Fehim Işık: Her okuyucu bir gazeteci olmalı
KHK'lerle aralarında DİHA'nın da bulunduğu çok sayıda basın yayın kurumunun kapatılmasına tepki gösteren yazar Fehim Işık, "Her türlü baskı ve zorbalığa rağmen haber yapacağız" diye konuştu.
KHK'lerle aralarında DİHA'nın da bulunduğu çok sayıda basın yayın kurumunun kapatılmasına tepki gösteren yazar Fehim Işık, "Her türlü baskı ve zorbalığa rağmen haber yapacağız" diye konuştu.
Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile aralarında Dicle Haber Ajansı (DİHA) ve tek kadın haber ajansı JINHA'nın yer aldığı çok sayıda basın yayın kurluşunun kapatılmasına tepkide yazarlardan geldi. Yazar Fehim Işık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendine özel bir yol seçtiğini bu özel yoldan hem dışarda hemde içerde gözünü kararttığını kaydetti.Toplumun hiçbir haberden haberdar olmaması için muhalif basın yayınlarının tek tek kapatılacağını vurgulayan Işık, "Bu süreç ilk başladığında 15 Temmuz bahane edilerek cemaat yanlısı basın kapatıldı. 15 Temmuz öncesi çözüm sürecinin bozulmasıyla birlikte özgür basıan yönelim zaten vardı. Erdoğan bundan öncede Kürt halkının baskı uyguluyordu 15 Temmuz ile birlikte bunu kanunlarla yani aslında hiçbir hukuki anlamı olmayan kanunlarla yaptı. Önce televizyonları kapattı. Televizyon ile gerçekler daha çok yayılıyordu. Şimdi ise DİHA, JİNHA, Azadiya Welat ve Kültür yayınlarını kapattı" dedi.
Basına yönelik bu baskıların büyük bir savaşın habercisi olduğunu ifade eden Işık, "Rahatlıkla söyleyebiliriz ki 1938 yılından bu yana Türkiye ve Kürt halkına bu denli baskı ile yönlenmemiştir. Bu baskılar ve zulüm hiçbir şeyin sonu değildir. Halkın içerisinde büyük bir korku yaratılmaya çalışılıyor. Mücadeleye inanan ve iradesi olanlar bizleriz, onların zulümleri değil" ifadelerinde bulundu.
'HAVUZ MEDYASI FAŞİZMİN KÖLESİDİR'
1990'lı yıllarda bu zulmün var olduğunu insanların sokaklarda katledildiğini hatırlatan Işık, "Bu ülkede 17 bin insan faili meçhule gitti bunların arasında 89'u gazeteci arkadaşlarımızdı. Gazeteler kapatılıyor, gazeteler bombalanıyordu. Ama yine de özgür basın çalışanları gerçekleri halka ulaştırmaya devam etti. Özgür basın çalışanları tüm bu baskılara karşı gerçekleri halka ulaştırmaya devam edecek. Teknoloji çok gelişti her şekilde herkes gazetecilik yapabilir. Sonuna kadar direnmeliyiz. Madem onlar gerçekleri saklamak, gerçekleri karartmak, halkı kendi doğrularını tek götürmek istiyor. Bizlerde halka bu toplumun gerçeklerini direnerek, halka ulaştırmalıyız. Bedeli ağırdır, doğrudur ama özgür günler için direnmek şart" şeklinde konuştu.
Havuz medyasına tepki gösteren Işık, havuz medyasına hiçbir çağrısı olmadığını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: "Onlar ne gazetecidir., ne televizyondur ne de gazetedir. Onlar hükümdarın kölesidir. Sultanın kölesi bizim onlardan umudumuz olmaz, olamaz. Oralarda çalışanlar hükümetin tetikçiliğini ve Erdoğan'ın tetikçiliğini yapıyorlar. Ana akım medyasıda artık havuz medyasıdır. Onlara hiçbir çağrımız yoktur. Kimse onları izlemesin, onlara inanmasın. Bizlerin bir direnişi de onlara karşı olmalı. Onları izlememeli, okumamalıyız. Onların önlerine koyduğu faşizmdir. Faşizm köleliğidir. Bundan başka birşery yoktur. "
'DİRENİŞTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Baskı ve zulümlerin Kürt halkını ve özgür basını yıldıramayacağını kaydeden Işık, " Onlar ne kadar zulüm ve baskı yaptılarsa Kürt Özgürlük Mücadelesi bu baskı ve zulümden daha güçlü çıkmıştır. 1980'den bir televizyon ve gaztemiz yoktu ki halkımıza gerçekleri ulaştırsın. 1990'lı yıllardaki baskılardan sonra daha güçlendi. 90'lı yıllarda bizler 4 ila 5 gazeteciydik bu işi yapıyorduk şimdi yüzler ve binlerce gazeteci ve muhabirimiz var. Onlar ne kadar bizi ezmeye çalıştıysa onlar zayıfladı bizler büyüdük ve güçlendik. Bunun sebebi bizler işimizden ve direnişimizden kaynaklıdır. Yine kazanacak olan gerçeklerdir. Bizler işimizden ve direnişimizden vazgeçmeyeceğiz biz direnenlerin devamcılarıyız " dedi. Işık, son olarak, "Her türlü baskı ve zorbalığa rağmen haber yapacağız. Her okuyucu bir gazetecidir" diye konuştu.
'OMUZ OMUZA VERMELİYİZ'
Yazar Faik Bulut , özgür basın yanında tüm muhalif basının da susturulduğunu belirterek, artık muhalif kuşların sesine bile tahammül edilmediğini belirtti. İktidarın tüm muhalif seslerin kesildiğini kaydeden Bulut, "Artık etraflarında yükselen sesin ardından kendi içlerinde de birbirlerine düşecekler. İktidarın basını var bunlarda kendi aralarında ikiye ayrılmış bir durumda bir kısmı Davutoğlu tarafında bir kısmı da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tarafındadır. Birbirlerini hainlikle suçluyorlar" dedi.
Baskı ve kapatmalara karşı daha güçlü örgütlemeler ve alternatifler üretilmesi gerektiğini aktaran Bulut, "Bu ülkede ne zaman darbe olduysa anti demokratik uygulamalar uygulandıysa bunun karşısında hep duranlar Türkiye Solu ve Kürt halkıdır. Halklar sivil itaatsizlik eylemlerini örgütlemelidir" dedi. "Onlar ne kadar sesimizi kısarsalar kıssınlar bizler biz burdayız diyerek sesimizi çıkarmalıyız " diyen Bulut, " Bizi öldürseniz de biz ölmüyoruz sesimiz var demeliyiz" diye konuştu.
Tüm baskılara karşı direnmek gerektiğini dile getiren Bulut, " Direniş sahası geniş bir sahadır. Herkes birleşerek, el ele vermeli, omuz omuza vermeli ve seslerimizi birleştirmeliyiz" ifadelerinde bulundu.