Devlet idam edilen Kürt önderlerin mezar yerlerini bulamamış!
Devlet idam edilen Kürt önderlerin mezar yerlerini bulamamış!
Devlet idam edilen Kürt önderlerin mezar yerlerini bulamamış!
BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı söz alarak, cumhuriyetin kuruluşundan beri Bingöl ve Kürt halkının uğradığı asimilasyon ve soykırım politikalarına değindi. Baluken, 1925'te idam edilen Kürt önderlerin mezar yerlerini öğrenmek istediklerini belirtti.
"Bingöl'ün yoksulluğunu, hizmet yoksunluğunu, günlük yaşamın her alanını ilgilendiren sağlık, eğitim gibi sorunlarının yaşamı nasıl çekilmez bir hâle getirdiğini defalarca burada dile getirdik" diyen Baluken, sorunların çözülmediğini belirtti.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar uygulanan inkâr, ret ve asimilasyon politikalarının en fazla travma yaşattığı, en fazla acı hadiselere yol açtığı coğrafyalardan birinin de Bingöl olduğuna dikkat çeken Baluken, " Özellikle 1925 yılında bu politikalara karşı Şeyh Sait öncülüğünde başlayan başkaldırıyla beraber, devletin bu başkaldırıya zorla, askeri operasyonlarla, imha operasyonlarıyla yönelmesi sonucunda bugüne kadar tarifsiz, sayısız acılar yaşanmıştır" dedi.
Baluken, devletin soykırımcı politikaları hakkında şu örnekleri verdi: "Özellikle, 1925 başkaldırısında, başkaldırının öncülüğünü yapan Şeyh Sait Efendi başta olmak üzere, Gökdere bölgesinden Şeyh Şerif Bey, Modan bölgesinden Fakih Hasan Bey, Zıkte bölgesinden Hacı Sadık Bey, Çan bölgesinden Şeyh Abdullah, Şeyh İbrahim Bey, Melekhan bölgesinden Şeyh Abdullah Bey, Musyan ile Yamaç bölgelerinden Molla Cemil Bey ve Ali Badan Bey, Karlıova bölgesinden Halid Bey, Az bölgesinden Süleyman Bey, Çapakçur bölgesinden Ali Arab Abdi Bey ile Yusuf Bey ve diğer arkadaşları istiklal mahkemelerinin aldığı hukuk dışı kararlarla darağaçlarında idama gönderilmiştir. Bu idamlar infaz edildikten sonra, bu halkımızın değerlerini temsil eden şahsiyetlerin mezar yerleri devlet tarafından bilinçli bir şekilde kaybedilmiştir."
'BAKANLIK, BELGELERDE MEZAR YERLERİYLE İLGİLİ BULGUYA RASTLAMAMIŞ'
İdamın yaşandığı 1925'ten bugüne kadar Kürt halkı ve Bingöl halkının kendi dedelerinin, atalarının mezar yerlerini öğrenmek istediğine vurgu yapan Baluken, "Bizler, bugün, Bingöl halkının iradesini temsil eden milletvekilleri olarak bu Meclise vermiş olduğumuz önergelerle, bu yolda bir aşama kaydetmek istiyoruz, bu yönde çaba gösteriyoruz ancak vermiş olduğumuz önergelerin tamamına bu hafızayı yok edecek cevaplar geliyor" diye konuştu.
Başbakanlığa en son gönderdikleri mezar yerlerinin istenmesini içeren önergeye, İçişleri Bakanlığı aracılığıyla cevap verildiğini kaydeden Baluken, şu bilgileri verdi: "...Belgelerde böylesi mezar yerlerinin bulgularına rastlanmadığıyla ilgili bir cevap bize gelmiştir, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Özellikle, 1925 tarihinde Genç ve Solhan başta olmak üzere, Guev köyünde yapılan katliam, Şemsan köyünde, Seyfan köyünde, Girnas köyünde yapılan bütün katliamların açığa çıkarılması ve o dönem yaşanan bütün acılarla yüzleşilmesinin yolu, bu âlimlerimizin, dedelerimizin mezar yerlerinin tespitinden geçiyor. Biz, bunun, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar sistematik bir politika olduğunu, Dersim'den de Seyit Rıza'dan da biliyoruz. Tıpkı Şeyh Sait ve arkadaşları gibi, Seyit Rıza ve arkadaşlarının da mezar yerlerinin nerede olduğunu bilmiyoruz. Bugün milyonlarca insanın gönül verdiği, düşüncelerinden, risalelerinden faydalandığı Bediüzzaman Said Nursi'nin mezarının nerede olduğunu bilmiyoruz. Bu ülke tarihi açısından, bahsettiğim bu olayların tamamı bir utanç kaynağıdır. Bu utanç kaynağı, bu Meclisin üzerinde, bir an önce kaldırılması gereken önemli bir görev ve sorumluluk olarak durmaktadır."
'KAYIP KIZLAR'
Aynı tarihlerde, özellikle ve Bingöl ve Dersim bölgesinde bu asimilasyon politikalarının bir sonucu olarak zorla ailelerinden alınan "kayıp kızların" batı bölgesindeki ailelere zorla verildiğini hatırlatan Baluken, ilgili, bu konuda da soru önergesi verdiklerini ancak yanıt alamadıklarını açıkladı. Baluken, sözlerini şöyle bitirdi: "...Kızların, ailelerin akıbetlerini ortaya çıkarmak, yine bu Meclisin önünde önemli bir toplumsal, sosyal ve siyasal görev olarak durmaktadır. Bugüne kadar yaptığımız çabalardan herhangi bir sonuç almayışımız, bu işin peşini bırakacağımız anlamına gelmiyor. Başta iktidar partisi olmak üzere, bütün Meclisi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum."