Deprem bölgesinde toz tehlikesi

Deprem bölgesinde enkaz kaldırma sırasında ortaya çıkan tozun içindeki kimyasallar konusunda sağlıkçılar uyarıda bulunuyor.

Mereş merkezli yaşanan depremin birinci ayı dolarken, şehirlerde yeni sorunlar, yeni sıkıntılar baş göstermeye başladı.

6 Şubat tarihinde Mereş merkezli olarak 11 ilde yaşanan depremin birinci ayı dolarken, kentlerde arama kurtarma çalışmalarına son verildi, enkaz kaldırma çalışmaları başladı. Enkaz kaldırma çalışmaları ile yeni sağlık sorunlarının yanı sıra başka sorunların da önü açıldı.

Hatay’da enkaz kaldırma çalışmaları, depremin 20’inci gününden sonra başlamıştı. Enkaz kaldırma çalışmalarında herhangi bir güvenlik önlemi almayan ve bir plan dahilinde ilerlemeyen Türk devleti, kentin toz bulutu kaplamasına neden oldu.

Enkaz yıkımı sırasında olası sağlık sorunlarına defalarca dikkat çeken sağlık örgütlerinin önerilerini dikkate almayan Türk devleti, herhangi bir önlem almadan yıkım ve enkaz kaldırma çalışmalarını hızlandırdı.  

Hatay’da kentin tamamı, plansız şekilde yapılan yıkım ve enkaz kaldırma girişimlerinden dolayı toz bulutları ile kaplanmış durumda. Kentte yıkım çalışmaları sırasında herhangi bir güvenlik önlemi dahi alınmıyor.

'ZİNCİRLEME SUÇ İŞLENİYOR'

İklim ve Adalet Koordinasyonu'ndan Melis Tantan, yaşanan toz bulutunun sonradan büyük bir hastalığın başlangıcı olduğunu dile getirirken, yaşanacak sıkıntılara şöyle değiniyor: “Bu aslında bir suç. Şöyle bir suç; hem halk sağlığı hem de canlıların sağlığına etki eden bir suç. Birkaç suç ile beraber de birleşiyor. Normalde hafriyatların belli döküm alanlarının olması gerekir. İllerde hafriyatların belli döküm alanlarının olması gerekir. Bu yerlerin belirlenme aşamalarında bir suç işleniyor; çünkü bu yerlerin çoğu aslında dere yatakları olarak geçiyor. Depremin enkazının götürüldüğü yerler ise ayrıca suç mahalli oluyor. Bundan sorumlu olan kişiler, aslında görevlerini kötüye kullanma suçu da işliyorlar. Bunları yaparak, bu önlemleri almayarak aslında cana kast etme suçu işliyorlar. Zincirleme bir suç var aslında burada. “ 

HER AŞAMADA PLANSIZLIK

Bu kadar acil bir şekilde yıkımlara başlanmasının bir devlet politikası olduğunu belirten Tantan, yapılanları şöyle tanımlıyor: “Bu aciliyet meselesi, bir an önce enkazları kaldıralım meselesi, burada büyük bir yıkımı getiriyor. Bu plansızlık, aslında deprem öncesinde başlıyor, deprem anında görmediğimiz devlet olarak devam ediyor, şimdi de enkaz aşamasında devam ediyor, sonra da kentleşmede devam edecek. Zincirleme bir plansızlık var. Her aşamada bir plansızlık var. “

Plansızlık üzerinden aslında bir halk sağlığı sorunu ile yüz yüze kalındığını belirten Tantan, aslında ekoloji örgütlerine, asbest uzmanlarına, sivil toplum kuruluşlarına, emek ve meslek örgütlerine danışılması gerektiğini, bunu ise yapmadıklarını belirtti.

ETKİSİ NESİLLER BOYU SÜRECEK

Görülen toz bulutunun ve asbestin aslında yıllar boyu sürecek bir sağlık sorunu olduğunu belirten Tantan, sözlerine şöyle devam etti: “Asbest uzun nesillerce etki ediyor, bugünden yarına çıkacak bir etki değil. Gördüğünüz tozda da bunu göremiyorsunuz, belirli bir şey de gelmiyor, gizli bir hastalık gibi. Belirli bir toz yutmak gibi bir şey değil.

Şunun gibi bir şey. Duman görürsünüz, kara dumanın kirli olduğunu bilirsiniz ama beyaz dumanı bilmezsiniz. Rengi beyaz olduğu için sanki bize temizmiş gibi gelir, içindeki kimyasallar gizlenmiş olur. Bu toz meselesi tam böyle bir şey. Etkisi nesiller boyu sürecek ve yıllar sonra açığa çıkacak bir etki. Hekimlerin söylediği, ağırlıklı bir kanser yapma riski var ama asbestin bir tozunun bile aslında kanser yapma riski varken kim bilir burada ne soluyoruz.

Sadece asbest değil, başka kimyasallar da var, toz da var. Burada yaşayan tüm yerli halk ve buraya depremin başından itibaren gönüllüler, öncelikle akciğer kanseri riski altında. Bir ay geçti, bir ay boyunca bu tozu, bu zehiri soluyor insanlar. Yıllar sonra herkesin akciğer kanseri olduğunun izlerini göreceğiz. “