DTK Sosyal Politikalar Komusyonu Saðlık Grubu tarafından düzenlenen "Cezaevi ve Saðlık Çalıştayı" sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, cezaevlerinin muhalifleri kitlesel olarak cezalandırma yeri olduðu belirtilerek, bakıma muhtaç mahkumların cezaevinde kaderine terk edildiði belirtildi. 10 aydır Abdullah Öcalan'dan haber alınamamasının da toplumsal gerginliðe neden olduðu kaydedilen bildirgede, ayrıca Ýmralı'da incelemelerde bulunmak için Adalet Bakanlıðı'na başvurma kararı alındı.
DTK Sosyal Politikalar Komisyonu Saðlık Grubu tarafından 20 Mayıs'ta Mardin'de düzenlenen ve Adli Tıp Uzmanları Derneði (ATUD), ÝHD, SES, TÝHV, TTB, TUHA-FED, Türkiye Psikiyatri Derneði (TPD) ve Asrın Hukuk Bürosu temsilcilerinin katıldıðı "Cezaevi ve Saðlık Çalıştayı"nın sonuç bildirgesi açıklandı. DTK binasında düzenlenen basın toplantısı ile açıklanan sonuç bildirgesini DTK Sosyal Politikalar Komisyonu Saðlık Grubu Üyesi Saliha Aydeniz okudu. Çalıştayda yürütülen tartışmalar ile varılan sonuçları aktaran Aydeniz, "Hapishaneler tarihi; gözetim altında tutma ve cezalandırma tarihi olmakla birlikte, çok yakın bir tarih ve aynı zamanda sürekli olması gereken bir durum olmadıðı yaklaşımıyla hapishanesiz bir toplum iddiasını korumak ve güncel olarak bu sorunla mücadele etmek bir görev olarak önümüzde durması ön görülmüştür" dedi.
"Başlangıçta kaba işkenceye dayanan cezalandırma, sonrasında zoraki işlerde çalıştırma, gözden uzak tutma olarak seyir izlerken bugün itibariyle iktidara muhalif olmanın bedeli 'suçluların' birbirinden, toplumdan izole edildiði bir tecride dönüşmüştür" diyen Aydeniz, "Güncel olarak tecrit boyutlanmış tek kişilik cezaevine indirilmesi ile yaratılan psikolojik ortamla bireyin kendi ruh dünyasında ve çevresinde bir tecridi yaşamasına neden olmuştur. Bugün 132 bin 359 sayısına ulaşmış olan tutuklu ve hükümlü sayısı 12 Eylül faşizmini aratır duruma gelmiştir" dedi. Aydeniz, "Bir taraftan yoðun tutuklamalar, uzun tutukluluk süreleri, cezaevindeki olumsuz saðlık koşulları, disiplin cezaları ve genişletilmiş tecrit uygulamaları ile Türkiye'nin temel sorunlarından biri olmuştur. Son yıllardaki Kürt sorundaki baskı, inkâr, imha siyasetinin yükseltilmesi ve yeni ekonomi politikaları sonucunda cezaevleri AKP iktidarının muhaliflerini kitlesel olarak cezalandırma yerleri olmuştur" şeklinde konuştu.
Tüm bunlarla birlikte cezaevlerinin saðlık açısında da son dönemlerde sürekli olarak gündemdeki yerini koruduðunu ifade eden Aydeniz, "Başta aðır hasta mahpusluların serbest bırakılmaması ve tedavi edilmemesi sonucu birer birer ölümler yaşanmaktadır. Tecrit ve izolasyonun yarattıðı sorunlarla birlikte, temiz su, yeterli ve saðlıklı gıda vb. haklara ulaşılmaması sonucu mahpusların saðlıðı sürekli olarak bozulmaktadır. Ayrıca açlık grevleri ve sürgünlerde bu saðlıksızlıðı sürekli olarak büyütmektedir" dedi. Cezaevlerinde yaşanan sorunlarla ile ilgili vardıkları tespitleri aktaran Aydeniz, "Cezaevleri tam bir saðlıksızlıðı yaratırken, cezaevlerinde tutulmak zorunda bırakılan kişilere saðlık hizmeti ulaştırılmamaktadır. Tüm cezaevlerinde bulunması ve 24 saat açık olması gereken revirler birçok cezaevinde bulunmamakta, bulunanlarda ise personel ve donanım eksikliði had safhadadır. Hastane ortamında tedavisi yapılması gereken mahpusların sevkleri yapılmamakta ya da geciktirilmektedir. Ayrıca hastaların sevk edildiði ring araçlarının kötü olması hastalarda yeni komplikasyonlara neden olmaktadır" ifadesinde bulundu.
MAHKUMLARA SAÐLIK HÝZMETLERÝ VERÝLMÝYOR
Ýstanbul Protokolü yerine ikame edilen ve mahpus saðlık hizmetine ulaşımı engelleyen üçlü protokolde 2011 yılında yapılan deðişiklik ile polikliniklerin mahpusların yalnız başına muayene edilecek şekilde düzenlemesine ilişkin hiçbir çalışma yapılmadıðını, yapılan deðişikliðin sadece kaðıt üzerinde kaldıðını dile getiren Aydeniz, "Halen çok yaygın olarak tutuklu ve hükümlüler kelepçeli olarak muayene edilmeye zorlanmaktadırlar. Bu onur kırıcı uygulamayı kabul etmeyen kişilerin tedavisi yapılmadan cezaevine götürülmektedir. Bu hukuk dışı uygulamaların bir parçası olmayı kabul eden saðlık çalışanları da bulunmaktadır. Hastanelerde mahpus koðuşları genel olarak servislerden ayrıştırıldıðı için yatan hükümlü ve tutuklunun tedavi ve viziteleri de gerekli hassasiyet gösterilmemekte, ayrıca ayrımcılıða tabi kalmaktadır. Cezaevi yönetimi hiyerarşisi içine hapsedilen saðlık hizmetleri, acil durumlarda tümden çözümsüz kalmaktadır. Şimdiye kadarki birçok acil vaka, hastaneye kaldırma, müdahale sürecinin uzun olmasından kaynaklı olarak ölümle sonuçlanmıştır" şeklinde konuştu.
BAKIMA MUHTAÇ MAHKUMLAR KADERÝNE TERK EDÝLMÝŞ
Aydeniz, "Cezaevlerindeki saðlık hizmetlerinin Saðlık Bakanlıðına devri bizlerin talebi olmasına raðmen, Saðlık Bakanlıðı bu hizmetleri üzerine alırken cezaevlerine yönelik nasıl bir hizmet götürürüm anlayışı yerine Saðlıkta dönüşümün bir bileşeni olarak baktı. Cezaevleri saðlık hizmeti özellik arz ettiðini görmezlikten geldi. Bundan dolayı cezaevlerinde çalışan aile hekimleri sadece muayene ile kendini sınırlamasına neden oldu. Esas yapması gereken koruyucu saðlık çalışmasını yapamadı ya da yaptırmadılar. Koðuş, mutfak, gıda, su ve hijyen denetimi sadece kaðıt üzerinde imzalanan evraktan ibaret sayılmıştır. Bakıma muhtaç mahpuslular serbest bırakılması gerekirken kaderine terk edildi, ya da bir yakının da cezaevinde kalmasına neden olunmuştur" dedi.
Yaşanan tüm sorunların gidermek için iktidar ve taraflar üzerinde etkili olmak için ortak mücadele programına ihtiyaç olduðunu belirten Aydeniz, yaşanan ortak kararlaşmaları şöyle sıraladı:
* Çıðlımızı ortaklaştırmak gerekiyor. Bunun için cezaevi sorunu sürekli olarak canlı tutmak ve geniş kesimleri sürece katarak iktidarı bu politikalardan vazgeçirmek için bir Cezaevi Hareketine ihtiyaç vardır. Bu hareketin oluşması için şu anda cezaevi sorununu kendine dert edinmiş yapılar ve kurumlardan başlayarak bir platform kurulmalıdır.
* Cezaevinde uygulanan politikalar ve sonuçları geniş kamuoyunda iktidar tarafında gizlenmekte veya çarpıtılmaktadır. Bu gizleme politikasına karşı bizler bu alanda bir şeffaflık saðlamamız gerekir. Bunun için bilgi akışı saðlayarak bilgiyi ortaklaştırmak, bilgiyi bir merkezde toplayarak tüm kamuoyuna duyurmak. Bununla ciddi bir basınç uygulamak.
* Yaşanan hakikati gizleyen konuma gelmiş olan Adli Tıp Kurumu baðımsız olmadıðı kamuoyuna duyurmak, bu kurumu devreden çıkarmak. Adli tıp kurumun verdiði raporlara karşı alternatif raporlar hazırlamak.
* Aðır hasta olan mahpusların serbest bırakılmasını saðlamak için mücadele etmek, ayrıca raporları ile hasta olan kişilerin tedavi görmesini engelleyen ve cezaevinde ölen kişilerin dosyalarının tekrardan incelenerek kusuru olan Adli Tıp Kurumu yönetimi ve raporu düzenleyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmak,
* Siyasi tutuklu, adli tutuklu ayrımı ortadan kaldırarak sorunları ortaklaştırmak, adli tutuklu ve hükümlülere dayatılan çalışmaya karşı çıkmak, gönüllü çalışanların ise emeklerinin sömürülmesinin önüne geçmek,
* Tıp ve saðlık eðitimi sürecinde bu konuların yer almasını saðlamak için çalışmalar yürütmek,
* Cezaevi izlem heyetlerinin raporlarını kamuoyuna açıklaması konusunda baskı oluşturulmak.
* Tüm bunlarla birlikte Sayın Abdullah Öcalan a uygulanan tecrit boyutu gittikçe büyümekte, 10 aydır haber alınmaması toplumda saðlıðı ve yaşamı konusunda ciddi kaygılar uyandırmaktadır. Buda toplumsal gerilimleri artırmaktadır. Bunu için insan hakları ve saðlık örgütleri başta olmak üzere duyarlı kurumları temsilen oluşan bir heyetin Adalet Bakanlıðına başvuru yaparak Ýmralı da incelemede bulunmak, Sayın Öcalan'ın avukatları ve ailesi ile bir an önce görüşmesini talep etmek,
* Başta Ýmralı olmak üzere yaygınlaşan tecrit ve izolasyonla ortak mücadele yürütmek, konularında ortak bir tutuma varılmıştır.
Ayrıca cezaevi sürecinin takibi için de kararlaşmaların saðlandıðını dile getiren Aydeniz, ortak kararlaşmaları şöyle sıraladı:
* Yeni cezaevi siyaseti ABD ve Ýngiltere öncülüðünde geliştirilerek evrenselleştiriliyor. Bu son yıllarda Türkiye başta olmak üzere Ortadoðu'da yaygınlaşmaktadır. Bu yeni cezaevi siyaseti ayrıntılı olarak incelenip karşı mücadele yürütülmelidir.
* Mevzuata ilişkin ayrıntılı çalışma yürütülmelidir. Saðlık alanına özel çalışma yürütülmelidir.
* Yaşanan vakalara ilişkin özel çalışmalar yürütülmelidir.
* Cezaevi hekimliði ve güncel aile hekimliði uygulamasına ilişkin pilot çalışmalar yürütülmelidir.
* Saðlıkta Dönüşümün cezaevi ile ilgili kısmında netleşme saðlanmalıdır.
* Ýstanbul protokolü güncelleştirilmelidir.
ANF NEWS AGENCY