Diyarbakır Surları için eylem vakti

Diyarbakır Surları için eylem vakti

Uluslararası Diyarbakır Surları Sempozyumu Dicle Üniversitesi Konferans Salonu’nda yapılan açılış konuşmalarıyla başladı.

Sempozyumnda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Surların taşlarında emeði olan tüm halkları anarak onarım için bir an önce eyleme geçilmesi gerektiðini söyledi. Prof. Dr. Metin Sözen de birliðin uygarlıðın birleşmesi olduðuna dikkat çekti.

Uluslararası Diyarbakır Surları Sempozyumu’nda ilk konuşmayı yapan ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, binyıllarca düşmanın yıkamadıðı surların son 50 yılda bilinçsizlik sonucu yıkıldıðını söyledi. Diyarbakır ve Surların “Diyarbakır ve Surlar” olarak dünya tarihinde yer almasını istemediklerini belirten Sözen, “Burayı yaratan insanlar zaten büyüklüðü, uygarlıðı ve bilimi yarattıkları için bu surlar var” dedi. Surlara uzun bir tarih ve uygarlık sahnesini birleştiren bir bütünün parçası olarak bakılması gerektiðini belirten Sözen, Diyarbakır Ýçkale’deki Artuklu Sarayı’nda yaşamış El Cezire’nin sözünü kitaplarının önsözünde kullandıðını kaydetti.

‘BÝRLÝK OLMAK UYGARLIK BÝRLEŞMESÝDÝR’

“Ýnsanlar olmasaydı o surlar olmayacaktı arkadaşlar” diyen Metin Sözen, “Bilim çevreleri, Mesudiye, Zinciriye medreseleri olmasaydı, bugün Dicle Üniversitesi olmayacaktı. Onun için bilim insanlarına şunu söylemek istiyorum. Teknik olanaklar, gelişmiş onarım teknikleri vs. bir gelecek için bir sürecin aletleridir. Onu yaratan toplumların nasıl yaşadıkları, onu nasıl ürettiðini bu büyüklüklere ulaşmak için hangi olanakları ve olanaksızlıkları bir araya getirdiðini ve bunu kimin mutluluðu için yaptıðının sonuçlarına bakmak zorundadırlar. Toplumsal tarihe, toplumsal ilişkilere bakmadan onun ucundaki sonuçlara bakmak bizi saðlıklı bir yere getiremez” diye konuştu. Sözen, bütüncül bir bakış, uzmanlıðın ötesine geçen toplumsal bir büyüklük iç içe geçmedikçe üniversite ve Kültür Bakanlıðı dahil hiç kimsenin kültürel mirası koruyamayacaðını vurguladı.

Metin Sözen, kesimleri bir araya getirmeden, toplumsal tarihi tarafsız yazmadan, uygarlık ürünlerini onunla baðdaştırarak somut sonuçlarını göstermedikçe tarih kitaplarının yazılamayacaðını belirterek, Avrupa Birliði’ni buna örnek gösterdi. “Dünya artık uygarlık tarihini kendi tarihini öne çıkaran bir uygarlık anlayışıyla asla yazmamalıdır” diyen Sözen, “Birlik olmak uygarlık birleşmesidir, bilinçtir. Üniversitedeki çocuklarımızı dünyaya açık yetiştirme eylemidir” dedi.

ÝÇKALE’DEKÝ EL CEZÝRE’DEN ÖRNEK VERDÝ

Sözen konuşmasında Ýçkale’deki Artuklu Sarayı’nda karşılaştıðı El Cezire’nin şu sözlerini aktararak devam etti: “El Cezire şöyle diyor: ‘O güne kadar bütün bilim yapıtlarını topladım. Bunları fevkalade inceledim. Fakat bir süre sonra bilimin bu kadar birikimini ve sonuçlarını taşıyamaz hale geldim. Ve anladım ki tıkanıyorum. Ve araştırmalarıma ara verdim. Aradan bir süre geçtikten sonra bunun yol olmadıðını gördüm. Bu tıkanmanın aşılması gerektiðini gördüm. Ve oturdum bütün bilgileri tasnif ettim. Yani bir yönteme baðladım. Neyi, nerede, nasıl kullanacaðımı bilimsel verilere ulaşırken hangi noktaları öne çıkaracaðımı bilinçli olarak bir noktaya getirdim. O zaman gördüm ki, uygulamaya dönüşmeyen bilgi ve bilim doðru ile yanlış arasında bir yerde durmaktadır.’ Bu dünya için de büyük bir sözdür, bilim dünyası için de büyük sözdür, uygulayıcı için de büyük bir sözdür. Elimizdeki bilgi ve bilim eðer uygarlıkla denenip sonuçlarıyla mutlu olacak çizgi yakalanmadıkça o bilgi ve bilginin doðal kaynakları doðru ile yanlış arasındadır. Şimdi bu surları gören böyle bir insanın içerisindeki yöneticilerle ve diðer halklarla buluşarak yaptıðı bir bilginin sonuçları dünyanın bütün bilim çevrelerinin hayranlıðıyla bizim Türkiye’nin Diyarbakır’ı tanımasına, dünyanın Diyarbakır’ı tanımasına sebep olmaktadır.”

Surların çekişme ile korumayacaðını, bilim insanlarının karşılıklı üç yüz alternatif geliştirmesiyle de korumayacaðını vurgulayan Sözen, “Bir noktada birleşmek, o noktanın doðrularını test ettikten sonra somut örneðiyle önce Diyarbakır, sonra Türkiye ve dünya halkına gösterdikten sonra korunacaktır” dedi.

Yerel yönetim, sivil toplum kuruluşları, yurttaşlar, merkezi hükümetin ortak paydada buluşması gerektiðini vurgulayan Sözen, “Diyarbakır surları ve içindeki akıl merkezlerini, sanatsal merkezlerini artık dünya kültürünün bir parçası olduðunu algılatacak ve kanıtlayacak bir yolun ortak paydasında buluşmak zorundadır” diye konuştu.

Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Ayşegül Jale Saraç da slaytlar eşliðinde üniversitenin kültürel mirası korumaya dönük rapor, danışmanlık çalışmalarından söz etti.

BAYDEMÝR: KÝRÝNEK JÝ HEZAR GUTÝNE ÇETÝRE

Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de, “Diyarbakır bir gün mutlaka ama mutlaka başaracaktır” diyerek Prof. Dr. Metin Sözen’in bu başarıda isminin çok önemli bir yeri olacaðını söyledi. 1930’larda “Diyarbakır hava alsın” diye Surların yıkıldıðını hatırlatan Baydemir, Fransız arkeolog Albert Gabriel’i andı ve “Onun girişimleriyle, katkılarıyla Ankara’dan bu yıkım işlemi durduruluyor. Şükürler olsun ki bugün Diyarbakır’da 1930’lardaki algı yok. Vilayeti, belediyeleri, üniversitesi, sivil toplum örgütleri ve halkıyla birlikte bunun önemine ve deðerine vakıf durumdadır. Bundan sonra yapılması gereken ortak akılla ortak eyleme geçebilmektir” diye konuştu. Kürtçe “Kirinek ji hêzar gutine çetire / Peykaninek ji hêzar gutine çetire” atasözünü aktaran Baydemir, “Bir yapmak, bir eylem bin söylemden daha evladır, daha deðerlidir. Artık bu Uluslararası Sempozyumumuz eylemi başlatmalıdır. Söylemden çıkmalıyız eyleme dönüştürmeliyiz. Ben de bu sempozyumu bir milat olarak görüyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır ziyaretinde gezdiði surların tarihi deðerlerini derinliðini yüz hatlarında ve ruhunda yaşadıðına tanık olduðunu belirten Baydemir, “Kendilerinden himaye talebinde bulunduk, Surlar için süreç işledi. En son 3 Ocak 2012’de Çankaya Köşkü’ndeki ziyaretimizde 21 madde halinde ve aynı zamanda bütün teferruatını kapsayan bir brifing verdik. O brifing sonrası bir ortak akıl oluştu. Diyarbakır’da çok deneyimli uzmanlar şu anda bu ortak akılın içerisinde bundan sonrası pratik eylem planlamalıdır” diye konuştu.

‘GÖÇLE GELENLER SIRTINI SUR’LARA VERDÝ’

Daðkapı Meydan düzenlemesi, Gazi Caddesi, Yeni Kapı sokak, Melikahmet Caddesi, Mardinkapı, Surp Gragors Kilisesi restorasyonu Cemilpaşa Konaðı’nın restorasyonu, Ýzzetpaşa Caddesi’nin düzenlenmesi gibi çalışmaların detaylarına girmeyeceklerini belirten Baydemir, Sur diplerinde gecekonduların oluşması sürecini anlattı. 1990’lardaki zorunlu göçle birlikte ayaðındaki terlikle ve battaniyesini bile alamadan gelen insanların Surlara sıðındıðını ve burada güvenli bir yer bulduðunu belirten Baydemir, “Bütün insanlıðın yaptıðı gibi kendilerini güvenli yere attılar. Sırtını surlara verdiler. Alternatif üretme çabasına girdik. Ýşte Ýçkale’deki Hz. Süleyman Cami ve çevresindeki dönüşüm bunun örneðidir. Büyükşehir Belediyesi, Sur Belediyesi, Valilik, TOKÝ proje ortaklıðı ile çalışma yürütüyoruz. Bir 6 ay daha sürebilir. Ama kimsenin kafası kırılmadan kimsenin burnu kanamadan o bölgenin tamamı boşaltılmış olacak” şeklinde konuştu.

Ýnsan-mekan ilişkisini ayırt edilmesi durumunda yanılgılara düşülebileceðini belirten Baydemir, “80 yıllık zaman dilimi içerisindeki tahribat atık bundan böyle artık duracak. Koruma Amaçlı Ýmar Planı çıktıları doðrultusunda hareket etmemiz yeterlidir. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun planı onaylamasından sonra planımız belediyenin, üniversitenin, valiliðin, sivil toplum örgütlerinin Anayasası niteliðinde olacaktır” şeklinde konuştu.

Surları, Suriçi’ni ve dışındaki Dicle Nehri ve Vadisi’ni bir bütün olarak ele aldıklarını vurgulayan Baydemir, UNESCO Dünya Mirası süreci için Alan Yönetimini oluşturduklarını anlattı.

TOPRAK: SURLAR MÝMARÝ BÝR BAŞYAPITTIR

Son açılış konuşmasını yapan Vali Mustafa Toprak da, şehirleri şehir yapan özelliklerden söz ederek, “Nasıl ki Özgürlük Abidesi olmadan bir Newyork, Eyfel Kulesi olmadan bir Paris, Colezyum olmadan Roma düşünülemezse, Surlar olmadan da Diyarbakır düşünülemez. Kaldı ki Diyarbakır Surları bu eserlerin hepsinden gerek tarihi, gerekse eşsiz mimarisi ve haşmetiyle çok daha önemli bir eser, mimari bir başyapıtıdır” dedi.

“Surların Diyarbakır için anlamı sonsuzdur” diyen Toprak, Çünkü binlerce yıldır kol kanat germiştir, koynunda sakladıðı bu kadim şehre… Ýçinde sakladıðı Ýç Kale kadar tarih kokar, kalbinin ortasındaki cami kadar uludur, yamacında yeşeren Hevsel kadar güzel, yanından nazlı nazlı akıp geçen Dicle’nin suları gibi azizdir. Diyarbakır’ın kimliðidir adeta Surları, mazisidir, sanatıdır, kültürüdür” diye konuştu.

ANF NEWS AGENCY