‘Faili belli’ cinayette ikinci kez adalet arayışı!

‘Faili belli’ cinayette ikinci kez adalet arayışı!

Kayıtlara 'faili meçhul' olarak geçen sokak ortasında infazların, kaçırarak işkence ile öldürmelerin kol gezdiği 90'lı yıllarda Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde Mehmet Zeki Yılmaz bir sabah işlettiği bakkal dükkânından yüzleri maskeli 6-7 kişi tarafından zorla bir dolmuşa bindirilerek kaçırıldı. O dönem 31 yaşında olan Yılmaz’ın cesedi dört gün sonra Yüksekova'ya bağlı Manis (Dilektaşı) Köyü yakınlarında tanınmayacak halde bulundu. Yılmaz'ın eşi Kubar Yılmaz (48), faillerin bulunması ve cezalandırılması talebiyle ikinci kez dava açmaya hazırlanıyor.

Aslen Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi’nden olan, şuan İzmir'in Buca ilçesinde yaşayan Yılmaz ailesi, 90'lı yıllarda yaşadığı vahşetin hesabını sormaya hazırlanıyor.

Mehmet Zeki Yılmaz, 1994 yılının Şubat ayında polisler tarafından gözaltına alındı. Yılmaz, ertesi gün 'suç unsuru bulunmadığı' gerekçesiyle serbest bırakıldı. Ancak gözaltına alındıktan 3 gün sonra görgü tanıklarının anlatımlarına göre, yüzü maskeli 6-7 kişi tarafından zorla bir dolmuşa bindirilerek kaçırıldı. Yılmaz'dan 2 gün boyunca haber alamayan aile, polis merkezi de dâhil olmak üzere çeşitli mercilere başvuruda bulundu. Başvuruları sonuçsuz kalan aile, daha sonra Manis (Dilektaşı) köyü yakınlarında bulunan bir cesedin Mehmet Zeki Yılmaz olduğunu teşhis etti. O dönemin koşullarından kaynaklı korku yaşayan aile, Yılmaz'ın faillerinin bulunması için 2004 yılına kadar davacı olamadı. Aile, daha sonra 2004 yılında Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunarak, faillerin cezalandırılması talebiyle davacı olmak istedi. Savcı talebi 'eksik evrak' gerekçesiyle reddetti. Yılmaz ailesi, bu karara karşı bir avukat görevlendirerek, davanın yeniden araştırılmasını istedi. Davanın 'zamanaşımı' kapsamında olmadığını öğrenen aile, Mehmet Zeki Yılmaz'ın faillerinin bulunup, cezalandırılması talebiyle yeniden dava açmaya hazırlanıyor. 

SAVCI 'JANDARMADA YOK' DEDİ, SUBAY CESEDİN YERİNİ SÖYLEDİ

Yaşanan sürece ilişkin ANF'ye konuşan Mehmet Zeki Yılmaz'ın eşi Kubar Yılmaz,  eşi kaçırılmadan bir kaç gün önce işlettiği dükkâna polislerin geldiğini belirterek, "Kaçırılmadan bir kaç gün önce dükkânına polislerce baskın yapıldı. Dükkân ve evimizde aramalar yapıldı. Yasadışı bir şey çıkmadı buna rağmen eşim gözaltına alındı. Ertesi gün serbest bırakıldı. Bir kaç gün sonra bakkal dükkânını tekrar açmaya gittiğinde görgü tanıklarının bizlere yıllar sonra anlattıklarına göre; yüzleri maskeli 6-7 kişi tarafından zorla bir dolmuşa bindirilerek kaçırılıyor. Mehmet Zeki'den 2gün boyunca haber alamadık. Kaçırılmasının üçüncü gününde bir asker, kaynım Kadir Yılmaz'a kardeşinin Yüksekova Jandarma Taburu'nda olduğunu söyledi. Bunun üzerine dördüncü gün kaynım dönemin Yüksekova Savcısı Emin Erol'a başvurdu. Ancak savcı taburda böyle birisinin olmadığını alaycı bir dille ifade etmiş. Savcılık çıkışında bir subay kaynıma gizlice Manis köyü yakınında bir ceset bulunduğunu cesedin kardeşine ait olabileceğini söylemiş" diye konuştu.

CESEDİ ANCAK PİJAMASI VE ÇORAPLARINDAN TANIYABİLİYOR

Aldıkları haber üzerine cesedin bulunduğu Manis köyüne giden kaynı Kadir Yılmaz'ın kafası ezilmiş parmakları kırılmış ağzı koli bandı ile kapatılmış kardeşine ait cesedi tanınamayacak halde bulduğunu kaydeden Kubar Yılmaz, "Kardeşi eşimi teşhis edemiyor ancak gece yatarken giydiği  pijaması ve çoraplarından teşhis edebiliyor. Tanıdıktan sonra da gördüğü vahşete dayanamayıp baygınlık geçiriyor. Yüksekova Devlet Hastanesi morguna getirilen Mehmet Zeki'nin doktorlar işkence ile öldüğünü söyledi. Ancak bu sırada doktorları Savcı Emin Erol azarlayarak, 'işkence filan yok, bir daha bundan söz etmeyin' dediğine ben kendim de şahit oldum" dedi.

Olayın üstüne gitmeleri halinde kendilerinin de 'canının yanacağı' tehdidinde bulunduklarını ifade eden Kubar Yılmaz, 'sessiz-sedasız' gömülmesi karşılığında cenazenin kendilerine teslim edildiğini kaydetti.

KORKTUĞUMUZ İÇİN OLAYIN ÜZERİNE GİDEMEDİK

Eşini kaybettiği dönemde çocuklarının küçük yaşlarda olduğunu, kendisinin bir şey bilmediğini, kayınlarının ise korkutulduklarını bu yüzden olayın üzerine gidemediklerini ifade eden Kubar Yılmaz şöyle devam etti:

"Olaydan kısa süre sonra iki kaynım gözaltına alındılar. İşkence edilerek öldürülen eşim aleyhine örgüt üyesi olduğuna dair ifade vermeye zorlandılar. Bunu kabul etmeyince kayınlarım tutuklandılar. Birisi kırk gün diğeri ise bir yıl tutuklu kaldı. Bırakıldıktan sonra da korktukları için o dönem olayın üzerine gidemediler."

ZAMANAŞIMI KARARI SAVCININ İHMALİ ÇIKTI

2004 yılına gelindiğinde Yüksekova Cumhuriyet Savcılığına Mehmet Zeki Yılmaz'ın kaçırılarak öldürülmesine ilişkin dava başvurusu yapan aileye, 'zamanaşımı' gerekçesiyle davanın reddedildiği bildirildi.

O tarihten sonra 2005 yılında İzmir'e göç eden aile, Yüksekova Savcılığı'nın 2009’da verdiği red kararına karşılık olayı araştırması için avukat görevlendirdi. Olayın zamanaşımı kapsamında olmadığını, Yüksekova Savcısı'nın 'ihmali' sonucunda böyle bir karar verilmiş olduğu ortaya çıktı.

Yılmaz ailesi bunun üzerine Mehmet Zeki Yılmaz'ın ölümünden sorumlu olanların bulunarak cezalandırılması talebiyle yeniden dava açmaya hazırlanıyor. Avukat tutan aile, önümüzdeki günlerde failler hakkında dava açacak.

Öte yandan aile, Mehmet Zeki Yılmaz'ın ismini taşıyan bir web sayfası açarak, yakın zamanda başlayacak davaya 'destek' amacıyla imza kampanyası başlattı.

Aile, İHD İzmir Şube ve YAK-DER İzmir Şube'ye başvuruda bulunarak, yasal süreçte destek istedi.