DTK Olağanüstü Genel Kurulu başladı
DTK Olağanüstü Genel Kurulu başladı
DTK Olağanüstü Genel Kurulu başladı
Kürt siyasi hareketinin önemli bir bileşeni olan DTK, “Demokratik Kurtuluşla Özgür Yaşamı İnşa Edelim” şiarıyla Olağanüstü Genel Kurulu’nu topladı. Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, bu sürecin Kürt siyasetçilerine tarihi bir sorumluluk yüklediğini belirterek, “Sürecin sorumluluğu omuzlarımızdadır. Sıra bizde. Demokrasi mücadelesini büyütmemiz, bugüne kadar bizimle beraber olmayan siyasetçilerimizi kucaklayıp mücadeleye katmamız lazım” dedi.
Siyasi süreci değerlendirme ve planlama gündemleri ile toplanan, 20-21 Nisan tarihleri arasında Amed’de gerçekleşen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulu, BDP Amed İl Binası Vedat Aydın Konferans Salonu’nda başladı. “Demokratik Kurtuluşla Özgür Yaşamı İnşa Edelim” şiarıyla gerçekleşen ve Kuzey Kürdistan ile Türkiye’nin çeşitli kentlerinden 650 delegenin katıldığı Olağanüstü Genel Kurul’da DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, BDP milletvekilleri Ayla Akat Ata, Hüsamettin Zenderlioğlu, Özdal Üçer, Sebahat Tuncel, Halil Aksoy, Nursel Aydoğan, Emine Ayna, Sırrı Süreyya Önder, İbrahim Binici de hazır bulundu. BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, DTK Daimi Meclis üyesi Edip Yaşar, Songül Morsümbül, Cafer Leygara ve Filiz Bedirhanoğlu'nun divan üyeliğine seçilmesinin ardından başlayan genel kurulda ilk olarak DTK Daimi Meclis üyesi Edip Yaşar konuştu. Yaşar'ın genel kurulda ele alınacak gündem maddelerine ilişkin konuşmasının ardından bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
BU SÜREÇ KÜRT SİYASETÇİLERİNE TARİHİ BİR SORUMLULUK YÜKLÜYOR
Siyasi süreci değerlendirme ve planlama gündemleri ile toplanan Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Kürt mücadelesi açısından önemli bir aşamaya gelindiğinin altını çizerek, “Kürt halkının özgürlük mücadelesinin bugün bizi barışa özgürlüğe götürdüğünü görüyoruz. Bu sürecin mimarı Sayın Abdullah Öcalan’a da teşekkür ediyoruz. Tarihi bir dönemden geçiyoruz. Sayın Öcalan’ın ifade ettiği gibi Kürt sorunu stratejik bir döneme girmiştir. ‘Biz kadınlarımıza, halkımıza, gençlerimize güveniyoruz’ ifadesiyle Sayın Öcalan’ın süreci nasıl ifade ettiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Önemli ve tarihi bir süreçteyiz. Her şeyden önce bu süreci başlatan Öcalan’ın kendisidir. Biz bu süreçle ilgili birçok şeyi tartışacağız. Bu süreç neyi getirir neyi götürür. Kürt siyasetçileri olarak bu süreci karşılamaya çalışacağız” diyen Türk, “Bu, Kürt siyasetçileri Kürt kanaat önderleri için tarihi bir sorumluluktur. Öyle bakmamız gerekiyor” dedi.
Sürecin tek taraflı ilerleyemeyeceğinin altını çizen Türk, “Eğer Kürt sorunun çözümünden barıştan söz ediyorsak; bugüne kadar yok sayılan, tanınmayan bir halkın taleplerinin esas alınması gerektiğini herkesin görmesi gerekiyor. Bu nedenle süreci sadece bir tarafın ilerletmesi, bu süreci ben götürürüm mantığı eksik kalır. Sürecin hassasiyetleri bir taraf üzerinden yürümeyecek. Bu sürecin dışında kalan kesimler de önemli katkılar sunacak. Barıştan söz edenler kardeşlikten halkların özgür geleceğinden söz edenler bu sorumluluğu almak zorundadır. Eğer bu tarihi sorumluluğu kullanamazlarsa tarihin huzurunda, Kürt halkının huzurunda vebal altında kalacaklar” diye konuşan Türk, sürecin sağlıklı yürümesi için her türlü katkıyı sunacaklarını belirtti.
PAZARLIK YAPMIYORUZ AMA HALKIMIZIN HAKLARINDAN TAVİZ VERMEYİZ
“Barışın da savaşında riskleri var. Hayat risklerle doludur. Ama halklara öncülük edenler her türlü riski almalıdır. Bugün acabalarımız olmasına rağmen biz bu süreci değerlendirmeye çalışacağız. Kürt halkının sürecin barışa evrilmesi doğrultusunda önemli adımlar attığını biliyoruz. Sayın Öcalan’ın Amed Newrozu’nda gönderdiği ve milyonların dinlediği mesajı, barış konusunda samimiyetini ortaya koymuştur. PKK’nin elindeki güvenlik güçlerini serbest bırakması kararlılığını ortaya koymuştur. Bu noktada top artık hükümettedir. Bazıları pazarlık yapmayız diyor. Biz de yapmayız ancak bir halkın hakkını hukukunu savunuyoruz ve bu konuda asla taviz vermeyiz” diye konuşan Türk, Yüz yıllık sorunların bir anda çözülmeyeceğini bildiklerini belirtti. Önemli olanın karşılıklı güven ortamı oluşturmak olduğunu söyleyerek, “Güvensizliği ortadan kaldıracak adımların atılması gerekir. Karşılıklı bir güven ortamı sağlanırsa bu sürecin sağlıklı ilerleyebileceğini düşünüyoruz” dedi.
Yol haritası çizilmeden sürecin doğru bir noktada ilerleyemeyeceğini söyleyen Türk, “süreci başlatan Sayın Öcalan ve Kürt halkıdır” dediği konuşmasında “Eğer biz kendi içimizde netleşmez, ortak çalışma alanını büyütmezsek emin olun puslu havayı sevenlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Biz kendimize güveniyoruz” ifadesini kullandı.
Türk Kürt halkını artık kimsenin kandıramayacağının altını çizdiği konuşmasında, Kürt mücadelesinin de zaman içerisinde değişim ve dönüşüm göstermesi gerektiğini söyleyerek Öcalan’ın da bunu ifade ettiğini söyledi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu ve Newroz ile yeni bir aşamaya giren demokratik çözüm sürecinin başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’nun tümüne yeni bir demokratikleşme ivmesi kazandıracağına dikkat çeken Türk konuşmasını şöyle sürdürdü:
BUGÜNE KADAR BİZİMLE OLMAYAN SİYASETÇİLERİ DE KUCAKLAMAMIZ LAZIM
“Kürt halkının mücadelesi başından beri meşrudur. Ancak devlet bu meşru mücadeleyi terörizm olarak lanse ederek bir siyaset yürütmüştür. Artık bu noktada Kürt mücadelesinin gerçek mantığının ne olduğunu dünyaya anlatma zemini olduğunu görmek lazım.
Sürecin sadece bizler tarafından değil dünya tarafından doğru algılanması ve sürecin hakem görevini görmesi lazım. Süreci sadece Kürtler ve Türkler götürmeyecek. Kürt meselesi sadece Kürtler ve Türklerin meselesi değil, tüm Ortadoğu’nun meselesidir. Kürt meselesi çözülmeden Ortadoğu’da istikrar sağlanamaz. Bunu gören Kürtler demokratik konfederalizmi esas alarak bu mantıkla yaklaşmaktadır. Biz bu nedenle sürecin doğru algılanmasını ve yaratılabilecek olumsuzlukları çok iyi görmemiz lazım. Sıra bizde, başımızı kendimiz kaşıyacağız. Demokrasi mücadelesini büyütmemiz, bugüne kadar bizimle beraber olmayan siyasetçilerimizi kucaklayıp mücadeleye katmamız lazım. Bu proje sürece uygun bir projedir. Sorunları konuşarak çözme noktasında yeni bir dönem açmaya çalışıyoruz. Büyük acılar yaşandı. Bu mücadeleye katkı sağlayanlar elbet bizler açısından unutulmayacak. Bu sürecin ağırlığını elbet taşıyacağız. Bu süreç yeni bir başlangıçtır böyle bakmamız lazım. Hükümet nasıl bakar bilemeyiz. Samimi mi değil mi tartışmasına girmeyelim. Biz bu sorumluluğumuzu nasıl gerçekleştireceğiz? Önemli olan budur. Samimi olmadıkları zaman cevabını, samimi olduklarında ödülünü de veririz. Sürecin sorumluluğu omuzlarımızdadır, bunu çok iyi görmek gerekir.
Ahmet Türk’ün sözlerini tamamlamasının ardından kurul basına kapalı olarak devam etti.
Sonuç bildirgesi ve önergeler komisyonunun seçimi ve bilgilendirmenin yapılacağı ve iki gün sürecek olan genel kurulun programı ise şöyle:
“-Siyasal süreç değerlendirmesi ve rolümüz:
-Müzakere süreçlerine yaklaşım nasıl olmalı
-Kürt kadınının süreçteki rolü
-Siyasi tutsakların özgürlüğü için tutumumuz ne olmalı
-Anayasal taleplerimiz ne olmalı, anayasal güvence ve statü
-Anti demokratik yasalara karşı tutumumuz
-Kuzey Kürdistan birliği için neler yapılmalı
-Olası geri çekilme esnasında tutumumuz ne olmalı
-Köye dönüşlere ilişkin politikamız ne olmalı”
Programın sonunda yapılacak öneri ve planlamanın ardından sonuç bildirgesi açıklanacak.