Deniz: Kadın egemen sistem karşısında direnişi yükseltmeli

Deniz: Kadın egemen sistem karşısında direnişi yükseltmeli

YJA Koordinasyon üyesi Eylem Deniz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde en temel vurgularının kadının kendi tarihine sahip çıkması ve egemen sistem karşısında direniş olduğunu söyledi.

“Beş bin yıllık erkek egemen sistemin beslendiği kültür zor ve şiddet kültürüdür” diyen Deniz, bu kültürün savaşları, katliamları, trajedileri, soykırımları doğurduğunu ifade etti. Aynı zamanda sömürünün, baskının ve hükmetmenin günlük bir yaşam kültürüne dönüştüğüne dikkat çeken Eylem Deniz, “İnsanlığı bitişin eşiğine getiren şiddet kültürü erkek egemen zihniyetin kendi iktidarını, sistemini devam ettirmenin en etkili yöntemi halindedir. Bu kültür toplumsal cinsiyetçiliğe dayalı olarak gelişen kadına ve erkeğe biçilen roller çerçevesinde gelişir ve her gün kendini yeniden üreterek, güçlendirerek ayakta kalır” şeklinde konuştu.

Eylem Deniz, iktidarcı sistemin ayakta kalmanın ve kendini devam ettirmenin en etkili ‘aracının’ kadın olduğunun bilincinde olduğunu ve bu nedenle oluşturduğu kültürün temeline kadın köleliğini oturttuğuna dikkat çekti. “İktidarcı sistem ne kadar kadını köleleştirirse, sindirirse, iradesizleştirirse, kullanım aracı haline getirirse sisteminin devamlılığını garantiye almış olacağının bilincindedir. Modernist sistem bu bilinçle günümüzde katmerleştirilmiş köleliliğiyle kadını bir şiddet sarmalında yaşamaya mahkûm hale getirmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Deniz sözlerine şöyle devam etti: “Günümüz dünyasında yaşanan savaşların, katliamların, yoksullukların, açlıkların, devasa toplumsal sorunların, kör düğüm haline gelmesinin kökeninde kadına dayatılan kölelik statüsü yatmaktadır. Kangrenleşen toplumsal sorunlar erkek egemen zihniyetin kültürü olan şiddet kültürünün yöntemleriyle çözümlenememekte tersine daha da derinleştirip toplumları toplum kırım eşiğine getirmektedir. Bu krizli yaşam şartlarında yine en fazla bedel ödeyen, ölen, öldürülen, dövülen, sövülen, hakarete uğrayan şiddete maruz kalan kadın olmaktadır.”

HER GÜN MÜCADELE

Dünyada her gün binlerce kadının tecavüze, tacize, fiziki ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, her gün yüzlerce kadının töre, namus ve aşk adına katledildiğini hatırlatan Deniz, “Ve işin korkunç yanı bunun toplumlar tarafından normal karşılanması, doğal görülmesidir. Kadın tacize, tecavüze uğradıysa o suçludur. Şiddet görüyorsa mutlaka ondan kaynaklıdır. Töre, namus vb. sebeplerle öldürülmüşse ailenin toplumun namusunu kirletmiştir ve bunu hak etmiştir” diye kaydetti. Bu algının yüzyıllar boyunca toplumlara böyle içirildiğini, doğrusunun bu olduğu şeklinde bir anlayış empoze edildiğini ve hatta buna kadınların dahi inandırıldığını ifade eden Eylem Deniz, “Ve bu öyle bir hal almıştır ki geleneksel olarak erkeklerin kadınlar için çizdiği ahlak sınırları, bir bütün yaşam sınırları, toplum için kadının sınırları haline dönüşmüştür. Bu sınırların dışına çıkma cesareti gösterenlerin her şeyi elinden alınmış ve hatta ölümle karşı karşıya kalmışlardır” değerlendirmesinde bulundu.

Yıllardır kadın özgürlüğü uğruna mücadele yürüttüklerini, Önderleri Abdullah Öcalan’ın toplum özgürlüğünün kadın özgürlüğünden geçtiği yönündeki perspektifiyle sorunlara eğildiklerini vurgulayan YJA Koordinasyon Üyesi Eylem Deniz “Önderliğimizin perspektifi çerçevesinde bu güne yaklaşıyor ve bu güne anlam biçiyoruz” diye konuştu.

Beş bin yıldır kadın katliamları üzerinden kendini yaşatan erkek egemen sistemin can damarının kadın köleliği olduğu bilinciyle bu sistem karşısında mücadele vermiş bütün kadınların miraslarına sahip çıktıklarının altını çizen Deniz, “Bu mirasa anlam biçerek bugünlere geldik” dedi. “Yüzlerce kadın şehidimiz o kadınların mirasıyla şehit düşüp bu günümüze miras oldular. Onlara verilecek en güzel cevap ve en anlamlı adım, kadın katliamını, şiddet kültürünü can damarı haline getirmiş kapitalist sistemin karşısında örgütlü güçle can damarını kurutma mücadelesi yürütmektir” diyerek kadın örgütlülüğünün önemine dikkati çekti.  

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne ilişkin en temel vurgunun kadınların kendi tarihlerine sahip çıkması ve her gün sistematik olarak kadın katili egemen sistem karşısında direniş olduğunu kaydeden Deniz son olarak şunları belirtti: “Kadınlar sadece 25 Kasım gibi sembolleşen günlerde değil her gün hakları için mücadele yürütmelidirler. Kadınlar sadece belli sürelerde şiddete maruz kalmıyorlar, her gün binlercesi tecavüze uğruyor, katlediliyor, dayak yiyor, intihara sürükleniyor. Kadınlar bu gerçeği bilerek her gün biraz daha mücadelelerini yükseltmelidirler, toplumun özgürlüğünün de kendi özgürlüklerinden geçtiğinin bilinci ve sorumluluğuyla direnişi büyütmelidirler. Bu çerçevede tüm kadınları 25 Kasım’ı bu ruh, bu kararlılık ve bu iddia ile karşılamaya çağırıyoruz.”