Yerli halklar dünya nüfusunun sadece yüzde 5ini oluşturmalarına raðmen dünyadaki fakirlerlerin yüzde 15i yerlilerden oluşuyor. Dünya Bankası tarafından yayınlanan raporda yerli halkların eonomik ve sosyal olarak marjinalize edildiði ifade edildi.
Dünya Bankası tarafından yayınlanan Yerli Halklar, Fakirlik ve Kalkınma başlıklı raporda dünyada en çok yerli nüfusun bulunduðu bölgeler Çin (yüzde 36) ve Güneydoðu Asya (yüzde 10) olarak sıralandı.
Dünyada gelirleri günde 1,25 doların altında 900 milyon insanın olduðunun kaydedildiði raporda bunların 130 milyonunun yerli halklara mensup kişilerin olduðu kaydedildi.
Raporda yerli hakların ekonomik, sosyal ve politik olarak marjinalize edildiðinin belirtilirken bu nedenle fakirliðin yerli halklar arasında çok daha fazla olduðu kaydedildi.
Nüfusu 350 milyonu bulan yerli haklara mensup insanların üçte biri fakirlikle mücadele ediyor.
Dünya Bankasının Afrika sorumlusu Shantayanan Devarajan yaptıðı açıklamada dünyadaki ekonomik gelişme sırasında en çok sıçramayı en alttakilerin yapmasının beklendiðini ancak bunun gerçekleşmediðini ifade etti. Devarajan yerli halkların ekonomik durumunun da bunun en baris göstergesi olduðunu dile getirdi.
Yerli halkların bir ekonomik kıskaçtan ziyade politik bir kıskaç altında olduðunu kaydeden Deverajan, Güney Afrikadaki Apartheid rejiminin siyah nüfus arasında neden olduðu fakirliðe işaret etti.
Yerli halkların sorunları bu nedenle son derece zor bir konu. Hemen hemen hiçbir yerli halkın kendi toprakları üzerinde egemenlik hakkı bulunmuyor. Egemenlik haklarının tanınmaları durumunda geçmiş uygulamalar nedeniyle tazminat hakkı doðacak olan yerli halklara hiçbir iktidar kapısı açılmıyor.
BMnin yayınladıðı raporlara göre yerli hakların yaşadıkları ülkedeki nüfusun geri kalanına göre daha fakir olduðu, ortalama yaşam sürelerinin daha kısa olduðu ve ayrımcılıða uðradıkları sabit. Yerli halklar dünya nüfusunun yüzde 5ini oluştursalar da fakir nüfusun yüzde 15ini oluşturuyor.
Yerli halkların yaşadıkları kırsal bölgeler sosyal hizmetlerin ulaştırılmadıðı bir alan olarak kalıyor ve bunun bir sonucu olarak yerli kadın ve çocuklar saðlık, eðitim gibi hizmetlere sınırlı olarak ulaşabiliyor.
Örneðin Avustralyadaki Aborjinler arasındaki şeker hastalıðı oranı nüfusun geri kalanına göre tam 6 kat daha fazla. Kanadadaki Inuitler arasındaki intihar oranı ise normalden 11 kat yüksek. Panamadaki yerli bir kadının ölü doðum yapma riski üç kat daha fazla.
Yerli halklar arasında ortalama yaşam süreleri düşük. Genç hamilelikler, depresyon, uyuşturucu kullanımı gibi konular yerli halkların ciddi sorunları.