Cumartesi Anneleri, Tosun ve Aydemir için buluştu

Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir'in akıbetini sordu. Eylemde, AKP'nin derin devletin yeni sahibi olduğuna dikkat çekilerek, "Katiller hesap verene kadar vazgeçmeyeceğiz" denildi.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 655'inci kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Eyleme HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Gezi eylemlerinde yaşamını yitiren Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan katıldı. Bu haftaki eylemde 19 Ekim 1995 tarihinde Avcılar'daki evinden çıkmalarının ardından sivil polisler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun ve arkadaşı Hüseyin Aydemir'in akıbeti soruldu.

'DERİN DEVLETİN YENİ SAHİBİ'

CHP İstanbul Milletvekili Tanrıkulu, "Bu meydanda adalet arıyoruz. Burası bir hafıza bir vicdan meydanı. Bu iktidar eski derin devletin yeni sahibidir. Biz bu meydanda hafızayı canlı tutacağız" dedi.

'KATİLLER HESAP VERENE KADAR...'

HDP İstanbul Milletvekili Buldan ise, “Fehmi Tosun'u kaybedenler bugün zihniyet olarak aynı şeyleri yapıyorlar” diyerek, "Yirmi yılı aşkındır Hanım Tosun'la birlikte katilleri sorduk, ama cevap almadık. ‘Beyaz Toros'la kaçırdılar şimdi ‘Beyaz Toros’ kullanmıyorlar. Şimdi panzerler kullanıyorlar. Ama zihniyet aynı. Bu mücadele bitmeyecek bu iktidar gelip geçici. Gidecek ve devran dönecek. Hesap verecekler. Katiller hesap verene kadar mücadeleye devam edeceğiz" diye konuştu.

'İKİ ELİM YAKANIZDA OLACAK; VAZGEÇMEYECEĞİM'

Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise şunları söyledi:

“22 senedir aynı hikayeyi anlatıyoruz bizim başımız dik hesap sormaya devam ediyoruz. Evet, gözaltına aldınız. Siyasi bir kimlikleri vardı. Ama siyaset herkesin hakkıdır. İnsanlar siyaset yapabilir, örgüte üye olabilir, bir örgütte yetkili olabilir ama hiç kimseyi kaybetmeye hakkınız yok. Onlar yargısız infazı hak etmedi. Çocuklarının gözü önünde gözaltına aldınız. Fehmi Tosun ne yapmışsa, tüm kayıplar ne yapmışsa ben onların arkasındayım. İki elim sizin yakanızda. Vazgeçmedik."

KIZINDAN MEKTUP

Eylemde Hüseyin Aydemir'in en küçük kızı Dilan Aydemir'in Amed'den gönderdiği mektup da okundu. Mektupta şu ifadelere yer verildi: "22 yıl önce babam kaybedildiğinde ben 3 yaşında bir çocuktum. Babamı resimlerden tanıyorum. Ama en çokta bize babam için verilen değerden tanıyorum. Ölenlerin gidecek mezarları vardır benim babam kayıp. Kayıp demek ölüm ve yaşam arasında olmak demek. Bir sarkaç gibi ölüm ve yaşam arası gidip gelmek. Nefes aldıkça adaletin peşinde olacağız."

TOSUN VE AYDEMİR'İN HİKAYESİ

Bu haftaki basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Sebla Arcan okudu. Arcan şunları ifade etti:

"İktidarların yok saydığı ve unutturmaya çalıştığı devletin en vahşi uygulamalarından biri olan gözaltında kaybetme suçu unutulmasın, toplumsal belleğimizde yer alsın diye Galatasaray’dayız. Hakikatin bilgi akışını keserek toplumu bellek kaybına uğratan iktidarlara karşı, bilgi akışı oluşturarak hakikate sahip çıkmak için Galatasaray’dayız. Devletin toplumsal hafıza üzerindeki manipülasyonlarını kırabilmek için yaşananların hatırlanması ve öğrenilmesine ihtiyaç vardır. Çünkü iktidarların unutturmaya çalıştıklarını hatırlamak, geçmişle yüzleşmenin, demokratikleşmenin, hukuka ve insan haklarına yönelmenin önemli bir parçasıdır. Biz bunun için hatırlamakta ve hatırlatmakta ısrar ediyoruz.

Fehmi Tosun Ailesi’nin 3. Kuşaktır sürdürdüğü arayış mücadelesine Galatasaray’dan, Hüseyin Aydemir Ailesi’nin 22 yıllık arayışına Diyarbakır’dan tanıklık edeceğiz. 35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun ve 34 yaşındaki 6 çocuk babası Hüseyin Aydemir Liceliydiler. Yaşadıkları ağır baskılar nedeniyle Lice’yi terk ederek aileleriyle birlikte İstanbul’a taşınmak zorunda kaldılar.

Beyaz Toros araçla evinin önüne getirildi. Kendisini gören eşi ve çocuklarına 'gözaltına alındım, beni öldürecekler!' diye bağırdı. Onlar Fehmi'nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek evinin önünden götürüldü. Olaya çevredeki komşular da tanık oldu. Hemen Avcılar Karakolu’na giden Hanım Tosun olanları anlattı aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Plakayı kontrol eden ve telefonla görüşmeler yapan görevliler 'Bizim yapacağımız bir şey yok' dedi.

İç hukuktan sonuç alınamayınca dava Hanım Tosun tarafından AİHM’e taşındı. 2003 yılında sonuçlanan davada hükümet AİHM’e verdiği savunmada 'Hükümetimiz Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir' dedi ve yaşam hakkı ihlallerinde gerekli tüm önlemleri alıp, etkili soruşturmaların yürütülmesini zorunlu kılan talimatları vermeyi taahhüt etti. Ama bugüne kadar Fehmi ve Hüseyin'in dosyalarında etkin bir soruşturma yapılmadı. Zamanaşımından takipsizlik kararı verilen Fehmi Tosun dosyası Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.

Fehmi Tosun’un gözaltında kaybedildiğini uluslararası mahkeme önünde kabul eden, ama bugüne kadar hiçbir taahhüdünü yerine getirmeyen, bu insanlığa karşı suçu toplumsal hafızanın unutuşuna terk eden AKP hükümetleri sorumludur. Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’i unutmayacağız."