DBP MYK: Dayanışmayı büyütme kararı alındı
DBP 23 Haziran’da yaptığı MYK toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.
DBP 23 Haziran’da yaptığı MYK toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.
Sonuç bildirgesinde, “Erdoğan ve AKP’nin Kürdistan’da yürütmüş olduğu katliam ve yıkım politikasının yaratmış olduğu yaraların sarılması için dayanışma ve sahiplenme çabası içerisinde olunacağı Sur, Şırnak, Cizre, Silopi, Nusaybin, Gever halkıyla dayanışmayı büyütme kararı alınmıştır” denildi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) 23 Haziran’da yaptığı Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.
Son siyasal gelişmeler, örgütsel durum değerlendirmesi ve dönem planlamalarının yapıldığı vurgulanan sonuç bildirgesinde, kapitalist moternist sistemin krizinin Ortadoğu’da yaşanan sava ve çatışmalarla birlikte her geçen gün derinleştiğine dikkat çekildi.
Demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürüten halklar açısından yaşanan sürecin riskler kadar yeni olanaklar da ortaya çıkardığı kaydedilen sonuç bildirgesinde, “Rojava devrimi, baskıcı, ezilen yok sayılan ve inkâr edilen toplumların eskisi gibi statüsüz ve demokratik olmayan bir sistemin oluşmasına müsaade etmeyeceklerini ortaya koyması açısından oldukça önemli bir deneyimdir. Bugün sistem karşıtı tüm hareketler ve toplumlar açısından Rojava devrimi yeni bir umut kaynağı olmuştur” denildi.
Türkiye’nin ise Ortadoğu’da yaşanan bu gelişmeler karşısında katı ulus devlet anlayışını derinleştirerek, Ortadoğu’da ortaya çıkan demokrasi ve özgürlük olanakları karşısında konumlandırdı belirtilen Sonuç Bildirgesinde, şunlara yer verildi: “Kürt karşıtı politikası AKP’nin dış siyasetinin esasını oluşturmaktadır. AKP devleti tüm olanaklarını Kürtlerin olası bir statü elde etmesine karşı kullanmaktadır. Hatta öyle ki bütün dünyanın başına bela olan insanlığa karşı suç işleyen El Nursa, DAİŞ gibi çete gruplarını desteklemiştir. AKP devletinin Kürt karşıtı politikası sadece dış siyasette değil iç siyasetinin de temelini oluşturmaktadır.
AKP ve Tayip Erdoğan’ın Kürt karşıtlığı üzerinde geliştirdikleri siyaset Türkiye’yi Ortadoğu’da çözümün değil sorunun bir parçası haline getirmiş, bu politikaları nedeniyle tüm komşuları ile sorun yaşayan ve giderek yalnızlaşan bir ülke konumunda gelmiştir. Türkiye’de bir rejim krizi yaşanmaktadır. Yaşanan kriz geçici değil yapısaldır. AKP’nin savaş politikaları bu rejim krizinin bir parçasıdır. Türkiye bir dönemeçtedir yaşanan bu kriz Türkiye’nin çok kimlikli ve çok kültürlü, çok inançlı yapısı dikkate alınarak demokratik bir dönüşüm sağlayacak, ya da kriz ve kaos giderek derinleşecektir. AKP ve Tayyip Erdoğan’ın seçtiği seçenek ne yazık ki ikinci seçenektir.”
Erdoğan’ın başkanlığı ve “Türk tipi başkanlık” rejimi olarak Türkiye halklarında dayatılan faşizm uygulamalarının Türkiye’de zor ve baskı politikalarının esasını oluşturduğu da kaydedilen sonuç bildirgesinde, “7 Haziran seçimlerinde halkın ortaya çıkardığı demokrasi talebi Cumhurbaşkanının müdahalesi ve siyasi bir darbe ile ortadan kaldırılmak istenmiştir. Eş zamanlı olarak 2013 yılında Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan ile başlatılan diyalog süreci sonlandırılmış, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü buzdolabına kaldırılmış, Kürt halkına karşı kapsamlı bir savaş politikası devreye konulmuştur. ‘Çöktürme planı’ olarak kamuoyuna yansıyan plan AKP’nin inisiyatifinde savaş şehirlere taşınmıştır. AKP’nin bu savaş stratejisine karşı, Silopi, Cizre, Sur, Şırnak, Nusaybin ve Gever halkı savaş politikalarına karşı durmuş, büyük bir direniş sergilemiştir. 90’lı yılları geride bırakan uygulamaları devreye koymuştur. Ayları bulan sokağa çıkma yasakları, yüzlerce insanın ölümü, zorla göçertme politikası, evlerin yıkılıp yakılması gibi uygulamalarla insanlık suçu işlenmiştir. AKP yaptığının ne olduğunu çok iyi bilmektedir. O nedenle insanlık suçu işleye kurum ve kişilerin yargılanmasını engellemek için yasalar çıkarmıştır” denildi.
AKP’nin Kürt halkının varlığına ve özgürlüğüne yönelik topyekün bir saldırı başlattığını da kaydedilen sonuç bildirgesinde şunlar belirtildi: “Bir yandan şehirler yerle bir edilirken, bir yandan halkın iradesini temsil eden HDP’li milletvekillerin dokunulmazlıkları kaldırılarak hakların iradesi yok sayılmaktadır. Partimizin kazanmış olduğu belediyelere yönelik baskı politikaları ile halka hizmet engellenmekte, halkın yerel demokrasi olanakları ortadan kaldırılmak istenmektedir. MYK toplantımızda tüm bu siyasal gelişmeler ve tespitler ışığında AKP’nin topyekün savaş politikası karşında direnişi yükseltme kararı alınmış. Halkımıza dayatılan faşizm uygulamaları partimize yönelik baskı politikalarına karşı örgütlü olduğumuz tüm alanlarda özgürlük ve varlık mücadelesini yürütme ve halkımızın umudunu büyütme ve mücadeleyi yükseltme karlılığı vurgulanmıştır.
AKP’nin savaş politikalarının hız kesmeden devam ettirdiği, kentlerimizde uygulanan yıkım politikaları köylere ve kırsal yaşam alanlarına taşınmış durumdadır. 20 Haziran’dan bugüne Lice, Hani, Kulp kırsalındaki bombardıman ve askeri operasyonlar nedeniyle insanlar başta olmak üzere tüm yaşam alanı tehdit altındadır. Bu savaş politikalarına dur demek için başta partili arkadaşlarımız olmak üzere tüm halkımızı, ekoloji hareketlerini, insan hakları örgütlerini harekete geçmeye çağırıyoruz.
Erdoğan ve AKP’nin Kürdistan’da yürütmüş olduğu katliam ve yıkım politikasının yaratmış olduğu yaraların sarılması için dayanışma ve sahiplenme çabası içerisinde olunacağı Sur, Şırnak, Cizre, Silopi, Nusaybin, Gever halkıyla dayanışmayı büyütme kararı alınmıştır.
Örgütsel durum değerlendirmesinde mevcut örgütlülük durumu ve sorunlarımız tespit edilmiş ve bu sorunların giderilmesi konusunda kapsamlı bir planlamaya gidilmiştir. Partimiz yönetici ve üyelerine yönelik gözaltı, gözaltında kaybettirme (Hurşit Külter), tutuklama ve baskı politikaları değerlendirilmiş, bu baskı politikalarına karşı direnişi büyütme kararlılığı ortaya çıkmıştır.
Yaşanan bu süreçte halk toplantıları gerçekleştirerek hem sürecin ortak değerlendirilmesi hem de kendi öz örgütlülüğünü geliştirmesi konusunda meclis çalışmalarının hızlandırılması kararı alınmıştır. İl ve ilçe örgütlerimizin güçlendirilmesi, kongre yapılması gereken yerlerde kongre çalışmalarının başlatılması karar altına alınmıştır. Yine DTK ile ortak halk toplantıları geliştirilerek süreçte halkın görüş ve önerilerin alınması kararlaştırılmıştır.”