‘Darbecilerin rütbeleri sökülmeli, ünvanları geri alınmalı’
‘Darbecilerin rütbeleri sökülmeli, ünvanları geri alınmalı’
‘Darbecilerin rütbeleri sökülmeli, ünvanları geri alınmalı’
12 Mart askeri darbesine ilişkin açıklama yapan Devrimci 78'liler Federasyonu ve 68'liler Dayanışma Derneği üyeleri, "Faşist cunta egemenler adına siyasal iktidarı ele geçirdi. Emekçiler, aydınlar, sanatçılar, bilim adamları, gazeteciler, öğrenciler, askeri faşist cuntanın hıncından nasibini aldı. Darbecilerin rütbeleri sökülmeli, ünvanları geri alınmalı, malvarlıklarına el konulmalı, darbe yargılamaları tüm sonuçları ile yok sayılmalı, darbelerden zarar görenlerin zararları tazmin edilmeli, devlet adına özür dilenmelidir" dedi.
Devrimci 78'liler Federasyonu ve 68'liler Dayanışma Derneği üyeleri, 12 Mart 1971 darbesine ilişkin Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya BDP ve EMEP il yöneticileri de katıldı. "Diyarbakır zindanındaki devrimcileri unutmadık", "İstanbul Gazi katliamını unutmadık", "Halepçe katliamını unutmadık" dövizleri açan grup, Mart ayında yaşamını yitiren devrimciler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Saygı duruşunun ardından katılan kurumlar adına ortak açıklamayı yapan Mehmet Özer, 12 Mart 1971 askeri darbesinin yıldönümü olduğunu belirterek, "Askeri faşist darbenin eliyle, ülkeye, halka, devrimcilere yönelik baskıların 42'inci yıldönümü bugün. Yapısal, ekonomik ve siyasal istikrarsızlıkları derinleşince, toplumsal muhalefet yükselince, devrimci mücadele boy verip yeşermeye başlayınca, 12 Mart 1971'de faşist cunta egemenler adına siyasal iktidarı ele geçirdi" dedi. Özer, darbe sonrası Türkiye devrimci hareketinin liderlerinden Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve Mahir Çayan'ın katledildiğini belirterek, "Emekçiler, aydınlar, sanatçılar, bilim adamları, gazeteciler, öğrenciler askeri faşist cuntanın hıncından nasibini aldı. Cezaevleri, işkencehaneler, karakollar, spor salonları tıka basa dolduruldu" dedi.
16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi'nden çıkan öğrencilerin üzerine bomba atılarak, 7 öğrencinin katledildiğini hatırlatan Özer, "Onlarca öğrencinin yaralanmasına neden olan bir faşist katliamın hala kapanmayan hesabının da 35'inci yılındayız. Sistem faili meçhullerin derin kuyularında bir katliamı daha gizlerken, katiller bir kez daha ödüllendirildiler. Üzeri örtülen bu kirli, kanlı tarihi gün ışığına çıkarıp hesabını sormak devrimcilerin boynunun borcudur. Bu katliamın yıldönümü olan 16 Mart'ta Antifaşist Öğrenci Günü olarak ilan edilmelidir" diye belirtti.
Özer, Diyarbakır zindanında 21 Mart 1982 tarihinde Newroz ateşini kendi hücresinde yakarak ölümsüzlüğe giden Mazlum Doğan'ı anarak, "2 ve 5 Mart 1984'te de ölüm orucunda ölümsüzleşen Cemal Arat ve Orhan Keskin'i 12 Eylül zulmüne karşı verdikleri mücadele için saygıyla anıyoruz" diye konuştu. Özer, "12 Eylül askeri faşist cuntasına karşı direnen devrimciler yenildiler, ama bugünkü kuşaklara adları onurla anılan büyük bir mücadele mirası bıraktılar. Her biri bir devrim meşalesi oldu. Emperyalizme ve faşizme karşı başları dik yürüdüler idam sehpalarına" diye konuştu.
Özer, darbe ve muhtıraların hesabının sorulması gerektiğini söyleyerek, 12 Eylül Anayasası'nın da değişmesini istedi. Darbeyi gerçekleştirenlerin yargılanması gerektiğinin altını çizen Özer, "Darbecilerin rütbeleri sökülmeli, unvanları geri alınmalı, malvarlıklarına el konulmalı, darbe yargılamaları tüm sonuçları ile yok sayılmalı, darbelerden zarar görenlerin zararları tazmin edilmeli, devlet adına özür dilenmelidir. Vatandaşlıktan çıkartılanlar kayıtsız şartsız vatandaşlığa geri alınmalı, cezaevinde yatılan süreler sigortalılığa sayılmalı, on yıl ve üzeri yatanlar süreye bakılmaksızın derhal emekliye ayrılmalıdır" dedi.
‘GAZİ KATLİAMININ HESABI SORULMALI’
Özer, 12 Mart 1995 tarihinde İstanbul'da Alevilerin yoğun olduğu Gazi Mahallesi'nde gerçekleştirilen katliamı da hatırlatarak, şunları dile getirdi: "Bu gün Gazi katliamının 18'nci yılındayız. Olaylar Ümraniye'ye de sıçradı, tepki göstermek isteyen insanlar üzerine katliamın bir parçası ve devamı olarak polislerce kurşun yağdırıldı. Olayların sonunda Gazi'de 12, Ümraniye'de 5 kişi yaşamını kaybetti, yüzlerce yaralı vardı. Gazi katliamının sorumluları da devletin şefkatli kolları arasında ödüllendirildiler. Gazi katliamının sorumlularından hesap sorulmalıdır."
‘SADDAM’IN EMRİYLE 5 BİN KÜRT HALEPÇE’DE KATLEDİLDİ’
16 Mart 1988 tarihinde Halepçe'de 5 bin Kürdün kimyasal bombalarla yok edildiğini de belirten Özer, "Saddam'ın emriyle, Halepçe katliamının da 25'inci yılındayız. Halepçe Katliamı'nın hemen yanı başımızda yaşandığını ve hala aynı emellerle dolu emperyalist güçlerin, işbirlikçi hükümetlerin yeni katliamları ve işgalleri yaşattığını da unutmayacağız" diye belirtti. "12 Mart 2004 tarihinde Kürtlere yapılan katliam Rojava'nın Qamişlo kentinde gerçekleşti" diyen Özer, "Futbol maçı sırasında çıkan olaylarda ilk gün 8 kişi yaşamını yitirdi. 12 Mart günü yaşamını yitirenler için düzenlenen cenaze törenine Baas güçlerinin saldırması sonucu kent kana bulandı. 52 kişi yaşamını yitirirken, binlerce kişi de yaralandı" dedi.