Demirtaş, "Bu dönem bütün bunları kanıksamak ve benimsemek yerine bütünüyle, Kürdistan’da her yerde direnmek, mücadele etmek gerekir" çağrısında bulundu.
Kanun Hükmünde Kararnameler’in parlamentoda onaya gelmek zorunda olduğunu söyleyen Demirtaş, “O parlamento onayına geldiği sırada biz gerekli muhalefeti yapacağız. Parlamento onaylamazsa zaten Kanun Hükmünde Kararnamenin bütün uygulamaları geriye doğru iptal olunur. Ancak, uygulanırsa da Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi konusunda CHP ile bu konuda ortaklaşmaya çalışacağız. Fakat asıl AKP'nin bu uygulamalarını durduracak olan sokak direnişidir. Bunun dışında başka yol yoktur. Yani bu tür zorba uygulamalarına karşı sokak direnişleri meşrudur. Yine bu tür faşizm uygulamalarına karşı sivil halkın her yerde direniş göstermesi son derece hakkıdır. Biz de elimizden geldiğince her yerde güçlü bir direniş ortaya koyacağız. Kanun Hükmünde Kararnameler adeta bir ismi konulmamış faşizan diktatörlüğün inşası için kullanılmaktadır. Darbe ile mücadeleden çıkmıştır olay. Tümü ile AKP devleti, hatta Erdoğan Devleti yaratmak üzere Kanun Hükmündeki Kararnameler zorbaca kullanılıyor. Yani dediğim gibi, demokrasi güçleri ile her yerde biz direnişimizi sürdüreceğiz. Uygulamaya geçirseler bile bunları kalıcı olmaması için biz elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz” dedi.
‘KÜRDİSTAN CUMHURİYET TARİHİ BOYUNCA HİÇ OLAĞAN REJİMLE YÖNETİLMEDİ’
Kürdistan coğrafyasının Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir zaman olağan rejimle yönetilmediğini de hatırlatan Demirtaş şunları belirtti: “Kürdistan’a uygulanan hukuk her zaman başka bir hukuk olmuştur, Ankara’da uygulanan hukuktan hep farklıydı. Yani, 1924'ten bu yana Kürdistan özel bir statü ile yönetildi; sıkıyönetim, olağanüstü hal, Kanun Hükmünde Kararnameler Kürdistan’a yabancı değildir. Ancak, bu dönem bütün bunları kanıksamak ve benimsemek yerine bütünüyle, Kürdistan’da her yerde direnmek, mücadele etmek gerekir. Özellikle işverenlerin, meslek örgütlerinin, baroların, sanayi odalarının, esnaf odalarının ve bir bütün olarak sivil toplumun desteğini yükseltmesi gerekiyor. Biz onlara da çağrılarımızı yapıyoruz. Sesleri çıkıyor ama yeterli olmadığını düşünüyorum, daha güçlü ses çıkarılmaları lazım.”
Şırnak ve Hakkari’nin il statüsünden çıkarılamadığını da hatırlatan Demirtaş, ancak belediyelere kayyum kararnamesi olduğunu söyledi.
Kayyumun halkın iradesini gasp etmek anlamına geldiğini doğrudan darbe olduğunu da belirten Demirtaş, “15 Temmuz'da nasıl ordu kendi içinde bir klikle hükümete darbe yapmaya çalıştıysa hükümet de şu anda Kanun Hükmünde Kararnameler ile HDP'nin iradesine, Kürt halkının iradesine darbe yapmaya çalışıyor bu hem siyasi bir soykırımdır, hem Kürt halkının yerinden edilerek kültürel soykırıma ve giderek fiziki bir soykırıma dönüşüyor” diye konuştu.
Bu durumu uluslararası mahkemelere götürme konusunda hazırlıklarının olduğunu da belirten Demirtaş, HDP olarak öncelikle Meclis’te bu uygulamaların karşısında duracaklarını da sözlerine ekledi. Demirtaş, “Ama asıl karşı durulacak yer sokaktır, burada hak gasbı vardır ve karşısında durmak bir haktır. Sokak bu hakkı savunmak için en yerinde bir zemin olacaktır” dedi.