da ulaşamadık" diye konuştu.
"Devletten bir şey beklemiyoruz" diyen Şehriban Tepeli, şöyle devam etti: "Siz hiç en deðersiz eşyanızı kaybettiniz mi? Kaybettiðinizde mutlaka geçtiðiniz yerlerde onu aradınız. Biz en deðerli şeylerimizi, sevdiklerimizi kaybettik, 32 yıl geçti üzerinden. Sadece onların kemiklerini istiyoruz. Vermiyorsunuz çünkü her kemik nasıl öldürüldüklerini anlatacak. Bu yarayı kapatamayacaksınız. Yılmayacaðız."
Tepeli, "Maksut ile parolamız, evde tehlike varsa perde yarı kapalı olacaktı. Perde hala yarı kapalı. Evde tehlike yok ama Maksut gelmedi" diyerek, konuşmasını noktaladı.
'12 EYLÜL'ÜN TÜM AKTÖRLERÝ YARGILANSIN'
12 Eylül'de idam edilen ve hala mezarı olmayan Veysel Güney'in tanıðı Ýsmail Yücel, Güney hakkında nasıl idam kararı aldıðını ve idam edildiði günü hatırlattı.
Darbeci generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılandıðını hatırlatan Yücel, "Adana'da, Mersin'de ve daha bir çok ilde 12 Eylül'de işkencelere giren ve isimleri mahkeme tutanaklarında yer alan generaller var. Bunlardan hiç bahsedilmiyor. 12 Eylül ile gerçekten yüzleşilecekse, dönemin tüm aktörleri yargı önüne çıkarılmalı ve cezalandırılmalı" dedi.
Hasta olduðu için Cumartesi Meydanı'na gelemeyen Veysel Güney'in annesi Zeynep Güney'in gönderdiði mesajı Maside Ocak okudu. "Resmini gözlerime çizdim, ismini kalbime yazdım" diyen anne Güney, oðluna olan özlemini, hasretini bir kez daha ifade etti. Anne Zeynep Güney, 32 yıldır aynı meydanda acıları ve sevinçlerini paylaşan yol arkadaşlarına, sevgi ve selamlarını iletti.
'NE BÝZ NE DE TARÝH ONLARI AFFETMEYECEK'
ÝHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklama yapan Nur Sürer, "12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen evlatlarımızın akıbetlerini açıklanmadan, failleri yargılanmadan bizim için her gün 12 Eylül" dedi. Sürer, 12 Eylül'ün bu topraklarda gözaltında kaybetmeyi sistematikleştiren politikaların yataðı, Ýttihat Terakki'den miras tek tipleştirme, farklı olanı yok etme zihniyetinin reorganizasyonu olduðunu kaydetti.
Dün görülen 12 Eylül duruşmasında, insanlıða karşı suç işleyen darbeci generaller Evren ve Şahinkaya'nın, yaş ve saðlık durumları bahane edilerek yine mahkemeye getirilmediðini hatırlatan Sürer, Arjantin'de 87 yaşındaki darbeci general Videla'nın yargılanarak, ömür boyu hapse mahkum edildiðini anımsattı. Sürer, bu tür davalarda yaş ve saðlık durumu itirazının uluslararası hukuk standartları karşısında deðer taşımadıðını vurguladı.
Sürer, şunları söyledi: "Yaşlı diye darbeci generallere gösterilen bu özeni, 32 yıldır o generallerin kaybettiði oðullarını arayan 104 yaşındaki Berfo Kırbayır'dan, 85 yaşındaki Zeynep Güney'den, Zeycan Yedigöl'den, 83 yaşındaki Elmas Eren'den, 84 yaşındaki Cevriye Altunbaş'tan esirgeyenler 12 Eylül ile hesaplaşamaz."
Cumartesi Anneleri olarak, sadece 12 Eylül'den deðil, 32 yıldır ülkeyi 12 Eylül hukuku, kurumları ve zihniyetiyle yönetenlerden de davacı olduklarını söyleyen Sürer, "32 yıldır kayıplarımızın akıbetlerini gizleyenlerden de, evlatlarımızı kaybedenleri koruyup kollayanlardan da davacıyız. Bize bunu yaşatanlar bilsinler ki; ne biz ne de tarih onları affetmeyecek." dedi.