Emniyet’in kamerasız alanında öğrencilere işkence

1 Mayıs’ta gözaltına alınan üniversite öğrencileri, Vatan Emniyet’te kamerasız bir alanda işkence edildiklerini ve PCR testi pozitif çıkan arkadaşlarıyla saatlerce aynı araçta tutulduklarını açıkladı.

İstanbul’da 1 Mayıs’ta gözaltına alınan ve 1 gün Vatan Emniyet’te tutulan 8 üniversite öğrencisinin kamerasız bir bölümde şiddete uğradığı ve aralarından birisinin PCR testi pozitif çıkmasına rağmen saatlerce aynı araçta bekletildiği ortaya çıktı. 8 öğrenciden Ayşegül Korkutan, Lizge Biter ve Şilan Delipalta yaşadıklarını ANF’ye anlattı.

‘BİZİ DİĞER ÖĞRENCİLERDEN AYIRIP GÖZALTI SÜREMİZİ UZATTILAR’

 İstanbul Üniversitesi öğrencisi olan Ayşegül Korkutan, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nı kutlamak ve özgür üniversite talebini dile getirmek için Taksim’e gitmek isteyen gençlerden birisiydi. “Lebaleb miting”lerin rahatça yapıldığı bir ortamda, 1 Mayıs kutlamalarının salgın gerekçesiyle yasaklanmasına tepki olarak sokağa çıkan Korkmaz, Kurtuluş Caddesi’nden Taksim’e yürürken gözaltına alınan 21 üniversite öğrencisinin arasındaydı. Pangaltı’da önlerinin polisler tarafından kesildiğini belirten Korkmaz, darp edilerek gözaltına alındıklarını; sağlık kontrolü sonrası götürüldükleri Vatan Emniyet’te 13 kişi serbest bırakılırken, kendisinin de dahil olduğu 8 öğrencinin gözaltında tutulmaya devam ettiğine dikkat çekti.

 ‘KAMERANIN OLMADIĞI BÖLÜMDE SALDIRDILAR’

 PCR testi için tekrar hastaneye götürüldüklerinde, provokasyona maruz kaldıklarını ifade eden Korkmaz, bekletildikleri araçta iki kadın çevik kuvvet polisi tarafından sürekli taciz edildiklerini söyledi. Korkmaz, yaşananları şöyle anlattı:
“Biz bu duruma tepki gösterdiğimizde tartışma çıktı ve darp edildik. Avukatlar da orada olduğu için fazla uzatmadılar. Araçtan inip adeta plan yapan iki kadın polis, erkek polislere ‘Bunları şöyle yapacağız, böyle yapacağız’ diyerek tehditler savurmaya başladılar. Emniyete döndüğümüzde ise otopark bölümünde nezarethanelerin olduğu yere yürürken, beni ve Lizge isimli arkadaşımı tutan o iki kadın polis kolumuzu ters çevirerek sıkmaya başladılar. ‘Ne yapıyorsunuz?’ diyerek tepki gösterdik. Biraz daha ilerleyip kameraların olmadığı bir bölüme geldiğimizde, etrafımızı sarıp saldırmaya başladılar. Bir amirin yardımıyla beni, Lizge ve Şilan’ı saçlarımızdan tutup, boğazımızdan sıkıp yere yatırdılar ve tekmelemeye başladılar. Bu bayağı sürdü. Erkek polisler de ayırıyormuş gibi yapıp onlar da bizi darp ettiler. Saçlarım tutam tutam yolundu. Kameralı alana girmeden önce de iki kadın polisi resmen kaçırırcasına oradan çıkardılar.”

 ‘TESTİ POZİTİF ÇIKAN ARKADAŞIMIZLA SAATLERCE AYNI HÜCRE VE ARAÇTA BEKLETİLDİK’

 Korkmaz, erkek arkadaşları ayrı nezarethanelere konulurken, salgın ortamında 4 kadın olarak aynı yerde tutulduklarına dikkat çekti. Ertesi gün tekrar hastaneye götürüldüklerinde ise arkadaşları Şilan Delipalta’nın PCR testinin pozitif çıktığını öğrendiklerini belirten Korkmaz, “Normalde aynı gün çıkan test sonuçlarına polisler bakmadıkları için bu durumdan ancak ertesi gün haberdar olduk. Tüm geceyi aynı nezarethanede geçirdiğimiz gibi, Şilan’ın testinin pozitif olduğu ortaya çıktıktan sonra da aynı araçta saatlerce bir arada bekletildik” dedi.

‘GENÇLİĞİN DİNAMİZMİNDEN KORKUYORLAR’

 Polisler hakkında avukatlarının suç duyurusunda bulunduğunu aktaran Korkmaz, neden gözaltında tutulduklarının gerekçesini de öğrenemediklerini belirtti. İstanbul’da toplam 212 kişinin gözaltına alınıp, sadece 8 üniversite öğrencisinin savcılığa sevk edilmesinin tesadüf olmadığını vurguladı. Bunun gençliğin dinamizminden ve Boğaziçi direnişinden ne kadar korktuklarını bir kez daha gösterdiğini kaydeden Korkmaz, “Biz demokratik üniversite isteyen öğrenciler olarak alanlardaydık ve bu talebimizle 1 Mayıs’ta yerimizi aldık. Boğaziçi’nden aldığımız güç ile oradaydık. Özgür ve bilimsel üniversite isteyen öğrenciler olarak işkenceye maruz kalsak da alanlarda olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

 ‘ÖZELLİKLE BOĞAZIMI ÇOK SIKTILAR’

 Mimar Sinan Güzel Sanatlar öğrencisi Lizge Biter’in boynu, Emniyet’te maruz kaldığı darp izlerini taşıyor. Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen hâlâ başı ağrıyan ve hastanede tomografi çektiren Biter, iki kadın çevik kuvvet polisinin adeta plan yaparak kendilerini darp ettiğini vurguladı. Vatan Emniyet’te kamerasız bir bölümde saldırıya uğradıklarını belirten Biter, “Gayet planlı bir biçimde saçlarımıza ve kollarımıza yapışıp bizi dövmeye başladılar. Özellikle boğazımı çok sıktılar. Her tarafı tırmık ve iz içinde. Boynumu tutup yere atmaya çalıştılar. Yerde de tekmelediler. Ondan sonra apar topar bu iki kadını yukarıya çıkarttılar, kameraların olduğu bölüme sokmadılar” dedi.

‘ARKADAŞLARIMIN SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATTILAR'

Testi pozitif çıkan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Şilan Delipalta ise normalde 6 saatte çıkan PCR testine bakmayan polisin, test sonucu çıktıktan sonra da arkadaşlarını kendisiyle aynı araçta tutarak sağlıklarını tehlikeye attığını vurguladı. Boğaziçi protestolarında gözaltına alınıp tutuklanan Delipalta, bilinçli bir şekilde diğer arkadaşlarından ayrılıp gözaltında tutulduklarına işaret etti. Tutuklandığı Boğaziçi eyleminde de benzer bir yöntem uygulandığına dikkat çeken Delipalta, “1 Mayıs’ta da alınan 21 kişiden 8 üniversite öğrencisini ayırdılar ve özel muamele yaptılar. Hastaneden ilk sağlık kontrolündeki darp raporlarımız alınmışken, PCR testi sonrası Emniyet’in otoparkında, kamera olmayan bir alanda, iki kadın çevik kuvvet polisi tarafından darp edildik. Bir polis beni tutarken, diğeri karın boşluğuma tekme attı” diye konuştu.

 ‘BELLİ Kİ BOĞAZİÇİ DİRENİŞİ ONLARA DERT OLMUŞ’

Sol işaret parmağının şiştiğini anlatan Delipalta, ancak gözaltı çıkışında tekrar götürüldükleri Bayrampaşa Devlet Hastanesi’nde bir röntgen dahi çekilmediğini; doktorun savcı izni olmadan ortopediye sevk edemeyeceğini söylediğini belirtti. Hangi gerekçeyle gözaltında tutulduklarını dahi öğrenemediklerine dikkat çeken Delipalta, “Belli ki Boğaziçi direnişi onlara dert olmuş, o yüzden özellikle Boğaziçi direnişine katılan öğrencileri ayırıp böyle bir muamele yaptılar” dedi.