Erdoğan’ın derdi sadece ateşkes mi? –Cahit Mervan
Erdoğan’ın derdi sadece ateşkes mi? –Cahit Mervan
Erdoğan’ın derdi sadece ateşkes mi? –Cahit Mervan
Artık herkeste biliyor. PKK lideri Abdullah Öcalan, Türk başbakanı Tayyip Erdoğan adına kendisiyle görüşen heyetle yaptığı müzakere sonucu üç aşamalı bir yol haritasını Kandil, BDP ve Avrupa’ya yazdığı mektuplarda dile getirdi. Öcalan yazdığı mektuplarda bunu aynı zamanda üzerinde hem fikir olunan bir ‘mutabakat metni’ olarak nitelediği de biliniyor.
PKK lideri Öcalan üzerinde anlaşılan ‘mutabakat metninin’ gereği olarak Newroz’da tarihi açıklamasını yaptı. Süreci resmen başlatmış oldu. Açıkçası Öcalan çözüm ve barış adına eşi-benzeri ve tarihte yazılmamış bir risk aldı. Görüşlerini, yapılması gerekeni ve yeni paradigmayı milyonların huzurunda açıkladı. Hem lideri olduğu hareketin, hem kitlelerin, hem de bu eksen dışında duran diğer Kürt oluşumlarının desteğini arkasına aldı. Öyle ki ilk kez Federal Kürdistan yönetimi resmi açıklama yaparak Öcalan’ın çözüm için yeni çıkışına tam destek verdi.
Ancak barış sürecinin zor ve karmaşık bir süreç olduğunu herkes biliyor. Her an bir ‘yol kazası’nın olabileceğini herkes hesaplıyor. Bu durumu en iyi de her halde birçok kez aldatma, hile ve tuzaklarla karşı karşıya kalan Kürdistan Özgürlük Hareketi biliyor.
Bu açıdan daha sürecin başından beklenmedik bir şekilde üç kadın devrimcinin Paris’in göbeğinde, hem de Kürdistan enformasyon bürosunda hunharca katledilmesi yeterince öğreticidir. Alçakça gerçekleştirilen bu katliamın taşıdığı mesajı Kürt tarafı doğru okumuştur.
Bu nedenle PKK ısrarla sürecin başında gerekli uyarıları yaptı. KCK yetkilileri her açıklamada hem savaşa ve eğer karşı taraf tutarlı ve samimi olursa hem de barışa hazır olduklarını açıkladılar. Bunun için tarihi risk alarak, barış sürecini başlatan Öcalan’ın arkasında durdular. Onun açıkladığı üç aşamalı çözüm planına bağlı kalacaklarını açıkladılar. Ve gerekli adımları attılar.
İlk önce 23 Mart’ta KCK ateşkes ilan etti. Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan Almanya’nın Bonn kentinde Newroz alanına toplanan on binlerce insana ve ekran başındaki milyonlara hitap ettiği konuşmasında özellikle bu ateşkesin başlatılan sürecin devamı olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
‘Türkiye sınırlarında olan askeri faaliyetleri, ateşkes çerçevesinde planlanacaktır. Ama eğer güçlerimize saldırı olursa, elbette güçlerimiz bu saldırılar karşısında kendilerini koruyacaklardır. Bir kere daha saldırılara karşı misilleme hakkımız olacaktır. Ama eğer, güçlerimize karşı saldırılar olursa, o zaman gerilla güçlerimiz kendilerini koruyacaklardır. Bu dünyevi bir haktır, meşru bir haktır.’
Karayılan’ın açıklamasında anlaşılmayacak bir yan yok. Kelimeler, cümleler ve mesajın içinde ki vurgular son derece açık ve nettir. Ayrıca hem Karayılan 23 Mart’taki konuşmasında, hem de en son NUÇE TV’de Erdal Er’in sorularını yanıtlayan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık gerilla güçlerinin ‘Türkiye sınırları dışına’ çekilmesine ilişkin net konuştular. Tek söyledikleri şey şudur:
“Gerilla yasal güvenceyi görmeden tek bir adım geri atamaz. Meclis’in karar alması, çağrıda bulunması gerekiyor.”
KCK yönetimi bu geri çekilme meselesi gündeme geldiğinden beri söylediklerinde ciddi bir tutarlık gösteriyor. Yani işin başında veya ortasında Türk tarafı gibi yeniden kuralları değiştirmiyor. İmralı’da üzerinde anlaşma sağlanan genel prensipler ve mutabakat metnine bağlı kalarak konuşuyor, açıklama yapıyor ve daha da önemlisi gerektiğinde adım atıyor.
Peki ya Türk hükümeti?
Maalesef aynı tutarlılık ve samimiyetten uzaklar. Kürt ve Kürdistan sorunu gibi sadece Türkiye’yi değil, bütün bir bölgeyi etkileyecek büyük bir sorunu bir ‘halkla ilişkiler çalışmasına’ indirgemeye, orada boğmaya çalışıyorlar.
Açık söylemekte yarar var. Türk hükümeti ve başta da Tayyip Erdoğan daha işin başında iken oyunun tespit edilmiş kural ve yöntemlerini kendisince değiştirmeye kalkarsa bu iş yürümez. Örneğin Erdoğan’ın daha önceki beyanlarının aksine Kürt gerilla güçlerinin geri çekilme meselesinde “Silahı bırakıp öyle gitsinler” demesi- eğer büyük aymazlık ve cehalet değilse-süreci kesintiye uğratır. Aslında Erdoğan bu sözleriyle güvenilir bir partner olmadığını gösteriyor. Her an masayı devirecek sarhoş imaji çiziyor.
Çünkü Erdoğan’ın “Silahı bırakıp öyle gitsinler” sözleri olmayacak duaya Amin demektir. Ne PKK, ne de bir başkası bu duaya Amin demez. Bunu Erdoğan’da ve onun danışman grubu da çok iyi biliyor. Çünkü ortada yenilen, bileği bükülen bir Kürt hareketi yok. Teslim alınacak bir gerilla gücü de yok. Aksi bir durum söz konusu. Kör olmayan özgürlük hareketinin gücünü görmek için Kürdistan’a bakar ve görür.
O zaman neden durup dururken Erdoğan süreci kilitleyen bir söylemle çıktı? Aslında Yeni Özgür Politika gazetesinde Adil Bayram ‘AKP ipe un seriyor‘ başlıklı yazısında tam da buna dikkat çekiyor. Bayram yazısında Erdoğan’ın ağız değiştirmesinin şifrelerini çözerek, şunları yazıyor:
‘’Bütün bunlardan şu sonuç çıkıyor: Aslında AKP’nin ve hükümetin ateşkes ötesinde bir arayışı ve planı yok. Başbakan’ın deyimiyle ipe un sererek “Geri çekilme” aşamasının önünü kapatmaya çalışıyor. Çünkü geri çekilme gündemleşirse, o zaman bunun bir karşılığı olur. Bu durumda demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünü anayasal ve yasal düzeyde ele almak gerekir.’’
Newroz’dan ve özelliklede KCK’nin ateşkes ilanından sonra Erdoğan ve ekibinin hızla dil değiştirmesi, bu hükümetin gizli ve pragmatik ajandasının olduğunu gösteriyor. Yani Erdoğan son çıkışıyla aslında Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümünü engelliyor. Türk başbakanı hem gerillanın sınır dışına çekilmesinin önüne bir şekilde geçerek sorunu sürünceme de bırakmaya çalışıyor. Hem de ‘ben yaptım, ama Kürt tarafı gerekeni yapmıyor’ diyerek içte ve dışta oluşan çözüm için desteği Kürdistan Özgürlük hareketine karşı yeni bir kara propaganda ve kuşatma hareketine dönüştürmeye çalışıyor. En azında şuan görünen bu.
Öte yandan açıkça şu sorunun cevaba verilmedikçe sürecin kilitlenmesi ve krizin derinleşmesi kaçınılmaz olacaktır:
Neden Türk başbakanı Erdoğan “Silahı bırakıp öyle gitsinler” türünden teslimiyetten başka bir şey ifade etmeyen bir dayatmada bulunuyor? Neden olmayacak duaya Amin çekiyor?
Acaba tüm dert, süper seçim yılını atlatmak için bir ateşkes sağlamak olmasın mı? Olabilir. O zaman Erdoğan ve onun akıl hocalarına yapacağımız öneri KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık’ın son açıklamalarını bir kez daha okumaları olacak.