Fincancı: İşkence mutlak yasaktır ve her durumda bildirilmelidir

Fincancı: İşkence mutlak yasaktır ve her durumda bildirilmelidir

İnsan Hakları Akademisi öğleden sonraki oturumlarla devam etti. Tıbbi muayene ve raporlama sırasında etik ilkeler üzere konuşan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı “İşkence mutlak yasaktır ve her durumda bildirilmelidir” dedi.

İnsan Hakları Akademisi Diyarbakır Biriminin, bugün başlayan 'Hukukçuların ve Hekimlerin İstanbul Protokolü Çerçevesinde Eğitimi ile İşkencenin Önlenmesi ve Raporlanması' konulu eğitim çalışması öğleden sonra gerçekleştirilen oturumlarla devam etti. Tıbbi muayene ve raporlama sırasında etik ilkeler ile ruhsal boyutları alt başlıklarında yapılan sunumlarla devam eden eğitim çalışmalarında, katılımcılardan oluşturulan gruplarla kurulan atölyelerde önceden seçilmiş işkence vakaları üzerine tartışmalar yürütüldü.  

Tıbbi muayene ve raporlama sırasında etik ilkeler alt başlığı ile bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, hekimlerin işkence ile ilgili durumları bildirmesinin 283. Madde ile İhbar yükümlülüğü taşıdığını belirtti. İstanbul protokolü, Avrupa Biyotıp sözleşmesi, Cenevre sözleşmesi, Tokyo bildirgesi, Helsinki kararı gibi uluslararası sözleşmelerde hekimlerin görev tanımlarının ve işkence vakalarına yaklaşımın ilkesel olarak belirlendiğine dikkat çekti. Helsinki kararlarının, Guantanamo cezaevinde tutulan insanlara yapılan işkenceyi hekimlerin bildirmemesi üzerine ortaya çıktığını vurgulayan Korur Fincancı, hekimlerin işkence mağdurunun veya hastanın yararına kararlar alması gerektiğini belirterek “işkence mutlak yasaktır ve her durumda bildirilmelidir” dedi. Sunumun ardından katılımcılardan oluşan gruplarla, seçilmiş işkence vakaları üzerine tartışmalar yürütüldü. Yürütülen tartışmalarla tıbbi muayene sırasında ve raporlanmasında etik yaklaşım açısından hekimlerin görev tanımları yapıldı.

“İşkence ve Kötü muamele iddialarının etkili biçimde araştırılmasında ruhsal değerlendirmenin Merkezi rolü” konulu bir sunum gerçekleştiren Psikiyatrist Dr. Murat Yalçın ise, işkencenin amacının sadece bilgi edinmek ya da itirafa zorlamak olarak değil, aynı zamanda kişinin ruhsal ve soysal bütünlüğünü bozmayı hedefleyen bir saldırı olarak görülmesi gerektiğini belirtti. İşkencenin genellikle fiziksel iz bırakmamak çabası içinde uygulandığını belirten Yalçın “İşkence herkeste ruhsal ve duygusal bir etki uyandırır ve çok güçlü bir travmadır. Ruhsal ve duygusal sorunlara yol açar” dedi. İşkencenin ruhsal tedavisinde sıklıkla karşılaşılan hatalar olduğuna dikkat çeken Yalçın “Ruhsal hastalıkların tedavisinde hatalı bulduğumuz bazı yaklaşımlar var. Örneğin bedensel bulgular yoksa işkencenin kanıtlanamaz olduğu tespiti hatalıdır. Yine, sadece ruhsal bulgulara dayalı olarak işkencenin varlığına ilişkin rapor düzenlenemez yaklaşımı da hatalıdır” dedi.

Eğitim çalışması yarın, Av Hülya Üçpınar ve Av Aysun Koç’un ‘İşkence Suçu; tanımı, benzer suçlarla karşılaştırılması’ ile ‘Görüşme Ve Adli Muayene Mevzuatı’ sunumlarıyla devam edecek.