Demirtaş: İnsanın düşmanı mert olmalı ama bunlar namert!

HDP'nin rehin tutulan Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP ve yargının algı operasyonu yaptığını ve seçim sonuçlarının gerçeği yansıtmadığını belirtirken, "Aynı gemide değiliz. İnsanın düşmanı mert olur ama bunlar namert" dedi.

HDP'nin rehin tutulan Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu yargılandığı davanın duruşması Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Duruşma için Sincan Cezaevi Kampüsü'nde bulunan bir salon kullanılıyor.

Bu duruşmaya SEGBİS ile katılma kararı aldığını söyleyen Demirtaş, “SEGBİS ile savunma yapmak zorundayım. Ankara’ya gidiş gelişlerimiz 24 saat sürebiliyor. Bu tür bir seyahate sağlık durumum uygun olmadığı için, duruşmaya mecburen SEGBİS ile çıkmayı kabul ettim. Kayda geçsin diye belirtiyorum” dedi.

Demirtaş'ın duruşmasına Amed Baro Başkanı ve Demirtaş'ın avukatları hazır bulundu. HDP Eş Genel Başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan, çok sayıda HDP milletvekili duruşmayı takip ediyor. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da duruşma salonunda.

Demirtaş, konuşmasına yaşamını yitiren eski HDP Milletvekili İbrahim Ayhan’ı anarak başladı.

Demirtaş, önümüzdeki hafta 10 Ekim Ankara Gar Katliamı'nın yıl dönümü olduğunu da hatırlatarak, "O katliamı lanetliyorum ve orada hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum” dedi.

‘HÜKÛMET VE YARGI ALGI OPERASYONU YAPTI'

Seçim sürecinde kendisi üzerinden algı operasyonu yapıldığını belirten Demirtaş, savunmasında şu değerlendirmeleri yaptı:

"24 Haziran seçimleri doğrudan benim yargılandığım dava dosyası üzerinden büyük bir algı operasyonunun yapıldığı, yürütmenin müdahalesinin gerçekleştiği bir seçim kampanyası şeklinde gerçekleşti. Bizler, HDP vekilleri, tutuklanmadan, dokunulmazlıklarımız kaldırılmadan çok büyük algı operasyonları yapıldı. Dokunulmazlığımızın kaldırılması sürecinde nasıl bir siyasi tavır konulduğunu söylemiştim. 6-8 Ekim olayları ile ilgili nasıl bir algı yaratıldığını anlatmıştım. 24 Haziran seçim sürecinde anlatmama gerek kalmayacak şekilde sizlerin gözü önünde algı operasyonları zirveye çıkarıldı.

Daha benim hakkımda hüküm verilmeden meydan meydan, televizyon televizoyon dolaşarak bu ülkenin cumhurbaşkanı, bakanları bazen günde 2-3 şekilde beni suçlu, katil ilan ettiler. Mahkemenin mahalle baskısı altında kalmadan adil yargılama yapması konusunda uyarıda bulunmuştum. Ben algı operasyonlarını yeterince anlattığımı düşünüyordum. Ama gördüm ki bu konuda sessiz kaldınız, verdiğiniz kararla sessiz kaldınız. Sadece sessiz kalmadınız, bu algı operasyonlarının zeminini yarattınız, buna ortak oldunuz.”

(...) Biri örgüt yöneticiliği diğeri Kobanê olayları. 6-8 Ekim olayları nedeniyle en fazla beni 1 yıl tutuklu tutabiliyordunuz ve bu süre en fazla 1,5 yıl tutuklu tutabiliyordunuz. Ama 1,5 yılı da geçtikten sonra tutukluluk kararının devamına karar verdiniz. Örneği görülmemiş bir şekilde Edirne Cezaevine müzakere yaptınız. Demirtaş’ın 6-8 Ekim olaylarından dolayı mı cezası infaz ediliyor yoksa yöneticilikten mi? Mahkemeniz tutuklamayı infaz sürecinin devamı olarak değerlendirdi. Bunu siz sordunuz ilginç bir şekilde, Edirne Cezaevi karar verdi. Demirtaş’ın tutukluğunun örgüt yöneticiliğinden infaz edildiğini söylediler. Tutukluluğum infaz ediliyormuş. Mahkemenizin kafasına bu absürtlük ve usulsuzlük yatmış olacak ki, yeni bir karar verdiniz. 6-8 Ekim olaylarından dolayı ek savunma istediniz. Anlamı şuydu; seni asliye cezalık olmaktan çıkardık ağır ceza yargılaması üzerinden tutukluluğunu sürdürüyoruz.

6-8 Ekim olayları nedeniyle 32 kişi yargılanıyoruz, bunların tümü asliye ceza ile yargılanırken beni olağanüstü bir yaklaşımla ağır cezaya soktunuz. 6-8 Ekim olaylarından dolayı beni tahliye etmeniz gerekiyordu. Neden mahkemeniz bu kadar hukuksuz olarak, usulü çiğneyerek bir sanık ve siyasetçi olarak haklarımı çiğneyerek bunu yapmak durumunda kaldı...

'EN ÖNEMLİ SEÇİME MÜDAHALE ETTİNİZ'

6-8 Ekim olayları terörle mücadele kapsamına sokulup suçlamamış olsaydım ben tahliye olacaktım ve kimse seçim meydanlarında ‘Demirtaş katildir’ diyemeyecekti. Siz Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birine müdahale ettiniz, taraf oldunuz ve bu kararın altına imza attınız.

Seçim kampanyası hepi topu 40 gün sürdü. Sizin değerlendirmemiz bir hafta sürdü ve ikiye karşı bir oy ile tutukluluğumun devamına karar verdiniz. Rejim değişikliğine ve sistem değişikliğine yol açabilecek seçimde etkili olabilecek cumhurbaşkanlığı adaylarından birinin tutuklu olması gerektiğine karar verdiniz. Üyelerden biri toplumsal vicdana uygun bir gerekçe yazdı. Adil ve serbest seçim hakkı, benim yargılamada gelinen aşamada ağır basan şey milletin iradesidir. Siz beni serbest bırakıp seçim akşamı yeniden tutuklayabilirdiniz. Kaçacak durumda değildim, kaçsaydım defalarca fırsatım oldu ama kaçmadım. Bir aday devletin ve milletin bütün imkanlarını, uçaklarını, parasını, medyasını, hazinesini, valilerini, kaymakamını, ordusunu ve hatta yargısını kullanarak kampanya yürütürken tam bir güç ve kudret gösterisi içinde her gün miting yaparken, ben içeride tweet atmak zorunda kaldım. Bunun nedeni heyetinizin verdiği karardı. Bunu Başbakan, Cumhurbaşkanı yapamazdı.”

Demirtaş, seçim dönemi avukatlarının Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun halen ele alınmamasını da eleştirdi.

Demirtaş, "Yargı bir cumhurbaşkanı adayına, ‘sen bizim adayımız değilsin, sen içeride kalacaksın, çünkü sen etkili bir kampanya yürütebilir ve Erdoğan’ın kazanmasını engelleyebilirsin’ demiş oldu" diye belirtti.

'AYNI GEMİDE DEĞİLİZ'

"Ezilenlerin ülkesi olan Türkiye’yi ve demokratik geleceğini savundum" diyen Demirtaş, "Sanki ekonomik kriz zembil ile düştü gibi. Hayır, ekonomik kriz bağırıyordu, ‘geliyorum’ diyordu" diye ekledi.

Demirtaş, "Şimdi ‘aynı gemideyiz’ diyorlar. Ben de adaydım, aynı gemide değilim. Ben talancıların, ülkeyi soyanların gemisinde değilim. Aynı gemide değiliz. Türkiye’nin büyük çoğunluğu bir gemidedir ve bu gemi şu anda batırılmak istenen gemidir. Diğer kesim lüks gemisindedir, onlar batmayacaklar. Krizi çıkaranlar ile aynı gemide değiliz. Türkiye’nin ezilenlerinin tarafında ve onların gemisindeyiz" diye konuştu.

'SEÇİM SONUÇLARI GERÇEK DEĞİL'

Demirtaş, seçim sonuçlarının da gerçeği yansıtmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu seçimlerin sonuçları manipülatiftir ve YSK son birkaç seçimdir şaibeli işler yapmıştır. Ben bu seçimleri meşru kabul etmiyorum etmeyeceğim, toplum da etmeyecek. Ben dışarıda olsaydım iddia ediyorum yüzde 20 oy alacaktım. Oyların korunması konusunda da çaba harcardım. Partimi daha iyi hazırlayabilirdim. Arkadaşlarımız canla başla çalıştılar, onları kutluyorum. HDP bütün saldırılara rağmen seçimden zaferle çıktı. Halkımızın dirayeti ve HDP’nin güçlü çıkışı ile o kriz aşıldı. Ben dışarıda olsaydım sonuç farklı olacaktı."

Demirtaş, krizden çıkışın yolunun demokrasi ve yeni bir modelin inşası olduğunu söyledi.

'İNSANIN DÜŞMANI DA MERT OLUR!'

Erdoğan'ın kendisini hedef alan sözlerine ilişkin Demirtaş, "Yargı masumiyeti, masumiyet karinesi.. Bunların hepsini geçtim ama insan mert olur. Elini kolunu bağlayıp içeriye attığınız bir insan hakkında bunları söylemek mertlik midir? İnsanın düşmanı mert olmalıdır ama bunlar namertçe yaptılar. Dışarıda olsaydım bunların cevabını verirdim" dedi.

Duruşma Demirtaş’ın savunmasıyla sürüyor.