Ilham Ehmed ile Minbic hamlesi, DAİŞ çetelerinin Şehba bölgesinde artırdığı baskıyı ve son zamanlarda Rojava kantonlarına artan göçleri konuştuk.
Gündemdeki en sıcak konu başlığı bildiğiniz gibi Minbic... MSD olarak Minbic’i özgürleştirme hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suriye halkları 6 yıldır devam eden mevcut iç savaş sürecinde çok acılar çekti. Yüzbinlerce insanımız hayatını kaybederken, milyonlarcası bölge ve dünya ülkelerine göç etmek zorunda kaldı. Onbinlercesi de ülke içerisinde göç etmek durumunda kaldı.
Bu savaş bütün insanlık değerlerinin alt üst oluşlar yaşadığı yıllara, aylara, günlere, saatlere hatta dakikalara tanıklık etti.
İşte bu gerçekliğin ışığında halklar adına gelişen her türlü girişimi destekliyoruz. Minbic’i özgürleştirme hamlesini de bu nedenle destekliyoruz.
MSD olarak Minbic kentinin özgürleştirilmesini federal sistemin ve Demokratik Suriye’nin inşasında aşılacak stratejik ve önemli bir eşik olarak görüyor ve bu konuyu bu şekilde ele alıyoruz.
Bu hamle ile birlikte Kuzey Suriye % 80 ile % 90 oranında DAİŞ çetelerinden temizlenmiş olacak. Tabi bu durum Demokratik Suriye’nin inşası ve halkların özgürlüğüne kavuşması anlamına geliyor.
MSD olarak Suriye halklarının çıkarlarına, özgürlük, adalet, eşitlik, değişim istemlerine cevap olabilecek her girişimi ve oluşumu destekleriz. Çünkü mevcut krizin ancak bu şekilde aşılabileceğini düşünüyoruz.
1 Haziran günü başlatılan Minbic’i özgürleştirme hamlesinin Rojava, Suriye ve bölgeye nasıl etkileri olacak ?
Minbic’i özgürleştirme hamlesi Rojava, Suriye, Ortadoğu ve dünyaya etkileri olacak bir niteliğe sahip.
Bu hamle hangi açıdan değerlendirirseniz değerlendirin Suriye halklarının çıkarlarına hizmet edecektir. Bu hamle ile Suriye’de çözümsüzlükte ısrar eden bölgesel ve uluslararası güçlere, DAİŞ ve destekçilerine de büyük bir darbe vurulacak.
Minbic’i özgürleştirme hamlesi ile DAİŞ çetelerinin Suriye ve Irak içindeki bölgeler ile hatta dünya ile bağlantısı tamamen kesilmiş olacak. Tabi bu durum mevcut askeri ve siyasal dengeleri değiştirecek. Çünkü dikkat edilirse DAİŞ çeteleri Kobané’deki ağır yenilgiden sonra büyük bir gerileme yaşadı.
Minbic’in özgürleştirimesi ile birlikte DAİŞ çeteleri artık yok oluş süreci içerisine girmiş olacak. Rojava ve Suriye’de çözüm üretmeyen halkların birliğini ve varlığını esas almayan bazı güçlerin bölgeye dönük tüm politikaları iflas etmiş olacak.
Hal böyle olunca Suriye halkları da mevcut durumdan kazançlı çıkacak. Ve özlemini duyduğu Demokratik Suriye’ye bir adım daha yaklaşmış olacak.
Özellikle Minbic’i özgürleştirme hamlesinin başlaması ardından DAİŞ çeteleri Şehba bölgesinde halka yönelik baskı ve vahşeti artırdı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sizin de belirttiğiniz gibi Minbic’i özgürleştirme hamlesi ile beraber DAİŞ çeteleri Şehba bölgesinde halka yönelik baskı ve vahşetini artırdı. MSD olarak bu durumu yakından takip ediyoruz.
Özellikle Halep’e bağlı köylerden ve Şehba bölgesinde başta bölgede yaşayan Kürtler olmak üzere sivillerin DAİŞ çetelerince kaçırılmasını, bir insanlık suçu olarak nitelendiriyoruz.
Bize ulaşan bilgilere göre DAİŞ çeteleri son günlerde onlarca Kürdü kaçırmış, onlarcasını çocuk ve kadın demeden katliamlardan geçirmiş, katletmediklerini de bilinmeyen bir yere görtürmüştür. Hal onlarca insandan herhangi bir haber alınamamıştır. DAİŞ çetelerinin son zamanlarda sivilleri kaçırmasını kaygı verici buluyoruz.
Özellikle de Kürtlerin kaçırılması DAİŞ çetelerinin ve destekçisi bölge ülkelerinin, Şehba bölgesini Kürtlerden temizlemek istediklerini açıkça ortaya koyuyor. Çünkü bu kaçırmaların başka bir açıklaması olamaz. Yine çok açıktır ki Şehba bölgesinde halklar bu yol ve yöntem ile birbirine kırdırılmak isteniyor.
Son zamanlarda Rojava’ya yönelik yoğun insan göçleri oluyor. Bildiğiniz gibi Rojava kantonları da uzun zamandır saldırılar ve ambargo altında. Rojava kantonları bu ağır yükü bu şekilde nasıl kaldıracak ? Bu konuda neler söylemek istersiniz ?
DAİŞ çetelerinin baskı ve vahşeti nedeniyle Şehba bölgesinden Rojava kantonlarına yoğun insan göçü de devam ediyor. Bu konuda uluslararası kurum ve kuruluşlara MSD olarak projelerimizi sunduk, hali hazırda tartışmalar sürüyor.
Yapılan tartışmlardan olumlu bir karar çıkacağını umuyoruz. Çünkü gerçekten de halklarımızın buna çok ihtiyacı var. Saldırılar ve ambargo altındaki Rojava kantonlarının tek başına bu yükü kaldırabilir ancak BM, AB ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının bizimle bu ağır paylaşmasını bekliyoruz.
Bu hem göç ederek Rojava kantonlarına sığınan insanlarımızın yaşam koşulları için, hem de Rojava halkının yaşam koşulları için önemli. Çünkü hali hazırda Rojava halkı kendi ekmeğini, suyunu, sebzesini, battaniyesini ve giyeceğini göç ederek gelen insanlar ile paylaşıyor.
Bu tek başına yetmiyor. Bu nedenle başta BM ve uluslararası insani yardım kuruluşlarına insani kriz yaşanmadan taşın altına elini hatta gövdelerini koymalarını bekliyoruz.