Cumartesi Anneleri, Mehmet Ertak için buluştu 

Cumartesi Anneleri’nin 751’inci buluşmasında, 20 Ağustos 1992 tarihinde gözaltında kaybedilen 4 çocuk babası işçi Mehmet Ertak’ın akıbeti soruldu. 

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin 751’inci buluşmasının Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesi yine engellendi. Polis ablukasına ve yoğun yağmura rağmen İnsan Hakları Derneği (İHD) binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, HDP milletvekilleri Hüda Kaya, Musa Piroğlu, CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu'nun yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi destek verdi. 

‘TÜRKİYE’DE HAKİKAT ESİR ALINMIŞTIR!'

Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, bu hafta 20 Ağustos 1992'de Şırnak’ta gözaltında kaybedilen işçi Mehmet Ertak için adalet istendi. Açıklamayı okuyan İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan, Türkiye’de hukukun olmadığını belirterek sözlerine başladı. “Taleplerimiz meşru ve masum” vurgusunda bulunan Arcan, ancak taleplerin gerçekleştirmesi için insan hak ve özgürlüklerine dayanan bir devlete ve hukukun üstünlüğünün egemen olduğu demokratik bir ülkeye ihtiyaç olduğuna işaret etti. Türkiye’de hukukun ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin olmadığının altını çizen Arcan, “Hakikat, fiziksel ve toplumsal düzlemde gerçekleştiği tartışmasız olan olaylara dair gerçekler bütünü ise Türkiye’de hakikat esir alınmıştır” dedi. 

TANIKLIKLARA RAĞMEN GÖZALTINA ALINDIĞI İNKÂR EDİLDİ

Arcan, Ertak’ın hikâyesini şöyle anlattı: 
"32 yaşındaki 4 çocuk babası Mehmet Ertak Şırnak’a bağlı Rezuk mezrasında yaşıyordu. Bölgedeki bir kömür ocağında işçi olarak çalışan Ertak, daha önce 2 kez gözaltına alınarak ağır işkenceler gördükten sonra serbest bırakılmıştı. 20 Ağustos 1992 tarihinde, aynı iş yerinde çalıştıkları 3 akrabası ile birlikte işten eve dönmek üzere yola çıktı. Bindikleri araç kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolü sonrasında Mehmet Ertak gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Beraberinde bulunan 3 akrabası Mehmet Ertak’ın gözaltına alındığına, 6 kişi de gözaltında işkence edilirken gördüğüne tanıklık etti. Baba İsmail Ertak savcılığa başvurdu, tanıklar gördüklerini savcıya anlattı. Olay soru önergeleriyle meclise taşındı.Ancak Ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Mehmet Ertak’ın gözaltına alındığı inkâr edildi.

JİTEMCİ MURAT İPEK İTİRAF ETTİ: ÖLDÜRÜP GÖMDÜK 

Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrindeki sorgu elemanı olarak çalışan JİTEM personeli Murat İpek, 1997 yılında yaptığı itiraflarında; “Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan’ın emriyle öldürüp gömdük” dedi. Yaptıkları tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söyledi.” 

AİHM MAHKÛM ETTİ

İç hukukta kapatılan dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınmasını engellemek için ailenin avukatı, devlet güçlerince katledilen Tahir Elçi'nin gözaltına alındığını belirten Arcan, tüm tehditlere rağmen davanın AİHM’e taşındığını aktardı. Arcan, kapatılan dosyayı inceleyen AİHM'in, delillerin Mehmet Ertak’ın gözaltına alınıp işkence sonucu ölmüş olduğuna hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar yeterli olduğu sonucuna vardığını ve Türkiye’yi yaşam hakkını ihlalden oy birliği ile mahkûm ettiğini vurguladı. 

‘SUSKUNLUĞUN OLDUĞU YERDE UTANÇ VARDIR'

Arcan son olarak, Mehmet Ertak’ın kaybedilmesinden; dönemin, Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş, Terörle Mücadele Şube Müdürü Mehmet Kaplan, Şırnak Tugay Komutanı Mete Sayar, OHAL Valisi Ünal Erkan'ın sorumlu olduğunu altını çizdi. Arcan, “Suskunluğun olduğu yerde utanç vardır, susmayacağız" mesajını verdi.

OĞLU: 27 YILDIR BABAMI ARIYORUM

Açıklamanın ardından söz alan Mehmet Ertak’ın oğlu Serhat Ertak, babasını 27 yıldır aradığını vurgulayarak, “Kilometrelerce ötede adaleti aradık. Ne yazık ki adalet çok uzak şu an. Bundan 6 yıl önce Galatasaray Meydanı’na büyük umutlarla gelmiştim. Ama umut asla bitmez. Bizden sonra gelenler bu mücadeleyi devam ettirecekler” diye konuştu. 

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da bir konuşma yaptı.