Eylül destanının ilk sayfası: Serzorî Direnişi
Direnişin ilk büyük kahramanlık öyküsü, Serzorî Köyü'nde yaşandı. 13 YPG/YPJ savaşçısı, son kurşunlarına kadar direnerek Kobanê'ye direniş ruhunu verdi.
Direnişin ilk büyük kahramanlık öyküsü, Serzorî Köyü'nde yaşandı. 13 YPG/YPJ savaşçısı, son kurşunlarına kadar direnerek Kobanê'ye direniş ruhunu verdi.
Kobanê'de Eylül direniş destanının ilk sayfası, Serzorî Köyü'nde yazıldı. DAİŞ çetelerinin "Teslim olun" çağrılarına "Bijî Serok Apo", "Bijî Berxwedana Kobanê" sloganları ile cevap veren 13 YPG/YPJ savaşçısı, çetelerin bulundukları okul binasını ateşe vermesi ile kahramanlık destanının ilk şehitleri oluyordu.
Kobanê Direnişi, canlarını hiç düşünmeden feda eden yüzlerce kadın, erkek, genç ve yaşlı savaşçının kahramanlığında hayat buldu. Bu irade savaşının, bu büyük direnişin ruhunu anlamak isteyenlerin bakması gereken yer ise Serzorî'dir. Serzorî Direnişi, daha ilk anda DAİŞ çetelerine Kobanê'de kimin kazanacağını, ölümü sloganlarla, tilili çekerek, ağız dolusu kahkaha atarak karşılayan 13 genç savaşçı ile gösteriyordu. Rodî ve Peyman komutasındaki YPG/YPJ savaşçıları, Bawer Efrîn, Berçem Cudî, Berfîn Çiya, Berxwedan Batman, Bira Perwer, Ciwan Heval, Gülistan Qendîl, Hebun Kobanê, Mizgîn Cudî, Rüstem Cudî ve Serxwebun Xerib, bu andan itibaren artık bir çatışmanın, herhangi bir direnişin değil, bir 21. yüzyıl destanınının kahramanları olacaktır.
Kobanê Direnişi'nin komutanlarından Meryem Kobanê, savaşın son günlerinde Serzorî Direnişi'nin Kobanê ve Kürt halkının tarihinde belirleyici bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Kobanê'de direniş çizgisi, Serzorî Direnişi'dir. Bu direniş, bize DAİŞ'in ancak fedaice savaşla durdurulacağını gösterdi ve sonrasında tüm savaşçı yapımız bu mesajı fedaice direnerek hayata geçirdi" diyecekti.
İLK HEDEF SERZORÎ OLDU
DAİŞ çetelerinin doğu cephesinde başlattığı saldırının ilk hedefi, Kobanê'nin 35 kilometre doğusunda Girê Spî ile sınır sayılacak noktada bulunan Serzorî Köyü oldu. Köy alınırsa YPG/YPJ'nin doğu cephesi hatları arasında bağlantı koparılacak ve DAİŞ daha ilk anda bu cephede belirleyici bir üstünlük sağlayacaktı.
Serzorî stratejikti ve eğer düşerse hemen üzerindeki tepe de çetelerin eline geçecekti. Serzorî'nin düşmesi halinde o sırada henüz köylerden tahliye edilemeyen binlerce sivilin DAİŞ tarafından katledilmesi gündeme gelecekti.
Bunun bilincinde olan savaşçılar, ne olursa olsun mevzilerini bırakmayacaklarını ve halkı koruyacaklarını belirtti. DAİŞ çetesi, Serzorî'yi düşürdükten sonra YPG/YPJ'nin hatlarında yaşanacak kopukluktan faydalanarak köylerde sivil katliamları yaparak hızla Kobanê'ye ilerlemek ve daha baştan direniş iradesini kırmayı amaçlıyordu.
DAİŞ çetesi, kalabalık bir birlikle ve üç tank eşliğinde, yoğun ağır silah gücü ile Serzorî'ye saldırıyı, gece yarısı 3:00 sıralarında başlattı. Bu sırada köyde henüz yedi YPG/YPJ savaşçısı var. Savaşçılar, tek bir adım geri atmadan mevzilerinde direnmeye başladı. YPG/YPJ savaşçılarında yalnızca kleşleri ve ağır silah olarak bir adet Biksi bulunuyordu.
Direniş saatlerce devam etti; ancak savaşçıların cephanesi azalıyordu. Bunun üzerine üç savaşçı, arkadaşlarına cephane götürdü ve onlar da mevzilerde yerlerini aldı. İlerleyen saatlerde iki savaşçı daha tüm şartları zorlayarak, şehit düşme pahasına köye ulaştı ve Serzorî destanının kahramanları arasında yerlerini aldı.
Serzorî'de yedi savaşçı ile başlayan direniş destanı, artık beşi kadın sekizi erkek 13 savaşçı ile devam ediyordu.
Bu sırada YPG/YPJ komutanları, köyü karşıdan gören bir noktaya kadar gelerek, buradan çemberi yarmak ve 13 fedai direnişçiyi köyden çıkarmak için çabalıyordu.
‘DESTEK GÖNDERMEYİN ARKADAŞLAR ŞEHİR DÜŞER’
Öncelikli konu, bir an önce takviye göndermek ve çemberi bu şekilde dağıtmaktı. Serzorî'ye iki koldan iki YPG/YPJ grubu yönlendirildi; ancak DAİŞ, tüm olası geçiş yollarını kapatmış, adeta Serzorî'yle tüm bağlantı hatlarını kesmişti. YPG/YPJ savaşçıları, tüm çabalarına rağmen köye ulaşamadı. Bu sırada telsizden Serzorî Direnişi komutanı Rodî'nin sesi yükseldi. Komutanlarına, "Heval hiçbir arkadaşı bize destek için göndermeyin. Daha fazla kayba gerek yok. Etrafımız çevrili durumda zaten. Şehit düşerler yoksa. Hangi arkadaş buraya gelmeye çalışırsa kesin pusuya düşer ve şehit olur. Kesinlikle buraya gelmelerine izin vermeyin!"
Serzorî Direnişi, saatler geçtikçe destana dönüşüyor ve üç tank, yüzlerce çete mensubu ve ağır silahlarla köye giren DAİŞ'i çıldırtıyordu. Savaşçılar artık ağır silah ve tank ateşinin yoğunlaşması üzerine köyde bulunan iki katlı okul binasına çekildi ve burada tümden kuşatmaya alındı.
Okulun ikinci katına çıkan savaşçılar, DAİŞ çetesinin okula girme girişimlerini her seferinde boşa çıkardı ve okula giren çete mensuplarını imha etti. Bu sırada savaşçılar, köyün dışında bulunan Komutan Meryem Kobanê ile telsizden bağlantı kurdu.
Savaşçılar, durumlarını komutanları ile paylaşıyordu. Özellikle arkadaşlarının durumlarını anlattılar.
Telsiz üzerinden Komutan Meryem, Serzorî'deki savaşçılarla tek tek konuştu. Dilgeş, Bahoz, Cudî ve diğerleri... Konuşmalar son ana kadar devam etti.
BİRÇOK SAVAŞÇI GÖNÜLLÜ OLDU
Bir süre sonra başka alanlardaki savaşçılar dinleyip moralleri etkilenmesin diye Serzorî'deki savaşçılarla konuşmalar ana kanaldan çıkarılarak 5. kanaldan yapılmaya başlandı. Bu kanal, Serzorî'deki savaşçılarla iletişime ayrılmıştı. Başka alanlardaki savaşçıların Serzorî'deki savaşçılarla konuşmaları dinlemesi istenmiyor. Çünkü yanlışlıkla bu kanala geçen diğer tüm gruplardaki savaşçılar, Serzorî Direnişi'ni duyunca gidip destek sağlamak için kendilerini öneriyor, izin istiyor. "Serzorî'ye gideceğiz, arkadaşlara yardım etmemiz gerekir" diyorlar. Farklı alanlardaki savaşçılar, Serzorî'ye gitmeye çalışıp kendi mevzilerini boşaltmasın, kendi mevzilerinde çatışmayı sürdürebilsinler diye telsiz kanalı değiştirildi.
Bütün savaşçılar, "Biz gidebiliriz, düşmanın arasından sızabiliriz" diye anons yaparak, yardıma gitmek istiyordu ama zaten destek amaçlı iki farklı kol gönderilmiş, ilk grup deneyip başaramayınca ikinci kol başka bir yönden sızmaya çalışmıştı. Bu grup da DAİŞ'in yoğun ateşi altında kalmış ve fazla ilerleyememişti.
Bir başka grup daha hazırlandı ve Serzorî savaşçılarına destek için talimat verildi. Bunu fark eden Serzorî direnişçileri, cihazdan yine itiraz ederek, "Buraya yardım göndermeye çalışarak arkadaşları tehlikeye atmayın. Eğer başarabilirsek biz kendimiz çıkacağız. Bunun için uğraşacağız. Ola ki biz çare bulamazsak yine de diğer grupları bize destek için Serzorî'ye yönlendirip tehlikeye sokmayın" diyordu.
Devam ediyorlardı: "Her yönden kuşatılmış durumdayız. Çevremizi tanklar ve panzerlerle sardılar. Ağır silahları var, onları kullanıyorlar. Biz üst kattayız, onlar ise hemen alt katımızda."
TESLİMİYET ÇAĞRISINA YANIT: DAİŞ KOBANÊ’Yİ TESLİM ALAMAZ
Bu sırada DAİŞ çetesi mensupları da telsizden anonslar geçmeye başladı: "Sizi öldürmeyeceğiz, teslim olun!"
Savaşçılar yanıt verdi: "DAİŞ ne kadar saldırırsa saldırsın, ne yaparsa yapsın, Kobanê'yi asla alamayacak. DAİŞ, Kobanê'de hiçbir zaman başarıya ulaşamayacak. Çünkü biz şehitler partisinin militanlarıyız. Felsefemiz Önder Apo'nun çizgisidir. İşte bu yüzden hiçbir zaman teslimiyeti ve değersizleşmeyi kabul etmeyeceğiz."
DAİŞ, bu direniş ve kararlılık karşısında artık binaya giremeyeceğini anlamıştı. Bu sırada savaşçıların komutanları ile telsiz konuşmaları devam ediyordu.
Kuşatma altındaki Serzorî direnişçilerinin, artık ölüme gitmek üzereyken son sözleri şunlar oldu:
Savaşçılardan biri, şöyle diyordu: Bazı arkadaşların gönlü bizden yana kalmışsa bağışlasınlar; haklarını helal etsinler.
Ciwan: Taburdaki bütün arkadaşlarımı tek tek öpüyorum. Devrimcilik görevlerimi yeterince yerine getiremediğimi arkadaşlarıma söyleyin. Bir devrimci olarak bu harekete katıldığımdan beri devrime ve devrimin ihtiyaçlarına yeterince yanıt olamadığım için özür diliyorum. Önder Apo'nun gerçek bir militanı olmayı çok isterdim. Ne yazık ki kişiliğimi yeterince partileştiremedim. Bu açıdan özeleştiri veriyorum.
Peyman: Arkadaşlar siz bize, "Devrimciler gülerek ölüme gider. Biz bu felsefeyle büyüdük" demiş, bunu öğretmiştiniz. Asla umutsuz değiliz. Şehit düşersek bile biliyoruz ki her zaman bizim silahımızı devralacak yeni arkadaşlar gelecek. Buna inanıyoruz. Yüzlerce, binlerce arkadaşımız var. Biliyoruz ki yolumuzdan yürüyecek ve DAİŞ'in geçmesine asla izin vermeyecekler!
Hepsinin son sözlerindeki ruh ortaktı. Adeta ağız birliği etmişçesine son ana kadar direnişi vasiyet ettiler.
Serzorî Direnişi boyunca 75 DAİŞ'li terörist öldürüldü. DAİŞ de şaşırmış, bu kadar küçük bir köydeki bu okulu nasıl alacağını düşünüyordu. Savaşçılar, ellerinde yalnızca kleşler ve bir biksi ve kişi başına 6 şarjör cephane ile direniyordu. Bütün imkanları bu kadar olmasına rağmen savaşçılar, DAİŞ'i tarumar ediyor, geçit vermiyordu.
Savaşçılar çatışmadan kopmuyordu, "Canımızın son parçasına, kanımızın son damlasına kadar burayı savunacak ve geçmelerine izin vermeyeceğiz. Ölsek bile onlara mutluluk tattırmayacağız" diyorlardı.
DİRENİŞİ KIRAMAYINCA OKULU YAKTI
15 Eylül akşamından, 16 Eylül öğleden sonraya kadar direndiler. 16:30'da DAİŞ çetesi, savaşçıların teslim olmayacağını, onlar teslim olmadıkça da okulu ele geçiremeyeceğini anladı. Bunun üzerine ağır silahlarla saldırıp okulu ateşe vermeye başladılar. Komutanlar, Serzorî Köyü ve savaşçıların kuşatıldığı okul önündeki düzlükte olduğundan olan biten her şeyi görüyordu. Komutanlar, buradan müdahale etmek istedikleri halde DAİŞ çetesi menzil dışında olduğundan tesir etmiyordu.
Okulun bahçesini tank ve panzerle sarmışlardı. DAİŞ, her yerden okula ateş açıyordu. Buna karşılık savaşçıların üzerine gidemiyorlardı. Çünkü savaşçılar iyi mevzilenmişti ve silahlarını da çok seri şekilde kullanıyorlardı. Komutanlar, cihazdan onlara akşama kadar dayanmalarını, akşam olduğunda şartlar ne olursa olsun yanlarına ulaşacaklarını belirtti. Ancak komutanlar, bir an önce harekete geçmeyi ve savaşçılara ulaşmayı planlarken daha akşam olmadan, saat 16:30'da okul ateşe verildi. Buna karşılık savaşçılar, son dakikaya kadar metanetlerini korudular, konuşmalarında ne kadar kararlı oldukları en son ana kadar görülüyordu. Bir saniye olsun ne ölüm tereddüdü yaşadılar, ne de korktular. Artık bataryaları da bitmek üzereydi. Son sözleri, "Biz ülkemize, halkımıza borçluyuz. Kobanê Direnişi'ne borçluyuz!" oldu ve cihazdan ses kesildi.
Bawer Efrîn, Berçem Cudî, Berfîn Çiya, Berxwedan Batman, Bira Perwer, Ciwan Heval, Gülistan Qendîl, Hebun Kobanê, Mizgîn Cudî, Peyman Tolhildan, Rodî Efrîn, Rüstem Cudî ve Serxwebun Xerib isimli 13 genç YPG/YPJ savaşçısı, bir buçuk gün boyunca destansı bir direniş sergileyerek Kobanê'de Eylül direnişinin ilk kahramanları oldu.
SERZORÎ RUHU TÜM MEVZİLERDE
Serzorî savaşçılarının vasiyeti, "Düşmanın Kobanê'ye ilerlemesine izin vermeyin!" oldu ve bu andan sonra da YPG/YPJ savaşçıları, arkadaşlarının vasiyetini düstur edinerek son ana kadar fedaice direndi.
Saldırılar her geçen gün artarken buna karşı tüm cephelerde Serzorî ruhu ile direniş de büyüyordu. Çeteler kayıp verdikçe yeni ağır silah ve takviyelerle yeniden saldırıya geçiyorlardı. Olanaksızlıklar içerisinde fedaice direnişe rağmen çeteler, üç cephede de ilerleme kaydediyordu. Artık Kobanê'nin her bir köyünde, tepesinde, mevzisinde bir kahramanlık öyküsü yaşanıyor.
YPG/YPJ'nin savaşın ilk on gününde az sayıda savaşçı ve silah gücü nedeniyle geri çekilme taktiğini de kullanması nedeniyle DAİŞ çetesi, artık Kobanê'ye iyice yaklaşmıştı. Bu taktiğin amacı, çekilme ile daha dar bir alanda üç cepheyi de birbirine yakınlaştırmak ve Kobanê'nin etrafında bir koruma çemberi oluşturmaktı. Nitekim bu başarıldı ve bu noktadan sonra artık Kobanê çevresinde günlerce devam eden ve onlarca YPG/YPJ savaşçısı ve komutanının fedaileştiği bir direniş yaşandı.
YARIN: Kobanê'de fedai direniş büyüyor