Ergenekon davasında Hasan Ocak ve Görümlü kayıplarını görmediler
Ergenekon davasında Hasan Ocak ve Görümlü kayıplarını görmediler
Ergenekon davasında Hasan Ocak ve Görümlü kayıplarını görmediler
Hasan Ocak'ın işkenceyle öldürülüp kaybedilmek istenmesi ve Görümlü taburunda 6 köylünün işkenceyle öldürülüp kaybedilmeleri, Ergenekon davasında görülmek istenmeyen insanlığa karşı işlenmiş suçlardan ikisi.
Geçtiğimiz Pazartesi günü sona eren Ergenekon davasında ailelerin, avukatların başvurularına rağmen gündeme bile alınmayan olaylardan biri Hasan Ocak'ın öldürülmesi ve Görümlü taburunda 6 köylünün öldürülmesi olayı.
Hasan Ocak'ın öldürülmesi ve Gazi katliamına ilişkin itiraflar iddianamede yer aldı. Ancak bununla ilgili bir yargılama yapılmadı. Görümlü Taburu'nda 1993 yılında 6 köylünün kaybedildiği dönemde taburda görevli olan Zekeriya Öztürk, Ergenekon davasının sanıklarındandı. Avukatların başvurularına rağmen bu konu da gündeme gelmedi.
OCAK AİLESİ 4 KEZ BAŞVURUDA BULUNDU
Ergenekon soruşturması başladığında müdahillik başvurusunda bulunanlardan biri de, gözaltında işkenceyle öldürülen Hasan Ocak'ın ailesi oldu. Ocak ailesi, davaya müdahil olmak için tam 4 kez dilekçe verdi. Her seferinde başvuru kabul edilmedi. Son gelen yanıt ise, davanın kapsamını özetler nitelikteydi: "İddianamede Hasan Ocak ve Gazi katliamı ile ilgili bu tür iddialar varsa da, mahkememiz bu tür bir yargılama yapmamaktadır."
Ailenin, iddianamede adı geçen Osman Gürbüz, Osman Yıldırım gibi isimler için yaptığı başvurular da takipsizlikle sonuçlandı. Oysa, Türkiye, AİHM'de Hasan Ocak davasında "etkili soruşturma yapmadığı için" mahkum olmuştu.
Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüseyin Ocak, Ergenekon davası için "Devletin kendini aklama davasıydı" dedi. İddianamede yer alan katliam ve faili meçhullerin bile sanıklara sorulmadığının altını çizen Ocak, kardeşinin öldürülmesi ve Gazi katliamıyla ilgili olarak iddianamede yer alan iddiaların araştırılması için soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin de dikkate alınmadığını hatırlattı.
Diğer faili meçhul cinayetler ve katliamlar için de aynı yaklaşımın söz konusu olduğunu söyleyen Hüseyin Ocak, şöyle konuştu:
"Bu hükümet çok büyük yalanlarla, her şeyle yüzleşiyormuş gibi yapıyor. Ancak geçmişin üstünü örtmeye çalışıyor. Ergenekon davasında da bunu gördük. Geçmişle yüzleşiyormuş, katliamcıları yargılıyormuş, 12 Eylülcülerle hesaplaşıyormuş, gibi yaptı ama her seferinde kendi iktidarını pekiştirdi. Bu iddianamede de dağ fare doğurdu. Bu davanın sanıkları, insanlığa karşı suç işledi ama hiçbiri bu suçlardan mahkum olmadı.
İsmi geçenlerin, yüzyıllara varan hapis cezaları almaları, bizim için çok önemli değil. Onlar, katliamları, faili meçhul cinayetleri, infazları bir devlet politikası olarak uyguladılar. Dönemin Cumhurbaşkanı, 'Devlet gerekirse rutin dışına çıkabilir' dedi. Cinayet işleyebileceğini söyledi. O cinayetler, MGK'da alınan kararlar doğrultusunda alındı. Bizim için önemli olan, geçmişin tüm sorumlularının hesap vermesi, o hukukun ortadan kaldırılması. Adalet duygumuz ancak bu şekilde tatmin olur."
GÖRÜMLÜ KAYIPLARI UNUTULDU
Emekli asker Mehmet Zekeriya Öztürk'e, Görümlü Tabur Komutanı'yken 6 köylünün öldürülmesi olayı da yargılama boyunca gündeme getirilmedi. 1993'te taburda görevli er, 6 köylünün önce ayaklarına kurşun sıkıldığını, ardından ayaklarından bağlanıp yerde bir saat süründürüldüklerini ve cesetlerinin tabura gömüldüğünü anlattı.
Görümlü kayıplarının ailelerinin avukatı Tahir Elçi, Ergenekon olarak tanımlanan yapının siyasi iktidara yönelik faaliyetlerinin soruşturma kapsamına alındığına dikkat çekti, "Biz çok iyi biliyoruz ki, bu yapının üyelerinin çok önemli bir kısmı aynı zamanda derin devlet olarak tabir edilen yapının kadroları. 1980'lerden beri Türkiye'nin Güneydoğusunda sivil halka karşı işledikleri ağır suçlar biliniyor. Ne yazık ki bu suçlar bugüne kadar kovuşturulmadı, soruşturulmadı. Kürt yurttaşlara karşı işlenen bu ağır suçların failleri cezadan muaf kaldı. Bu açıdan adaletsizliktir" dedi.
Askeri darbeye teşebbüs etmenin de ağır bir suç olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini söyleyen Avukat Elçi, "Ama, aynı kadroların, bütün suçlarının soruşturma konusu yapılması gerekiyordu" dedi.
Avukat Elçi, Ergenekon soruşturması başladıktan sonra bölge baroları olarak sürekli Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılığa başvuruda bulunduklarını, Levent Ersöz, Arif Doğan, Veli Küçük, Zekeriye Öztürk gibi isimlerin faili meçhullerden ve katliamlardan yargılanmalarını istediklerini söyledi, "Ancak hepsi sonuçsuz kaldı" diye konuştu.
Elçi, "Genel olarak darbeyi soruşturmak doğru bir fikirdir ama eksiktir. Bu nedenle adil değildir. Çünkü Türkiye toplumunun çok önemli bir kesimi olan Kürt toplumu, 'Bu yapı, yapının üyeleri bana karşı da suç işlediler ama cezasız kaldı, adalet bu anlamda tecelli etmedi' diye düşünecekler. Bu açıdan karar adil değildir" diye konuştu.