Son Dakika: DEM Parti Heyeti, İmralı’ya hareket etti

Devlet Dersim katliamıyla yüzleşmekten kaçınıyor

Devlet Dersim katliamıyla yüzleşmekten kaçınıyor

Dersim katliamı, 4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu kararıyla başlatıldı. Katliamın failleri resmi belgelerle kanıtlı olmasına rağmen, aradan geçen 76 yılda devlet yaptığı katliamla yüzleşmedi.

TBMM Bakanlar Kurulu'nun aldığı bir kararla, 4 Mayıs 1937'de Dersim katliamının startı verildi. Katliam hazırlığı ise daha öncesine dayanıyor. Devletin resmi belgeleri, katliamı örgütleyenlerin Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Fevzi Çakmak ile bölgede görevli vali, askeri komutanlar ve diğer yetkililer olduğunu ortaya koyuyor.

Gerçek bütün çıplaklığıyla ortada olmasına karşın devlet, diğer birçok katliamda olduğu gibi Dersim katliamıyla da yüzleşmekten ısrarla kaçınıyor.

Dersim operasyonu jenosit boyutunu da içererek önceden planlanır. 1934'te İskan Yasası çıkarılır. Dersim'de uygulamaya konulan yasayı, 25 Aralık 1935'te çıkarılan Tunceli Kanunu izler. Bu kanunla Dersim'in adı "Tunceli" olarak değiştirilir. 6 Ocak 1936'da Elazığ merkezli Genel Valilik kurulur. Sömürge Valiliği de denilebilecek ve olağanüstü yetkilerle yetkilendirilmiş Valiliğin başına, sonradan Dersim katliamına da fiilen komuta edecek olan Korgeneral Abdullah Alpdoğan getirilir. Dersim, Erzincan ve Bingöl de Genel Valiliğin sınırlarına dahil edilir.

Bu planlamanın hemen ardından Elazığ İstiklal Mahkemesi kurulur. Mahkeme özeldir ve tamamen Dersim'le ilgili kurulmuştur. Sivas, Malatya, Erzurum ve Gümüşhane de Tunceli Kanunu kapsamına alınarak operasyon sahası genişletilir. Hazırlık sadece Dersim merkez ve bağlı ilçelerle sınırlı değildir. Dersim'in etki alanındaki bölgede bütün Kürt Alevileri hedeftedir.

Kanunun çıkarılmasından itibaren Dersim ve çevresinde sıkıyönetim ilan edilir. Tunceli Kanunu ile "Yasak bölge" oluşturulur ve bölgede giriş-çıkışlar özel izne bağlanır. Özel görevle atanmış vali ve askeri komutanların yetkileri sınırsızdır. Bölge içi atamalarda, bölge ile ilgili alınacak karar ve operasyonlarda bu yöneticiler tam yetkilidir. Ayrıca Dersim'e özel, ödenmesi imkansız vergi yasası çıkarılır.

Bütün bu yaptırım ve hazırlıkları askeri hazırlıklar izler. Dersim'in ana bölgelerinde, Ovacık, Hozat, Çemişgezek, Pülümür, Mazgirt'te stratejik noktaları tutacak askeri kışlalar ve bu kışlaları birbirine bağlayan karakolların inşa edilmesine başlanır. Bölgede askerin geçiş yapacağı noktalarda, ırmakların üzerine köprüler inşa edilir.

DERSİM'İN KUŞATILMASINA HALKIN İSYANI

Dersim halkının, devletin uyguladığı sıkıyönetim, baskı ve kuşatılmışlığa karşı tepkisi büyük olur. Seyit Rıza ve Koçgirili Alişer ile bölgenin diğer liderleri, her tarafında karakolların inşa edilerek Dersim'in askeri kışlaya çevrilmesine karşı çıkar. Seyit Rıza durumun aciliyetini görür ve bölgenin aşiret temsilcilerini toplantıya çağırır. Belli başlı aşiretlerin liderleri bu işgal ve asimilasyon operasyonuna direnme yönünde tutum alır.

1936 kış aylarında devlet bölgeye asker yığar ve Dersim'i tümden kuşatır. Kuşatma altındaki bu bölgeye bütün giriş çıkışlar yasaklanır. Bu durumda Dersim halkının öfkesi daha da büyür. Halk direnişe geçer ve 1937 Martında Harçik köprüsünü yıkarak isyanı da başlatmış olur. Bazı bölgelerde tamamlanmamış karakollar tahrip edilir, işlemez hale getirilir.

Seyit Rıza artık bir isyanın başındadır. Alişer direnişte rol oynayan diğer liderlerin başında gelir. Çatışma alanı kısa sürede genişler. Hozat, Nazımiye, Mazgirt ilçelerinde çatışmalar şiddetlenir.

'OSMANLI'DA OYUN BİTMEZ'

Ünlü bir deyimdir, "Osmanlı'da oyun bitmez" sözü. Dersim'e dönük oyunların da ardı arkası gelmez. Operasyon boyunca devlet bu bağlamda kullanabileceği her fırsatı değerlendirir, olası bütün oyunları devreye sokar. Seyit Rıza'ya uzanmak, onu devletle görüşmeye razı etmek için birçok denemede bulunur ve bu yolla imha etmek ister. Koçgirili Alişer, devletin kullandığı bir işbirlikçi tarafından eşiyle birlikte öldürtülür, başları kesilerek Korgeneral Abdllah Alpdoğan'a götürülür.

Seyit Rıza, devletin kurduğu planla görüşünü "Türk hükümetinin amacı bizi imha ve sürgün etmektir" şeklinde açıklar. İsyan büyümesine karşın başarı şansı sınırlıdır. Koşullar olabildiğince dezavantajlıdır. Alişer olayında olduğu gibi ihanetler yaşanır. Devletle uzlaşarak direnişe katılmayan aşiretlerden bazıları operasyona da destek olur.

Seyit Rıza devletin kurduğu oyunların farkındadır. Devletin neyi hedeflediğini de bilir. Buna karşın oyuna gelmekten kurtulamaz.

Devletin Seyit Rıza'yı görüşmeye ikna etme girişimlerinden biri de Erzincan Valisi aracılığıyla devreye sokulur. Vali, "Eğer bana yetişirsen, senin can ve mal güvenliğini sağlayacağıma ve şartlarını görüşebileceğime inanmanı isterim" diye bir mektubu Seyit Rıza'ya ulaştırır. Seyit Rıza kaygılar taşısa da görüşmeyi kabul eder

'BU DA SİZE DERT OLSUN'

Seyit Rıza bazı dava arkadaşlarıyla birlikte, 5 Eylül 1937'de Erzincan'a ulaşır. Gider gitmez arkadaşlarıyla birlikte tutuklanıp cezaevine konur. Görüşmeye gittiği ama tutuklandığı Vali konağı çıkışında toplanan halka, Seyit Rıza, "Şerefsiz ve yalanci hükümet" diyerek tepkisini verir.

Yargılama sembolik yapılır. Karar önceden verilmiştir. İstiklal Mahkemesi kararını kısa sürede açıklar. Seyit Rıza ve 11 yoldaşına, 10 Kasım 1937'de verilen idam kararı, 15 Kasım'ı 16 Kasım'a bağlayan gece infaz edilir. Seyit Rıza kendisiyle görüşen yetkililere, "Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun" der.

Seyit Rıza ve arkadaşlarının kararlığılı direnişe de yansır. Dersim halkı ciddi önderlik sorunları yaşamasına karşın idamdan sonra da direnişe devam eder.

SOYKIRIM SÜRGÜN VE TÜRKLEŞTİRME İLE DEVAM EDER

Devletin 1937'de fiilen başlattığı saldırı, 1938'de takviye kuvvetlerle devam ettirilir. Mustafa Kemal'in manevi kızı Sabiha Gökçen'in pilotluğunu yaptığı savaş uçaklarıyla Dersim'in üzerine bomba yağdırılır. Toplu katliamlar yapılır. Kadın ve çocuklar kurşuna dizilir. Dersim'e boyun eğdirme, teslim alma operasyonu soykırımla devam eder. 1938 Haziranı'ndan Ağustos'un ortalarına kadar kaçıp dağlara sığınanların dışında ulaşılmış, toplanıp bir araya getirilmiş hemen herkes katledilir.

Ardından hayatta kalanların sürgünleri başlar. İnsanlar kamyonlara doldurularak önceden belirlenmiş İç Anadolu ve Batı'daki başka kentlere yerleştirilir. Buralardan ayrılmalarına yasak konularak Türkleştirme politikalarına tabi tutulur. Özellikle kız çocuklarının bir kısmı asimilasyonun bir parçası olarak rütbeli asker ailelerine ya da Batı'daki başka ailelere verilir.

Dersim'de soykırım işgal ve katliamla başlar, sürgün ve Türkleştirme politikalarıyla devam eder. Bu operasyon Bakanlar Kurulu kararıyla alınır ve yürürlüğe konur. Yayınlanmış ve sözü edilen ama yayınlanmayan resmi belgeler her şeyin başından itibaren planlandığını gösteriyor. Tanıkların anlatımı, o dönem yapılan görüşmeler, hepsi aynı sonuca işaret ediyor.

Bugün Dersim halkı ve ilerici kamuoyu, devletin bu suçunu kabul etmesi, suçluların isimlerinin açıklanarak mahkum edilmesi ve Dersim'in isminin iade etmesi için mücadele ediyor.