GÖRÜNTÜLÜ

Devlette İmam-Hatip seferberliği

Türdeşlerinin çoğunluk olduğu ve yönettiği bir ülke hayalinin en önemli ayaklarından biri de kendi neslini yetiştirmek olduğunu bilen Erdoğan’ın İmam-Hatip okulları ve dinci-ırkçı nesil için nasıl bir çark işlettiği bir toplantıda anlatılıyor.

Bakan’ın katılımıyla yapılan büyük bir toplantının devamı olarak ilçede düzenlenen toplantıda, kaymakam, müftü, eğitim ve okul müdürleri, imam-hatip dernekleri bir araya geliyor. Buna göre; bütün il ve ilçeler ile köyler bu örgütlenmenin kapsamında. Temel hedef; aileler ve öğrencileri imam-hatip okullarına ve bu okullara yönlendirmeyi sağlayacak seçmeli derslere yönlendirmek.

Sistem şöyle işliyor: İllerde il müftüleri, milli eğitim müdürleri, okul müdürleri ve vali veya yetkili vali yardımcısı ile imam-hatip dernekleri; ilçelerde de bunların yansımaları, periyodik toplanacak, yükseliş oranlarına göre performans değerlendirmesi yapılacak, sonuçlar düzenli olarak rapor edilip Erdoğan’a kadar gidecek.

ANF’ye ulaşan bir ses kaydı, Türk Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın hayalini kurduğu İmam-Hatipliler dünyası için nasıl bir organizasyon oluşturduğunu gösteriyor. Konuşmalardan anlaşıldığı kadarıyla toplantı, bir ilçede yapılıyor. Toplantıya kaymakam başkanlık ediyor. Ancak asıl sunumu ilçe müftüsü yapıyor. Eğitim ve okul müdürleri ile özel görevlilerin bulunduğu toplantıda, neler yapılacağı teker teker anlatılıyor.

Aşağıda linkini paylaştığımız ses kaydında, ilçede yapılan bu toplantının, 81 il için yapılan büyük toplantının yansıması olduğu anlaşılıyor. Toplantıyı açan ilçe kaymakamı, aynı zamandı merkezi bir koordinatör. Kaymakam, AKP yönetimindeki Türk devletinin istediği insan tipinin yetiştirilmesi için İmam-Hatip okullarının önemini anlatıyor. Talebi nasıl yükselteceklerini, toplumsallaştırma konusunda sivil ayakların dahil edilmesinin yollarını izah ediyor. Sık sık bunun Cumhurbaşkanı’nın koordinasyonundan yürütülen bir devlet politikası olduğunun altını çiziyor. Daha önce görev yaptığı ilçede İmam-Hatip dernekleri kurduklarını, bunları da dahil ederek İmam-Hatipli oranını yükselttiklerini örnek gösteriyor.

TUTANAK TUTULUYOR

Toplantıyı açarken birinin not almasını istiyor. Her il ve ilçede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayesinde platform oluşturulduğunu; illerde il müftüleri, ilçelerde ilçe müftülerine sorumluluk verildiğini belirten Kaymakam, devletin amacının kendi bekası içinde doğru dini anlatmak, bu konuda tekel oluşturmak olduğunu söylüyor.

Devletin en uygun yöntemi, en doğru dini, Ehli Sünnete göre vereceğini kaydeden Kaymakam, her ay düzenli olarak toplantı yapılacağını; sonuçların değerlendirip rapor edileceğini belirtiyor. Kaymakam, şu uyarıda/tehditte bulunarak sözü ilçe müftüsüne bırakıyor: "Bu konuda hepinizin alınacak kararlarla hassasiyetle uyacağını ve bunun gereğini yapacağını biliyorum."

DEVLET 2017’DE ÖĞRENCİLERİN YÜZDE 17’SİNİ BU DERSLERE YÖNLENDİRMEYİ HEDEFLİYOR

Temel politikanın izahından sonra sözü alan Müftü, Eylül ve Ekim ayında kendisi de İmam-Hatipli olan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi başkanlığında toplantı yapıldığını hatırlatıyor. Müftünün anlatımına göre; valiler, kaymakamlar, il ve ilçe eğitim müdürleri, il ve ilçe müftüleri, İmam-Hatip dernekleri temsilcileri ve hükümete yakın örgütler toplantıya katıldı. İl ve ilçelerde toplam öğrenci sayısı ile İmam-Hatip ve diğer okullarda okuyan öğrencilerin oranları; seçmeli ders olarak Kuran ve Siyeri-i Nebî’yi seçenlerin sayısı masaya yatırıldı. Devletin 2017 hedefi toplam öğrencilerin yüzde 17’sinden fazlasını bu derslere yönlendirmek. Ancak planlama 2017 ile bitmiyor, sürekli bir çark işletilmesi için bir organizasyon şeması çıkarılıyor.

ORGANİZASYON ŞEMASI

Müftü, organizasyon şemasını tekrarlıyor: İllerde il müftüsü, vali, il milli eğitim müdürü, okul müdürleri, İmam-Hatip dernekleri ile AKP himayesindeki örgütler. İlçelerde ise ilçe müftüsü, kaymakam, ilçe milli eğitim müdürü, okul müdürleri, İmam-Hatip dernekleri ve AKP’ye bağlı örgütler. Mülki amirler bulunmasına rağmen asıl koordinasyonu müftüler yapıyor. Her ay il ve ilçelerde düzenli toplantılar yapılıyor. İlk toplantıda bütün okul müdürlerinden ertesi gün için veriler isteniyor. İl veya ilçe ile bağlı köylerdeki toplam okul ve öğrenci sayıları; İmam-Hatip okullarının (lise ve ortaokul) oranı; İmam-Hatipli öğrenci sayısı ve toplam içindeki payı; seçmeli olarak Kuran ve Siyer-i Nebî derslerini tercih edenlerin oranı tespit ediliyor. Bir sonraki toplantıda, bu oranlardaki ilerleme, tıkanıklıklar, sorunlar rapor ediliyor. Bunun üzerinde tartışılıp aşılması için çark aşağıdan yukarı işletiliyor. Organizasyonun tepesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zamanda raporları ulaştığı zirve ve son performans ölçücüdür.

MÜDÜRLER, İDARECİLER VE ÖĞRETMENLER DERSLER VE OKUL SEÇİMİNDE ÖĞRENCİLERİ YÖNLENDİRİYOR

Müftü ve Kaymakam’ın da zaman zaman araya girerek anlatımına göre; sahada şunlar yapılıyor: Okulu ve seçmeli ders tercihi öğrencilerin ve velilerin inisiyatifine bırakılmıyor, devlet bu teşkilatlarıyla müdahil oluyor ve inisiyatifi alıyor. Okul müdürleri, idareciler ve öğretmenler, normalde suç olmasına rağmen öğrencileri yönlendiriyor. İlkokul öğretmenleri, öğrencileri ve velileri hem seçmeli dersler konusunda hem de ortaokul seçiminde etkili oluyor. Müftü, Kaymakam, Eğitim Müdürü, Okulu yönetimi ve AKP’nin örgütleri bir komisyon oluşturup ailelere gidiyor. Böylece hem öğrenciler hem de aileler "ikna" ediliyor. Okul müdürleri ve öğretmenler, gayret göstermek ve rakamları yükseltmek zorunda.

Peki, yoğunluğu karşılayacak öğretmen açığı nasıl kapatılıyor. Bu konuda da pratik çözüm bulunuyor. Seçmeli derslerin koordinatörlüğü bir devlet politikası olarak ilçe müftülerine verildiğine göre derslere de öğretmen yoksa imamlar giriyor. Müftünün bu pozisyonu kaymakam ve ilçe milli eğitim müdürlerinin sorumluluğunu azaltmıyor.

TOPLANTININ İKİNCİ AŞAMASI

İlçedeki toplantı, Kaymakam’ın son uyarılarıyla ikinci etabına geçiyor: Yarına kadar öğrenci sayısı ve tercihleri yazılıp rapor edilsin. Diğer müdürler gitsinler sadece İmam-Hatip müdürleri kalsın, onlarla toplantı devam edecek. Anlaşılmayan bir şey yok değil mi arkadaşlar? Bütün sorumluların performansları ölçülecek, sonuçlar yukarıya rapor edilecek. Her ayın son haftası yeniden toplanıyoruz. Bu bir devlet politikasıdır. Herhalde anlaşılmıştır…

VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ DİNCİ-IRKÇI PERSPEKTİFE GÖRE İŞLİYOR

İmam-Hatip mezunu ama üniversite diploması bile tartışmalı olan Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllar önce ifade ettiği "Ülkeyi İmam-Hatipliler yönetecek" ve "İmam-Hatipliler ülkesi" vizyonuna uygun olarak tasarladığı Türk eğitim sistemi, son hamlelerle birlikte tamamen dinci-ırkçı perspektife göre işliyor.

Eğitim Sen’in Eğitim Bakanlığı verilerinden de yararlanarak yaptığı tespitlere göre;

* İmam-Hatip ortaokulları bir önceki yıla göre 344 okul; İmam-Hatip liseleri ise 130 okul arttı. Toplamda her iki okul türü de bir yıl içindeki artış 474. Bir eğitim yılının başından diğer eğitim yılının başına kadar geçen bir yıllık sürede ortaokulları yüzde 35.89; liseleri ise yüzde 23,903 oranında arttı.

* Bu okul ve öğrenci sayısındaki artış, ÖYS’ye olan başvurularda da kendini gösterdi.

* Ortaokullarda okuyan tüm öğrencilerin yüzde 10’u İmam-Hatip ortaokullarında; yüzde 11.85’i İmam-Hatip liselerinde okuyor.

* 28 okul türü arasında İmam-Hatip liseleri, öğrenci sayısı bakımından Genel ve Açık Öğretim liselerinden sonra 3. sırada geliyor. 5 yıl önce İ5. sırada yer alıyordu.

DEVLETİN BÜTÜN OLANAKLARI SEFERBER EDİLDİ

Eğitim Sen eski Başkanı Alaaddin Dinçer, 4+4+4 sisteminin amacının İmam-Hatip okullarını büyütmek, 4 yılda bir milyonu aşmak olduğunu; bunu için de devletin bütün olanaklarının seferber edildiğini söylüyor. 2016 başında 1.2 milyon rakamı ile bu hedefin de aşıldığına dikkat çeken Dinçer, dini eğitim ile toplumun muhafazakarlaşmasının birbirini beslediğini vurguluyor. Dinçer, hazırladığı raporun değerlendirme ve sonuç kısmında şunları altını çiziyor:

* Her türlü özendirme, itibar kazandırma ve teşvik doğrudan desteğe dönüşmüş durumda. İktidar, okullar arasında ayrımcılık yapmayı keskinleştirerek sürdürüyor. Yapılan yatırımlar karşılık bulmaya, dikilen ağaçlar meyvelerini vermeye başladı. Artık İmam-Hatipler “arka bahçe” olmaktan çıkmış.

* Rantiye ve şantiye burjuvazisi besleme kaynaklarının başında gelmektedir. Diyanet, medya, bürokrasi, yerel yönetimler, yargı, güvenlik, vakıflar, cemaatler, dernekler ve sendikalar yekvücut olarak İmam-Hatip okullarının güçlenmesi, korunması ve kollanması çabasının içine girmişlerdir. Destekler ayni ve nakdi olduğu kadar manevi destek olarak da sürüyor.

* İktidarın yeni nesil seçkinleri İmam Hatip tedrisatından geçerek kamusal alanda etkin olmaya, bu alana yön vermeye başladı. ”Edep, terbiye, ahlak, fazilet vb. gibi toplumun erdem saydığı değerleri ancak bu okullarda okuyanlar taşıyabilir” söylemiyle öğrenci akışı sağlanıyor.

* Fen ve temel bilimlerde başarısız olan İmam-Hatip mezunları sosyal bilim alanlarında kendilerine yer bulmaya başladı.

* Genel liselerin dönüşümü İmam-Hatip liselerine yaradı. Eğitimde “denge fren sistemi” giderek kayboldu. Süreç dinci eğitim veren kurumların lehine işliyor.

* Bu artış oranında devam ederse önümüzdeki 5 yıl içerisinde dinci eğitimi veren kurumlardaki öğrenci sayısı toplam öğrenci sayısının yüzde 25’ine ulaşabilir.

* AKP ve Saray tarafından yürütülmekte olan toplum mühendisliği stratejisine uygun olarak, seküler toplum yaşamının yüksek olduğu mahallelerin en gözde okulları İmam-Hatiplere dönüştürülüyor.

* Kurulmakta olan yeni rejimin kadro, uzman ve her türlü personel ihtiyacını karşılamanın kaynağı İmam-Hatipler olacaktır. Yeni dönemde İmam-Hatiplere böyle bir misyon biçilmekte, bu misyona uygun bir vizyon kazandırılmakta

ÇARPCI RAKKAMLAR

* 2012-2013 eğitim-öğretim yılında bin 99 İmam-Hatip ortaokulu varken 2014-2015 eğitim-öğretim yılında bin 597’ye tırmandı.

* 2012-2013 eğitim-öğretim yılında bu okullarda okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında 5 kat artarak 458 bin 997 oldu.

* 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 537 İmam-Hatip lisesinde 268 bin 245 öğrenci varken 2015-2016 eğitim-öğretim yılında bin 149 lisede öğrenci sayısı ise 555 bin 870’e yükseldi. Açıköğretim İmam-Hatip lisesinde okuyan 121 bin 335 öğrenci de eklendiğinde, toplamda 677 bin 205’e ulaşıyor. Liseye giden her 100 öğrenciden 15’i İmam-Hatipli.

* İmam- Hatip ortaokullarında görev yapan öğretmen sayısı 17 bin 325’den 23 bin 834’e, derslik sayısı ise 10 bin 385’den 15 bin 792’ye çıktı. İmam-Hatip ortaokullarında 21 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. Derslik ve öğretmen ihtiyacının hat safhaya ulaştığı Türkiye, öğretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekiyor.

Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan’ın 5 yılda 1 milyon İmam- Hatipli hedefine, sadece bir yılda ulaşıldı.

BAKAN AVCI NE DEMİŞTİ?

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, “Kuran-ı Kerim ve Hazreti Muhammed, Peygamber Efendimiz’in hayatı konuları seçmeli oldu. Fakat okullarda ‘yeterli sayıda öğrenci yok’ diye beden eğitimi, müzik, resim gibi branşlara başvuran öğrencileri zorunlu olarak bu derslere alıyorlar” şeklindeki eleştirisine cevap veren bir önceki Türk Milli Eğitim Bakan Avcı, şunları söylemekle yetinmişti: “Zorunlu seçmeli yok, seçmeli dersler var. Evet, Türkiye genelinde bazı okullarımızda, sadece Kur’an-ı Kerim veya Siyeri Nebi dersleriyle ilgili olarak değil, bütün diğer seçmeli derslerle ilgili olarak yöneticilerin kendi tercihlerini velilere ve öğrencilere değişik gerekçelerle, ya ‘o dersin öğretmeni yok’ veya ‘o derse yeterince talep yok’ diyerek yönlendirmeye çalıştıklarına dair bilgiler geliyor. Hemen hemen her dersle ilgili, dediğim gibi, yöneticinin, müdürün, müdür yardımcısının veya konuyla ilgili öğretmen arkadaşların kendi tercihlerini empoze etme yönünde bazı şeyleri olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili uyarılarımızı yapıyoruz.”