'Duyarsızlığa son verip tutsaklara destek olmalıyız'

Oğlu cezaevlerinde devam eden açlık grevinde olan Alan İkram Koçar, “Onlar tecridin sona ermesini istiyor. Biz de onlara destek olmalıyız ve gerekirse açlık grevine bedenlerimizi yatırmalıyız. Duyarsızlığa son vermeliyiz" dedi.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi ve İmralı Cezaevi'nde uzun zamandır sürdürülen ağır tecrit ve izolasyona son verilerek aileler ve avukatları ile görüşmelerin sağlanması talebi ile 27 Kasım 2020’de başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevleri devam ediyor.

Açlık grevine giren tutsakların yaklaşık yüzde 90'ı daha önce de en az 89 günlük açlık grevine girmişti. Yaklaşık 100 tutsak da daha önce 100-170 gün arası açlık grevi yapmıştı. Şu an açlık grevinde olan tutsaklar daha önce de birden fazla kez kısa süreli dönüşümlü açlık grevine giren isimler. Türkiye cezaevlerinde uzun süredir hak ihlalleri yaşanmakta. Sık sık insan hakları aktivistleri ve sivil toplum örgütleri tarafından yayınlanan raporlarda da bu ihlaller kamuoyuyla paylaşılıyor. Salgın koşullarının eklenmesi ile birlikte ihlaller giderek artmıştır. O cezaevlerinden biri de Silivri Cezaevi.

İnşaat işçisi olan ve sekiz aydır hakkında yapılan bir şikayet sonucu sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek tutuklanan Barış Koçer'in dava sürecinde henüz iddianame bile hazırlanmadı. Diğer siyasi tutuklular gibi açlık grevinde olan Koçer’in babası Alan İkram Koçar, oğlunun yaşadıklarını ve devam eden açlık grevlerine ilişkin duyarsız yaklaşımları anlattı.

‘GREVDEKİ TUTSAKLARIN SULARI DA KESİLİYOR’

Oğlu Koçar’ın kapalı görüşte kendisine Silivri’de açlık grevlerine giren tutsakların sularının ve elektriklerinin haftanın bazı günleri kesildiğini aktardığını kaydeden Koçar, “Onlar tecridin kalkmasını istiyor, daha doğrusu tecrit altında olanlar da bizleriz. Gerekirse biz de onlara destek olmalıyız ve bizler de açlık grevine bedenlerimizi yatırmalıyız. Duyarsızlığa son vermeliyiz" diye konuştu.

İmralı’daki tecridin devam etmesinin toplumda da bir tecrit koşuluna neden olduğunu belirten Koçar, 28 Temmuz'da oğluyla yaptıkları kapalı görüşten paylaşımlarda bulundu: “Mutlak tecride karşı benim oğlum da greve giriyor. Açlık grevleri beş gün iken 15 güne çevrildi. Aylardır süren bir grevden söz ediyoruz. Gerçekten biz aileler için de zor bir durum. Oğlum bana sularının kesildiğini, elektriklerinin kesildiğini söyledi. Çamaşırlarını götürürken almıyorlar içeri. Cezaevindeki kantinden alınmasını istiyorlar ancak onlar da çok pahalı. Bütün tutuklu ailelerine sesleniyorum herkes kendi çocuklarına sahip çıksın ve vicdanlı olan kim varsa bu arkadaşlarımıza, çocuklarımıza ses olalım.”

‘BİZ DE DIŞARIDA BU TECRİDİN BİR BOYUTUNU YAŞIYORUZ’

“Kimse bizim çocuklarımızın bu eylemine sahip çıkmıyor” diyen Koçar, duyarsızlığın toplumda hakim olduğundan yakındı. Korkunun mu, yoksa baskının mı bu duyarsızlığa neden olduğunu bilmediğini ancak kendilerini yalnız hissettiklerini sözlerine ekleyen Koçar, "Bu zindanlardaki tecride ses olalım bir an önce. Duyarlı olmalı herkes. Gerçekleri görmeliyiz. Orada ağır hastalar var revire bile gönderilmiyorlar. Bu yoğun bir tecrit değil midir? Biz de dışarıda bu tecridin bir boyutunu yaşıyoruz zaten” dedi.

MARMARA BÖLGESİ CEZAEVİ RAPORU

Açlık Grevlerini İzleme Heyeti, Marmara Bölgesi cezaevlerine dair Haziran’da yayınladıkları raporda şu bilgilere yer verdi:

* Hapishanelerde genel olarak salgın nedeniyle birçok hakkın kısıtlandığı,

* Ziyaret edilen bütün hapishanelerde açlık grevine giren mahpuslar hakkında her dönüşüm için ayrı ayrı disiplin soruşturması başlatıldığı, şu an için “bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma” cezası verildiği, bununla birlikte tekrar eden durumlarda cezaların “ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma”, “haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama”, “ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” ve “hücreye koyma” şeklinde kademe kademe ağırlaştırılarak verilebileceği;

* Mahpuslar tarafından başta Adalet Bakanlığı, Avrupa Konseyi, CPT ve İHD olmak üzere birçok kurum ve kuruluşa talepleri içeren mektuplar yazıldığı, Edirne F Tipi Hapishanesinde mahpuslar tarafından İHD ve CİSST’e yazılan mektuplara el konulduğu, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevlerinde mahpuslar tarafından uluslararası kurumlara yazılan mektupların engellenmeye çalışıldığı, Düzce T Tipi Hapishanesinde Adalet Bakanlığı’na yazılan mektuplar nedeniyle mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatılarak hücre cezası verildiği ancak itirazlar üzerinde cezaların kaldırıldığı, Bolu F Tipi Hapishanesinde ise bazı mahpusların ilgili kurumlara yazdığı mektuplara idare tarafından el konulduğu aktarıldı.