Endişeler had safhada; tecride son verilmeli

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit koşullarının gittikçe arttırılmasına tepki gösteren Amed STK temsilcileri tecridin kaldırılması için uluslararası kurum ve kuruluşları göreve çağırdı.

Öcalan üzerinde uygulanan tecrit nedeni ile sağlık ve yaşam koşulları hakkında bilgi alınamaması demokrat kesimlerde tedirginliğe neden olurken, avukatların görüşmek amacı ile yaptığı başvuruların yetkili ağızlar tarafından çeşitli bahanelerle reddedilmesine bir tepki de Amed sivil toplum kuruluşlarından geldi.

İktidar savaşı sonucu ilan edilen OHAL’in bahane edilerek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin ağırlaştırılmasının kabul edilemez olduğunu belirten Amed MEYADER Eş başkanı Ayşe Dicle, “Evet her ne kadar AKP iktidarı tarafından kabul edilmese de Türkiye şu an tarihindeki en zorlu ve karmaşık süreçlerinden birinden geçiyor. Biz bu çatışma ve kaosun Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecritten bağımsız geliştiğine inanmıyoruz. Hatırlarsanız Sayın Öcalan devam eden müzakere sürecinde defalarca kez görüşmelerin sona ermesi durumunda darbe mekanizmasının devreye gireceğine dair uyarılarda bulunmasına rağmen AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı çözüm sürecini ‘buzdolabına’ kaldırmakta sakınca görmedi ve çözüm süreci sona erdirilip tecrit süreci tekrar başlatılarak halkların barış istemi yok sayıldı. Gelinen aşamada iktidar savaşının sonucu olan darbe girişimi ve hemen ardından ilan edilen OHAL ile de Sayın Öcalan üzerindeki tecrit daha da ağırlaştırıldı. Öyle ki Kürt Halkı Önderliğinin yaşamı ve sağlık durumundan endişe eder duruma geldi.  Yaklaşık 16 aydır Sayın Öcalan’dan herhangi bir haber alınamıyor. Hukuka aykırı bu durum asla ve asla kabul edilemez. Türkiye’deki bu kaosun sona ermesini sağlayacak tek adres İmralı’dır. İşte bu nedenle Türkiye’deki tüm kesimlerin refah ve huzuru için Kürt Halk Önderi üzerindeki tecrit bir an önce kaldırılmalı ve tekrar müzakere kanalları açılmalı” dedi.  

GİTTİKÇE AĞIRLAŞTIRILAN BİR TECRİT SÖZ KONUSU

“15 Temmuz darbe girişiminin ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük saldırı planlarının basında yer almasına ve hükümet içerisindeki yetkili bazı ağızların da durumu kabul etmesine rağmen o günden bugüne Sayın Öcalan’ın sağlık durumuna ilişkin Kürt halkını tatmin eden herhangi bir gelişme veya açıklama söz konusu olmadı” diyen TUHADFED Eş başkanı Bahar Oktay, şöyle devam etti; “sayın Öcalan’ın hayatına ve sağlık durumuna ilişkin herhangi bir gelişmenin söz konusu olamaması kaygımızın şiddetlenerek arttırmasına neden oluyor. Şu an OHAL kararları gerekçe gösterilerek görüşmelerin söz konusu olamayacağı söylense de bizler durumun bundan ibaret olmadığını biliyoruz çünkü Sayın Öcalan İmralı’ya getirildiği ilk günden bu yana infaz kanundan doğan haklarından dahi yararlanamıyordu. Düşünün görüşmeler için koşulların en iyi olduğu dönemde bile avukatları ile görüştürülmüyordu. O zaman da mı OHAL vardı?”

CPT, İMRALI’YA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ZİYARETE İLİŞKİN KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMELİ

Abdullah Öcalan’ın sadece Kürt halkı için değil Ortadoğu ve Dünya halkları için demokratik bir yaşam örme mücadelesi yürüttüğüne dikkat çeken Oktay, “Abdullah Öcalan’ın yaşamından endişe eden ciddi bir kitle var. Söz konusu durumu göz önüne aldığımızda uluslararası kurumların bir karar mekanizması oluşturmaları gerekirdi. Tamam belki CPT bazı girişimlerde bulundu ancak pratiği ortada; İmralı’ya gidip incelemeler yaptılar ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen herhangi bir açıklamada bulunmadılar. Haliyle bu durum insanlarda ciddi endişe ve çelişkilere neden oldu çünkü CPT varoluş amacına aykırı bir tutum sergiliyor. Tuttuğu raporları kamuoyu ile paylaşmak bir yana olumlu ya da olumsuz herhangi bir açıklama yapma gereği dahi duymuyor” ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI KURUMLAR GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMELİ

Kürt Halk Önderi üzerindeki tecridin sonlandırılması için uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunan Oktay, “Görüşmelerin önü bir an önce açılarak halkın endişeleri giderilmeli bu anlamda uluslararası kurumlar ve tüm demokratik kesimlere düşen görev Türk devletini zorlayacak bir pratik sergilemektir” dedi.  

...