Diyarbakır Barosu'ndan Şakran Cezaevi hak ihlali raporu
Diyarbakır Barosu'ndan Şakran Cezaevi hak ihlali raporu
Diyarbakır Barosu'ndan Şakran Cezaevi hak ihlali raporu
Diyarbakır Barosu tarafından İzmir'in Şakran Cezaevi'nde yaşanan hak ihlalleri nedeniyle hazırlanan rapor kamuoyuna açıklandı. Hazırlanan raporda, tüm girişimlere rağmen hak ihlallerinin çözüme kavuşmadığı ve ihlallerin sürdüğü belirtildi.
Diyarbakır Barosu tarafından, Şakran Cezaevi'nde yaşanan hak ihlalleri ile ilgili hazırlanan rapor basın toplantısıyla açıklandı. Diyarbakır Barosu'nda yapılan basın toplantısında hazırlanan raporu okuyan Diyarbakır Barosu Cezaevleri Komisyonu üyesi Selvi Tunç, İzmir'in Şakran Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerinin yoğunluğunu gözeterek, bu cezaevinde bir dizi incelemeler sonucu bir rapor hazırladıklarını söyledi.
Cezaevlerinde en önemli sorunun ağır hasta mahpusların durumu olduğunu belirten Tunç şöyle konuştu:
"Öteden beri kamuoyunun gündeminde olan bu sorun, tüm girişimlere rağmen bir çözüme ulaşmamıştır. Bazı vakalarda bu ihmaller mahpusların cezaevinde ölümü ile sonuçlanmıştır. Hiç kuşkusuz bu ölümlerin yaşanmasında en önemli sorumluluk Adli Tıp Kurumuna aittir. Son dönemlerde yaygın olarak yaşanan bir diğer ihlal ise mahpusların sevk ve nakiller sırasında, özellikle de cezaevine kabulleri sırasında çırılçıplak soyularak aranmaları mevzusudur. Bu uygulama birçok cezaevinde rutin olarak uygulanmakta, bu uygulamayı kabul etmeyen mahpuslar zorla soyularak ve zaman zaman da fiziki şiddet eşliğinde bu onur kırıcı muameleye maruz kalmaktadır. Bu uygulamaya karşı yapılan kimi hukuksal girişimler de maalesef sonuçsuz kalmaktadır. Nakiller konusunda bir diğer problem alanı ise yargılamaları halen devam eden tutukluların yargılamalarının yapıldığı mahkemeden binlerce kilometre ötedeki cezaevlerine nakledilmeleridir. Bu uygulama tutuklunun avukatı ile görüşerek etkin bir hukuksal destek almasının engellenmesine yol açıyor."
Diyarbakır Mahkemeleri'nde yargılamaları devam eden çok sayıda tutuklunun, Bolu, Şakran ve Trakya Bölgesi'ndeki cezaevlerine nakledildiğini hatırlatan Tunç, “Bu nedenlerden dolayı avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engelleniyor. Ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) ile tutukluların ifadeleri alınmaya çalışılıyor. Bu yargılama sistemi sağlıklı ve adil bir yargılama değildir" dedi.
Hazırlanan raporda, en önemli sorunun cezaevlerinde ağır hasta olan tutsakların durumu olduğunu belirten Tunç, şunları söyledi: "Öteden beri kamuoyunun gündeminde olan bu sorun, tüm girişimlere rağmen bir çözüme ulaşmamış, bazı vakalarda bu ihmaller mahpusların cezaevinde ölümü ile sonuçlanmıştır. Hiç kuşkusuz bu ölümlerin yaşanmasında en önemli sorumluluk/sorumsuzluk Adli Tıp Kurumuna aittir. Son dönemlerde yaygın olarak yaşanan bir diğer ihlal ise mahpusların sevk ve nakiller sırasında, özellikle de cezaevine kabulleri sırasında çırılçıplak soyularak aranmaları mevzusudur. Bu uygulama birçok cezaevinde rutin olarak uygulanmakta, bu uygulamayı kabul etmeyen mahpuslar zorla soyularak ve zaman zaman da fiziki şiddet eşliğinde bu onur kırıcı muameleye maruz kalmaktadır. Bu uygulamaya karşı yapılan kimi hukuksal girişimler de maalesef sonuçsuz kalmaktadır. Nakiller konusunda bir diğer problem alanı ise yargılamaları halen devam eden tutukluların yargılamalarının yapıldığı mahkemeden binlerce kilometre ötedeki cezaevlerine nakledilmeleridir. Bu uygulama iki önemli probleme yol açmaktadır. Bunlardan ilki, tutuklunun avukatı ile görüşerek etkin bir hukuksal destek almasının engellenmesine yol açmasıdır. Nitekim halen Diyarbakır Mahkemelerinde yargılamaları devam eden çok sayıda tutuklu, Bolu, Şakran ve hatta Trakya Bölgesindeki cezaevlerine nakledilmişlerdir. Böylece avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmiştir. Kısaca SEGBİS olarak adlandırılan ses ve görüntü bilişim sistemleri ile tutukluların ifadeleri alınmaya çalışılmakta ise de, gerek yargılamanın yüz yüzeliği, gerekse de bu sistemin yeterli altyapısı olmaması nedeni ile sağlıklı ve adil bir yargılama yapılmadığı konusunda hiçbir kuşkumuz yoktur. Bununla birlikte binlerce kilometre ötedeki cezaevlerin nakledilen mahpuslar, maddi imkânsızlıklar nedeni ile yakınlarıyla haftalık kapalı görüş ile aylık açık görüş haklarından çoğu zaman yararlanamamaktadırlar. "
Şakran Cezaevi'nde hasta tutsakların doktora ulaşmaları, muayene ve tedavilerin aksatıldığını kaydeden Tunç, "Komisyonumuzun incelemelerde bulunduğu Şakran Cezaevinde mahpusların kelepçeli bir şekilde muayene ve tedavilerini yapılmak istendiği, bu uygulamayı kabul etmeyen mahpusların, hiçbir tıbbı muayene ve tedavi yardımı almaksızın cezaevlerine geri getirildikleri yaygın olarak dile getirilen şikayet konularından biri olmuştur. Keza disiplin cezalarının uygulanma şekli, süresi ve buna karşı itiraz mekanizmasının etkisiz hale getirilmesi nedeni ile mahpusların dış dünya ve yakınlarıyla iletişim kurma hakları, sistematik bir şekilde engellenmektedir. Örneğin çırılçıplak aramayı kabul etmeyen mahpuslar, zorla soyularak aranmakta, bu uygulamaya direnen ya da itiraz eden mahpuslar ayrıca disiplin cezası ile cezalandırılmaktadırlar. Bu ve benzer sebeplerle mahpuslar, aralıksız bazen 1 yıla varacak şekilde disiplin cezalarıyla cezalandırılarak adeta dış dünyaya karşı izole edilmektedirler. Bir diğer sorun alanı ise mahpusların süreli ve süresiz yayınlara ulaşma konusunda karşılaştığı ihlallerdir. Bazı cezaevlerinde mahpusların toplatma ya da yasaklama kararı bulunmayan yayınlara ulaşmaları ve bunları edinmeleri tamamen keyfi nedenlerle engellenmektedir. Bu haksız ve hukuk dışı uygulamaya karşı çıkan mahpuslar da, disiplin cezalarıyla cezalandırılmaktadırlar" şeklinde konuştu.