Minbic’in kuzeyinde Sacur suyunun kıyısında kurulmuş şirin bir belde Dadat. Sacur suyu beldenin önemli bir hayat damarı olmuş durumda. Bağ, bahçelerinden yetiştirdikleri ürünlerle yaşamlarını devam ettiren belde nüfusu temizlik ihtiyaçlarını bu sudan karşılıyorlar. Kadınlar başlarının üzerine yerleştirdikleri leğenlerle suyun yolunu tutuyorlar.

Sacur suyunun diğer yakası Cerablus toprakları.

DAİŞ çeteleri bu beldeyi yaklaşık üç yıl işgal altında tuttu. Çeteler toplum yaşamını bir karanlığa boğarken, insanları sudan bahanelerle katletmekten çekinmemiş. Bu durumu ve beldeyi, Dadatlı Diya-al din Mihemed beldeyi üsten gören bir noktadan anlatıyor.

Mihemed, Türk devletinin yeni işgalini kabul etmediklerini ifade ederek şunları belirtiyor: “Bu Dadat köyü yaklaşık üç yıl DAİŞ çetelerinin işgali altında kaldı. Sonra QSD güçleri geldi. Burayı DAİŞ çetelerinin elinden kurtardı. DAİŞ çeteleri kaçarken arkalarında viraneye çevirdikleri bir Dadat bıraktılar. DAİŞ çetelerinin burada halka yaptığı zulüm daha henüz tam ortaya çıkarılamadı. Buralar şimdi güvende ve biz de kendimizi güvende hissediyoruz ama Türk devleti bizi rahat bırakmıyor. Türk devleti buraları tehdit ediyor top atışlarına tutuyor. Uluslararası toplum ve devletlerden rica ediyoruz bizim durumumuzu gözetsinler. Hala çetelerden kalan mayınlar hayatımızı tehdit ediyor. Onlardan kalan mayınlarla insanlarımız hayatlarını kaybediyorlar. DAİŞ çok zulüm etti kaçarken bile köyümüzden dört genci katlederek kaçtı. Türk devleti de DAİŞ’ten farklı değil. Buraları işgal etmek istiyor.”

DAİŞ zulmünü bu topraklardan söküp atan Minbic Askeri Meclisi ve QSD savaşçılarına teşekkürlerini sunan Mihemed, “biz QSD  güçlerini istiyoruz onların buraları savunmasını istiyoruz. Türk devleti buraları Cerablus tarafını işgal ettiğinde onlarca insanı katletti. Uçak ve top atışlarıyla halkımızı katletmekten çekinmiyor. Biz QSD ve Cerablus askeri meclisi savaşçılarına teşekkür ediyoruz ki biz DAİŞ zulmünden kurtardılar.”