Demirtaş: Aynı düşüncedeyim; Öcalan devreye girmeli

Rehin tutulan Selahattin Demirtaş, suçlamaları reddederek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın devreye girmesi gerektiğini bugün de düşündüğünü söyledi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) rehin tutulan eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın 142 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı ana davanın duruşması Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmaya Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Demirtaş’ın duruşmasını HDP Meclis İdare Amiri Mahmut Toğrul ile milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Mensur Işık ve Kemal Peköz’ün yanı sıra çok sayıda avukat da takip etti.

Demirtaş, savunmasına geçtiğimiz hafta yaşamını yitiren HDP Mersin eski Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ailesine başsağlığı dileyerek başladı.

HANTAŞ'I KATLEDENİN SERBEST BIRAKILMASI

Demirtaş, yargıdaki hukuksuzluklara dair Amed'de polis tarafından katledilen Recep Hantaş örneğini vererek, şunları söyledi: “Daha bir kaç ay önce Diyarbakır'da bir parkta, Recep Hantaş isimli bir genç, bir güvenlik personeli tarafından hiç yere öldürüldü. O güvenlik personelinin çocuğu, babasının serbest bırakılması için CİMER'e bir mektup yazıyor. CİMER bu dilekçeyi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. Başsavcılık, dilekçenin geldiği gün, tahliye talebinde bulunuyor. Mahkeme aynı gün, daha yargılanması başlanmamış olan güvenlik personelini tahliye ediyor. Ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, CİMER üzerinden aileye bilgi verilmesi için yazı yazıyor. Dolayısıyla Türkiye'de yargı, öyle sanıldığı gibi tutukluluğu esas olarak kabul etmiyor. Gerektiğinde, böyle işliyor işte.”

STRASBOURG'DAKİ DAVA

Demirtaş savunmasının devamında şunları belirtti:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararında, tutukluluğumun siyasi faaliyetlerimi engellediği, siyasi amaçlarla yapıldığı ve AİHS 18’inci maddesi ihlalini tespit ettiğini anımsatan Demirtaş, “18 Eylül’de bu dava tekrar görülecek. Elinizdeki dosya çok daha kapsamlı bir şekilde biz ve Adalet Bakanlığı tarafından Strasbourg’da karşılıklı masaya yatırılacak. Strasbourg’da görülecek davadan ne karar çıkar bilmiyorum ama başvurucu olarak benim olduğum dosyadaki tablo çok daha adil bir görüntü çiziyor çünkü orada bir tarafta Adalet Bakanlığı’nın yetkilileri bir tarafta benim avukatlarım o davayı tartışacak. Burada da aslında olması gereken oydu. Mümkünse Adalet Bakanlığı’ndan temsilciler ya da Külliye’den temsilciler kim gelecek ise savcılık makamına hiç değilse onlar otursaydı. Çok daha adil ve gerçekçi bir görünüm oluşurdu” dedi.

Demirtaş, milletvekili ve eş genel başkanlığı görevi yürütürken tutuklanmasıyla yasama görevinden alıkonulmasına dair verileri paylaştı.

MAHKEMENİN SÖZDE GEREKÇESİ

Demirtaş, mahkeme tarafından tutuklanmasına gerekçe yazıldığını belirterek, şunları söyledi: “Tutuklama gerekçesinde ‘sanık 19 Nisan 2016 Meclis Grup Toplantısı’nda yapmış olduğu konuşmada ‘Tek bir arkadaşım kendi ayağı ile ifade vermeye gitmeyecek. Nasıl götürüyorlarsa kendileri bilirler. Bu iş öyle kolay olmayacak. Zannediyorlar ki dokunulmazlığı kaldırırız, tereyağından kıl çeker gibi bunları mahkeme önüne atarız. Yok öyle yağma’ şeklindeki açıklamaları ve mahkeme huzurunda önceki açıklamalarının tamamı göz önüne alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı kanaatindeyiz.’ Bunu yeni buldular. Bugüne kadar ne yargılandığım bir mahkeme ne beni tutuklayan Sulh Ceza Hakimi ne itirazımızı değerlendiren 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi ne AYM buna dayanarak, tutukluluğun devamı ve adli kontrol şartlarının yetersiz kalacağını yazmamıştı. AİHM kararlarında tutukluluk devamı ile ilgili somut ikna edici ve kişiselleştirme yani sanıkla doğrudan bağ kurma olmadığı müddetçe tutukluluk devamına karar verilemez dediği için siz yeni bir şey icat ettiniz. 18 Eylül’de Strasbourg’da yapılacak AİHM duruşması öncesi kendinizce yeni gerekçe yazmış oldunuz.

O gün çağrımız AKP’yeydi. Çünkü siz dokunulmazlığımızı anayasaya aykırı kaldırdınız. Dokunulmazlığımız kalkmış sayılmaz. Bu nedenle biz gitmeyeceğiz. Mademki bu konuşmaya dair tutukluluk devamını veriyorsunuz. Konuşmanın tamamını yazın. Meclis Grup konuşmamın tamamını buraya alın. Dolayısıyla yaptığınız şey bariz olarak minareyi çalıp kılıfını hazırlamaktır. Ama tutmuyor. Üç buçuk yıl önce Meclis grup toplantısında söylediğim bir sözü, ilk defa olarak tutukluluğuma gerekçe yapmış olmak, usul hukukuyla açıklanamaz. Siyasi saiklerle açıklanabilir.

Ben heyetinizi şahsınızı her seferinde tenzih ederek belirttim. Ama bu karar geçen duruşmada bu karar şahsınız ile ilgili de tarafsız olmadığınızı, politik tutum almaktan çekinmeyeceğinizi gösterdi. AKP’ye söylediğim cümleyi üstünüze alınmışsınız. Dolayısıyla mahkemeniz politik tutum sergilemiş, AKP’ye meydan okuduğum bir konuşmayı kendi üstüne alınarak, ya bizde AKP’liyiz bunu üzerimize alıyoruz demiştir. Ya da bunu çarpıtmak istemiştir. Tutukluluk kararı verecekseniz de böyle bir gerekçeden utanç duyacağımı söylemek istiyorum.

Demirtaş, fezlekenin özensiz hazırlandığına dikkat çekerek, buna ilişkin örnekler verdi.

Demirtaş, soruşturma savcısı Gözde Uzun’un da cemaat yapılanması kapsamında gözaltına alındığını ve hakkında soruşturma başladığını ifade etti.

'ERDOĞAN'IN İSTEĞİYLE ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLEN DÖNEMDİ...'

Nusaybin’de 2012 yılında yaptığı konuşmanın suç ve suçluyu övmek olarak değerlendirildiğini kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti: “Mahkeme benim konuşmamı suçu ve suçluyu övmek olarak değerlendiriyor ama, o günlerde olan biten şuydu; devlet yetkilileri Öcalan ile, Erdoğan'ın talimatı doğrultusunda İmralı'da görüşüyordu. Bu görüşmeler henüz kamuoyuna yansımamıştı. Bazı arkadaşlarımız da açlık grevi yaparak, Öcalan ile görüşmelerin alenileşmesini istiyordu. Açlık grevindeki milletvekillerimiz başta olmak üzere tüm açlık grevi eylemcileriyle bire bir görüştük. Arkadaşlarımız, ‘Bizler siyasetçiyiz. Bizi kumpaslarla tutukladılar. Şimdi kan gövdeyi götürüyor dışarıda. Evet siyaset yapmamıza izin vermiyorlar ama biz ölümleri duyuracağız, kararlıyız. Müzakere başlayana kadar da geri adım atmayacağız’ diyorlardı. O dönemde parti genel merkezimiz, bu taleplerin hükümet tarafından dikkate alınması için kamuoyu oluşturma kararı aldı. Aynı tarihlerde hükümetle de görüştük. Temel hedefimiz, Türkiye'yi barış sürecine evriltmekti.”

İddiaların savcı uydurması olduğunu söyleyen Demirtaş, "Müzakere olsun demeyi suç saymak şiddete teşviktir asıl" dedi.

Demirtaş, "Mahkeme heyeti, şu anda yürüttüğü yargısal faaliyetin, barış sürecinin hesaplaşması olduğunu bilerek yargılamayı sürdürmelidir” diye belirtti.

'ÖCALAN DEVREYE GİRMELİ'

Öcalan’ın devreye girmesi gerektiğini bugün de düşündüğünü mahkemede dile getiren Demirtaş, şöyle devam etti: “Bu fezlekede suçlandığım konuşmaya benzer içerikte bir konuşmayı 9 Ekim 2012 tarihinde Meclis grup toplantısında yaptım. 14 Şubat 2012 tarihinde yaptım. Orada da 'Sayın Öcalan ile görüşülmeli' dedim. Benzeri, 7 adet Meclis grup toplantısı konuşmam var. Bizler siyasetçiyiz. Siyaset söz üzerinedir. Söz söylerken, hitap şeklinden yola çıkarak terör propagandası yaptığımız şeklindeki iddialar yanlıştır. Ben de partim de hep barış için çalıştık. Bundan sonra da aynı düşünceleri kararlı bir şekilde savunacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. Ben Öcalan’ın devreye girmesi gerektiğini halen düşünüyorum. Avukatları ile ve başka heyetlerle görüştürülmeli. PKK’ye çağrı yapılacaksa, çağrı yapmasına imkân sunulmalı. Kansız, silahsız, şiddetsiz, demokratik yol ve yöntemlerle sorun çözülmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen gün şöyle bir açıklama yaptı: ‘Bize bir adım atana biz on adım atarız’ dedi. Bunu neyle ve kimle ilgili söylemiş olursa olsun, ben de buradan kendisine söylüyorum; kendisi demokratikleşme konusunda bir adım atarsa, biz de kendisine ve parlamento çatısı altındaki çalışmalarda on adım atarız. CHP, İYİ Parti, MHP başta olmak üzere, parlamento dışındaki partiler de dahil, demokratikleşme ve barış konusunda inisiyatif üstlenirlerse onlara da on adım atarız. Ben HDP adına söz söyleme hakkına, temsiliyetine sahip değilim ancak partimin de böyle düşüneceğinden kuşku duymuyorum. Biz önümüzdeki dönem siyasetini de yıllardır yaptığımız gibi barış siyaseti olarak sürdürmeye devam ederiz.

Demokrasinin yanındayız. Kim ki demokrasi konusunda samimi, ciddi, somut, hızlı adımlar atar ve yanında durursa, seçmenlerimizle birlikte oraya doğru on adım atarız."