'En doğru zamanda doğru yerdeydik, Suruç'taydık'
Suruç katliamından sağ olarak kurtulan Yüzgeç ve Ok, “Biz devrimin çağrısını duyduk yola çıktı. En doğru zamanda doğru yerdeydik” dedi.
Suruç katliamından sağ olarak kurtulan Yüzgeç ve Ok, “Biz devrimin çağrısını duyduk yola çıktı. En doğru zamanda doğru yerdeydik” dedi.
33 devrimcinin öldürüldüğü Suruç katliamının üzerinden bir yıl geçmek üzere. Katliamın failleri hakkında hala dava açılmazken, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Suruç Aileleri İnisiyatifi ve Suruç İçin Adalet Platformu, adalet talebinin karşılanması için çalışmalarını yoğunlaştırdı.
“Suruç için adalet, herkes için adalet” sloganıyla İstanbul'dan Diyarbakır'a çok sayıda kentte eylem ve etkinlikler düzenleyen sosyalist gençler, 16 Temmuz'da da İstanbul'da “Hiçbir düş yarım kalmayacak” sloganıyla büyük bir adalet buluşması düzenleyecek.
Katliamın yıl dönümüne sayılı günler kalan SGDF Eşbaşkanı Oğuz Yüzgeç ve yöneticilerden Uğur Ok, 20 Temmuz günü neden yola çıktıkları ve neden hedef seçildiklerini anlattı.
20 Temmuz günü Suruç'ta yoldaşlarını, dostlarını kaybeden iki genç, vahşetten de yaralı olarak kurtuldu. Yüzgeç ve Ok uzun süre hastanede tedavi gördü.
ROJAVA'YI KENDİ DEVRİMİMİZ OLARAK GÖRMÜŞTÜK
Yüzgeç, SGDF'nin Rojava devrimini ilk başından itibaren kendi devrimi olarak gördüğünü anlattı. Aynı düşünceyle Rojava'ya savaşmaya giden ve şehit düşen Sinan Sağır ile Emre Aslan'ın daha öncesinde SGDF üyesi olduklarını hatırlatan Yüzgeç, “Biz de aslında Rojava devrimini kendi devrimimiz bilerek, devrimle ilişki kurmaya çalıştık" dedi.
MLKP savaşçısı Emre Arslan (Alişer Dersim), Kobanê savunması sırasında 24 Şubat 2015, Sinan Sağır (Suphi Garzan) Serêkaniyê'nin Alya cephesinde 16 Mart 2015 tarihinde şehit düşmüştü.
Yüzgeç, SGDF olarak Gezi direnişinde de aktif olarak yer aldıklarını hatırlattı, “Bizler direnmeyi, dayanışmayı, mücadeleyi en çok Gezi'de gördük. Gezi'nin çocukları olarak Kobanê'ye gitme kararı aldık” diye konuştu.
KAMPANYANIN SLOGANI SURUÇ'TA BELİRLENDİ
Kobanê'nin inşası için bir kampanya örgütleme fikri aslında 2015 yılının Şubat ayında Suruç'ta şekillenmiş. Uğur Ok, Kobanê'nin çevresini DAİŞ çetelerinden temizleme operasyonunun sürdüğü Şubat ayında bir hafta boyunca hem yardım depolarında çalıştıklarını hem de sınır köyünde nöbet tuttuklarını hatırlattı. Suruçlu bir ailenin evine konuk oldukları sırada kampanyanın “Beraber savunduk, beraber inşa ediyoruz” sloganının şekillendiğini anlatan Ok, “Şubat ayında Suruç'ta kaldığımız bir hafta boyunca, Kobanê'nin inşasına gençliğin katılımını sağlamak fikri bizde olgunlaştı” dedi.
DEVRİME DOKUNMA DUYGUSU ÇOK GÜÇLÜYDÜ
Suruç'a giden tüm gençlerde olduğu gibi Yüzgeç ve Ok'ta da devrime dokunma, ona kısa süre de olsa tanıklık etme ve katılma duygusu çok güçlü. Sosyalist gençler bakımından yolculuğun bir başka anlamı ise, iki ay boyunca çok yoğun bir biçimde yürüttükleri kampanya, yardımların Kobanê'ye geçmesi ve pratik olarak inşaya katılmaları ile amacına ulaşmış olacaktı.
Sosyalist Gençler, Kobanê'ye ulaşmalarının engellenebileceğini düşündü. Onlara göre en çok sınırda bir asker ya polis müdahalesi ile karşılaşabilirlerdi, gözaltına alınabilirlerdi. Ancak, Uğur Ok'un da dediği gibi, böylesine bir canlı bomba saldırısı beklemiyorlardı.
DAİŞ'in Suruç'taki canlı bomba saldırısı, Türkiye'deki halkların yaşadığı ilk canlı bomba saldırısı oldu. Öncesinde HDP'nin Diyarbakır'da yaptığı mitingin alanına bomba bırakılmıştı. Suruç'tan sonra da canlı bomba saldırıları, Ankara'da 10 Ekim barış mitingi, Sultanahmet, Taksim ve Atatürk Hava Limanı saldırıları ile devam etti.
Türkiye'de yeni bir savaş dönemini başlatan bu saldırıda SGDF neden hedef seçildi?
Bu soruya yanıt veren Uğur Ok, AKP/Saray rejiminin, 2015 yılının Ekim ayındaki MGK'da aldığı savaş kararını Suruç katliamı ile hayata geçirmeye başladığını belirtti. Suruç'ta SGDF'nin özellikle hedef seçildiğinin altını çizen Ok, “Kampanyamız '68 gençlik hareketinin yaptığı gibi cüretkar ve çılgıncaydı. Bize 'Neyinize güvenerek Kobanê'ye gidiyorsunuz' demek istediler. Devlet, bize gücünü göstermek, bizi hizaya getirmeye çalıştı.”
SGDF'li gençlerin Rojava devrimi ile bugüne kadar çok aktif ve canlı bir ilişki kurduğunu anlatan Ok, şunları söyledi: “SGDF'nin hedef haline gelmesinde bu ilişkinin de büyük payı vardı. Sonuçta biz oraya gitseydik, Kobanê'ye geçseydik, devrimle buluşsaydık bunun Batı'da başka bir yankısı olacağını da düşündüler. Gidenler olarak daha başka bir ruh hali ile dönecektik ve buradaki mücadeleyi o ruh hali ile yürütecektik.”
ASLINDA EN DOĞRU ZAMANDI
Yüzgeç, tam doğru zamanda Kobanê'nin çağrısına yanıt verdikleri görüşünde. “Aslında en doğru zamandı” diyen SGDF Eşbaşkanı Yüzgeç, şunları söyledi: “Biz, bir devrimin inşa edilmesi gereken doğru yerde ve doğru zamanda olmayı başardık. SGDF'nin en büyük başarısı buydu. Doğru yerde doğru zamandaydı. Herkes Kobanê'yi inşa etmek istiyordu ama çok tereddütlüydü. Kaygılar çok güçlüydü. Biz o kaygı bulutunun arasından çok güçlü çıktık ve adımı attık. Bu yüzden de bu kampanya yüzlerce genç tarafından sahiplenildi. Çünkü bir ihtiyaç vardı ve biz bu ihtiyaca yanıt olmak istiyorduk. O yüzden çok doğru bir zamandı. Yaşanan katliamdan sonra da 'Hiç keşke gitmeseydik' demedik. Biz devrimci bir karar aldık ve uyguladık.”
TÜRK, KÜRT, ARAP, ÇERKES, LAZ
İstanbul'un yanı sıra Ankara, İzmir, Eskişehir, Samsun, Adana, Mersin, Antakya, Van, Hakkari/Yüksekova, Diyarbakır, Muş, Mardin/Kızıltepe, Bursa'dan yola çıkan 300'ü aşkın devrimci içinde Türk ve Kürt gençlerin yanı sıra Arap, Çerkes ve Laz gençler de vardı. Nartan Kılıç ve annesi Ferdane Kılıç, Çerkes halkının dayanışmasını göstermek üzere Bursa'dan yola çıkmıştı. Arap Alevi Okan Pirinç, “Arap halkı da inşaya katılmalı” diyerek Antakya'dan gidenlerdi. Samsun'un Bafra ilçesinden yola çıkan Mert Cömert, Kardeniz'deki şovenist havaya karşı bir tutum almak için yüzünü Kobanê'ye çevirmişti.
Suruç'ta katledilenlerin isimleri ve yola çıktıkları kentler şöyle: Alican Vural (Samsun), Alper Sapan (Eskişehir), Aydan Ezgi Şalcı (Samsun), Büşra Mete (İstanbul), Cebrail Günebakan (Adana), Cemil Yıldız (İstanbul) , Çağdaş Aydın (İstanbul), Duygu Tuna (İstanbul), Ece Dinç (İstanbul), Emrullah Akhamur (Mardin/Kızıltepe), Erdal Bozkurt (İzmit/Darıca), Evrim Deniz Erol (Muş), Ferdane Kılıç (Bursa), Hatice Ezgi Sadet (İstanbul), İsmet Şeker (İstanbul), Kasım Deprem (Urfa/Akçakale), Koray Çapoğlu (İstanbul), Medali Barutçu (Muş), Mert Cömert (Samsun/Bafra), Murat Yurtgül (Mardin/Kızıltepe), Nartan Kılıç (Bursa), Nazegül (Bahar) Boyraz (İstanbul), Nazlı Akyürek (İzmit), Nuray Koçak (İzmit), Okan Pirinç (Antakya), Osman Çiçek (Urfa/Akçakale), Polen Ünlü (İstanbul), Serhat Devrim (Muş), Süleyman Aksu (Hakkari/Yüksekova), Uğur Özkan (İstanbul), Vatan Budak (İstanbul), Veysel Özdemir (Diyarbakır), Yunus Emre Şen (Adana).