Faşizmin saldırılarına karşı eyleme geçme zamanıdır
Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Şimal Ülkem, Türk devletinin Kürdistan’daki katliamcı politikalarına dikkat çekerek “faşizmin saldırılarına karşı eyleme geçme zamanıdır” dedi.
Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Şimal Ülkem, Türk devletinin Kürdistan’daki katliamcı politikalarına dikkat çekerek “faşizmin saldırılarına karşı eyleme geçme zamanıdır” dedi.
Maxmur’da yayınlanan Rojev Mexmûr gazetecine konuşan Ülkem AKP iktidarı-Türk sömürge sisteminin 24 Temmuz 2015 tarihi ile başlatmış olduğu saldırıların bölgede yaşanan gelişmelerden bağımsız olmadığını belirterek, direnişçilerin öncülüğünde gelişen ve ağır bedelleri olan bu özgürlük hareketinin sert bir şehir savaşıyla sürdürüldüğünü söyledi. Şimal Ülkem özelde Kürd gençlerine ve tüm Kürdistan halkına mücadele çağrısında bulundu.
Ülkem ile yapılan röportaj şöyle:
Kürt gençliği öncülüğünde gelişen YPS, YPS-JİN direnişi AKP- sarayını adeta bozguna uğratmaktadır. Bundan sonra Kürt gençliği öncülüğündeki YPS, YPS-JİN daha fazla nasıl güçlendirilebilir?
AKP iktidarı-Türk sömürge sisteminin 24 Temmuz 2015 tarihi ile başlatmış olduğu saldırı da hiç şüphesiz bölgede yaşanan gelişmelerden bağımsız değildir. Bölgenin yeniden dizayn edilmesinin bir proje olmaktan çıkıp açık bir biçimde pratiğe geçirildiği bu dönemde Türk devlet sömürgeciliği Kürdistan üzerindeki hakimiyetini yitirmemek için her türlü yola başvurmakta; Kürt halkının 2012 yılından bu yana içerisine girmiş olduğu kazanımsal süreci boşa çıkarmak için sonuna kadar çaba sarf etmektedir. Kürdistan toprakları üzerindeki hakimiyeti sürdürme eğilimi Türk devletinin 20. yy boyunca Kürdistan üzerindeki sömürgeciliğinden farklı bir biçimde, Türk Devletinin bölgesel bir güç olma ve hegomanya oluşturma arayışının önünde temel engeli aşmasını ifade ettiğinden, AKP faşizmi pervasızca bir saldırıyı hareketimize dönük sürdürmektedir. Çok açık bir şekilde görülmektedir ki AKP iktidarı PKK'yi kendi önünde sadece engel oluşturan bir güç olarak değil, kendi bekâsının ve varoluşunu idame ettirmesinin de önündeki en temel güç olarak görmektedir. AKP gericiliği hareketimizi yenilgiye uğrattığı takdirde çok rahat bir biçimde bölgesel gücünü artıracak, yeni bir Osmanlı Devleti olma yolunda gelişim göstereceğini hesaplamaktadır. PKK'yi yenilgiye uğratırsa Türk devletini bölgede hiç bir gücün durduramayacağı algısını Türk toplumuna da empoze ederek faşizm inşasına girişen AKP gericiliği sadece Kuzey Kürdistan'da sınırlı olmayan Kürdistan'ın tamamını kapsayan bir plan dahilinde saldırı geliştirmektedir. Bu saldırılar karşısında bir kalkan görevi gören ve adeta etini dişine takarak mücadele eden YPS ve YPS-JİN direnişçileri Kürdistan halkının ve Türkiyeli halkların onuru olduklarını belirtmek istiyorum.
Devrimci halk savaşı süreci AKP saray çetelerinin saldırıları sonucu başlatılmıştır
Direnişçilerin öncülüğünde gelişen ve ağır bedelleri olan bu özgürlük harekatı sert bir şehir savaşıyla sürmektedir. Hareket ve halk olarak içerisinden geçtiğimiz bu süreç Kürt halkının geleceğinin özgürlük yönünde mi yoksa yeniden ve katmerleşmiş bir kölelik yönünde mi olacağını belirleyecektir. Özgürlük için ayağa kalkıldığı fakat özgürleşme sağlanamadığı takdirde özgürlük sağlanamadığı gibi kölelikte de derinleşme yaşanmaktadır. Yani özgürlük için yola çıktığında özgürlüğe ulaşamazsan eskisinden de daha beter bir kölelik durumuna düşersin. Kürt halkının tarihte gerçekleştirdiği tüm isyanlarda yaşanan da maalesef bu olmuştur. İsyanlar sonuca ulaşamadığı gibi bastırıldığı oranda kölelikte derinleşme yaşanmış, Kürtler giderek daha fazla baskı ve sömürü altına alınmıştır. Kürt halkı olarak bugün yaşadığımız süreç de böylesi riskleri içeren bir süreçtir. Devrimci halk savaşı süreci AKP saray çetelerinin saldırıları sonucu başlatılmıştır. Devrimi halkla birlikte örgütleme, yürütme ve zafere ulaştırma esas alınmalıdır. Bu anlamda gençliğin, kadının öncülüğünü yapacağı gerçek bir devrimci savaş sürecine girilmiştir. Bugün nasıl ki özgürlük savaşçıları olan YPS ve YPS-JİN direnişçileri kanlarının son damlasına kadar mevzilerde direnmekte ve savaşmaktaysa Kürdistanlı gençler de bu direnişe denk bir katılımı esas alması gerekmektedir. Kürdistan mücadelesine kırk yılı aşkın bir süredir Kürdistan gençliği öncülük etmiştir. Kürdistan genç kadınları ve gençliği her zaman ve her alanda mücadeleye öncülük yapmasını bilmiştir. Bu anlamda bu büyük mücadele ve devrimci savaş döneminde de şehitler gerçeğine, direniş geçmişine ve onurlu Kürt tarihine yakışır bir nitelikte katılım sunması gerektiği aşikardır. Yoksa bu devrimci hamle sekteye uğrar ve baskı-sömürü daha fazla kendini üretir. Bu anlamda her zamankinden daha fazla halk örgütlülüğü, halk direnişçiliği ve halk savunması esas ve elzem bir konudur. Cizre’de hepimizin gözleri önünde yüzlerce Kürt gencinin ve kadınının bedenleri sömürgeci faşist AKP çete güçleri tarafından cayır cayır yakıldı. İnsanların toplu bir biçimde yakılarak barbarca katledilmesi adeta rutin bir olaya dönüştürüldü. Halkımız bu şekilde katliamlara alıştırılmak istendi. AKP çeteleri, Mit’leri, Tit’leri, Esedullah çeteleri ve tüm NATO teçhizatlı ordusu ile Kürdistan topraklarını tankla topla vurmakta, talan-yağma yapmaktadır. Bunun karşısında durmamak, savaşmamak, direnmemek ve karşılık vermemek teslimiyetten başka bir şey değildir. Bu anlamda Kürdistan gençliği ve genç kadınları bu direnişi daha fazla güçlendirmek ve AKP faşizmini kökten bitirmek için daha fazla katılmalı ve öz yönetim direnişini seferberlik ruhuyla büyütmelidir. Kuzey Kürdistan ve Türkiye de yaşayan sol, sosyalist, demokrat, devrimci ve yurtsever gençler bir an bile düşünmeden, tereddüde düşmeden direniş saflarına akmalıdır. Hem nitelik hem de nicelik olarak özgür Kürdün direnişini tarihine yakışır bir tarzda sahiplenmeli ve faşizmi kahredecek bir devrimci duruş sergilemelidir. Serhildan hareketi geliştirilmeli, devrimci savaş büyütülmeli, mevzilere güç katılmalı ve bu onur savaşı kazanılana dek yirmi dört saat çalışılmalıdır. Faşizme karşı herkes barikat olmalı ve sömürgeciliği özgürlükler ülkesinden def etmelidir.
Bilindiği gibi Kürt gençleri baharın gelişi ile birlikte batı illerine gidip çalışmaktadırlar. İşçi gençlik ve mevsimlik işçiler sürece nasıl bir katılım sağlayabilir?
Bu zaman özgür Kürtlüğün ve özgür yaşamın kazanılma zamanıdır. Herkes eyleme geçmeli ve geçirebildiği herkesi eyleme geçirmelidir. Yapılabilen her türlü eylem biçimleri ile sürece dâhil olunmalıdır. Her yurtsever Kürt genci Mobilize-hareketli eylem birimi haline gelmelidir, düşmana darbe vurulabilen her yerde darbeler vurulmalıdır. Devrimci halk savaşımızın başarıya ulaşması için Kürdistan gençliğinin, genç kadınlarının, işçilerinin, işsizlerinin, emekçilerinin ve öğrencilerinin devrime katılması gerekir. Zaman Türk metrepollerine gidip üç beş kuruş için çalışma zamanı değildir. Bundan sonra Kürt gençleri kendi gerçek kurtuluşları kesin kazanmaları için çalışmalıdır. Geçici, dönemlik bir iş değil, başkasının çok kendinin az kazandığı değil, bir ekmek parası için patronların ceplerini doldurmak değil, cennet misali ülkemizin kazanması ve sonsuza dek özgür, eşit, adaletli ve onurluca bir yaşam için herkesin bu onur savaşına katılması gerekir. Herkesin bir an düşünüp kararını verme anı’dır. Ya yerinde yurdunda kalıp, mücadele edeceksin ya da bir yüzyıl daha kölece yaşayacaksın. Her gün ölmeyi yeğleyip baş eğeceksin, ya da bir kez direnip sonsuza dek özgürce ve başın dik yaşayacaksın. Bu anlamda herkesin kendisini sorgulaması ve “şuanda devrimin neresinde yer alıyorum, ne kadar katılıyorum, ne yapmalıyım” sorusunu kendisine sorması gerekmektedir. Kürt gençleri ve Kürt halkı, Cizre ve Sur direnişlerini unutmamalı ve bunun gereğini yerine getirmek için birer savaşçı gibi en ön cephelere Nusaybin’e ve Şırnak’a akmalıdır. Yönünü onur ve şeref savaşının verildiği alanlara çevirmelidir. Bu süreçte batı illerine hiç bir genç gitmemeli ve toprağını canı pahasına korumalıdır. Gerekirse bu süreçte hiç kimse kendisi, evi, ailesi ve özel yaşamı için çalışmamalı ve para kazanmak için işe gitmemelidir, kimsenin işçisi ya da kölesi olmamalıdır. Herkes kendinden bir şeyler vermeli, feragat etmeli ve halkı için bir kaç yıl da olsa bir savaşçı gibi mevzilere gitmelidir. Kuzey de milyonlarca Kürt yaşıyor. Herkes bunun gereğini yerine getirse bu savaş yılları değil bir kaç ayı alacak ve kısa sürede muazzam sonuçlar alınacaktır. Herkesin bunu bilmesi gerekir.
Gençlik Koordinasyon Üyesi olarak böylesi bir süreçte gençlik ve genç kadınlara nasıl bir çağrı yapmak istersiniz?
Bahar hamlesine daha kararlı bir biçimde girerken başarının kesinlikle direnmekten ve savaşmaktan geçtiği anlaşılmıştır. Düşman amansızdır. Fakat koşullar da devrimci mücadele için uygundur. Tarihsel birikimimiz, mücadelemizin ulaştığı düzey, siyasi konjonktür fazlasıyla uygun zemin sunmaktadır. Gelişmeler zaferin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Bu gücümüz ve irademiz var, gençliğin yapması gereken tek şey doğru pratik öncülüktür. Taktik öncülüktür. Düşmanı Kürdistan topraklarından söküp atmak için en büyük fırsat elimize geçmişken bunu elimizin tersiyle itemeyiz. Var gücümüzle sürece yüklenmeli ve YPS-YPS JİN saflarında son büyük savaşımızı vermeliyiz. Bu gün Kürdistan da şuanda da Nusaybin ve Şırnak özelinde gelişen mücadeleye sahip çıkmak en başta ve özellikle de genç kadınların katılması çok önemlidir. Tecavüzcü, erkek egemen ve faşist zihniyetin temsilcisi durumundaki T.C ordusuna karşı mücadele kadınların öncülük edeceği bir direnişle kazanılabilinir. YPS JİN bu anlamda yurtsever ve devrimci genç kadınların ve genel anlamda da gençliğin mevzisi ve önemli bir kazanımıdır. Kendi savunmasını ve korumasını bu kimlikle yapabilir. Bugün direnişi YPS ve YPS-JİN geliştiriyorsa ve özgürlük savaşı veriyorsa elbette bu direnişi geliştirmek, büyütmek, sahiplenmek ve başarıya ulaşıncaya dek en üst düzeyde katılmak gerekiyor. YPS-YPS-JİN çizgisi zafer çizgisidir. YPS’lileşmek zaferi kesin ve keskin kılmaktır. Kürdistan da sömürgeciliğin gölgesi dahi artık kabul edilmemeli ve gençlik APO’culuğunu kanıtlamalıdır. Bu anlamda son AKP- saray çetesi Kürdistan topraklarını terk edene kadar, son sömürgeci kurum yıkılana kadar, direniş gösterilmeli, mücadele yükseltilmeli ve onurlu kürt analarının zafer zılgıtları atılana dek hiç kimse mücadele mevzisini bırakmamalıdır.”