Özgür Gündem gazetesinin "Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği" kampanyasına destek veren Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Gazeteci Erol Önderoğlu ve Yazar Ahmet Nesin'in tutuklanması, çok sayıda kentte protesto edildi. Eylemlerde, dayanışmayı büyütme çağrıları yapılırken, AKP/Saray'ın kaybedeceği mesajı verildi.
ADANA
İHD ve ÇHD Adana şubeleri, Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'in tutuklanmasını protesto etmek amacıyla Adana Adliyesi eski binası önünde basın açıklaması düzenledi. "Özgür basın susturulamaz" pankartının açıldığı eyleme Eğitim Sen, Adana Barosu, ZMO, TTB, EMEP, HDP, HDK ve çok sayıda kişi katıldı. Burada ÇHD Adana Şubesi adına konuşan Avukat Sevil Aracı Bek, siyasi iktidarın kendisine muhalif olan sesleri kısmak ve gerçeğin üstünü kapatmak için tutuklamaya başvurduğunu belirtti.
Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık ise faşizmin artık sınır ve kural tanımadığını, bu tutuklamaların Türkiye'de muhaliflerin yaşam şansının olmadığının göstergesi olduğunu söyledi. Çıtırık, bu tutuklamalara karşı daha güçlü bir şekilde mücadele yürütüp, dayanışma içerisinde olacaklarını söyledi.
MERSİN
Mersin'de ise İHD üyeleri Özgür Çocuk Parkı'nda tutuklamalar ilişkin basın açıklaması yaptı. "Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin, Erol Önderoğlu'na Özgürlük, Tutuklamalar son bulsun" pankartı açılırken,açıklamaya çok sayıda STK katıldı. "Baskılar bizi yıldıramaz", "Faşizme karşı omuz omuza", "Özgür Basın susturulamaz" sloganları atılırken açıklamayı yapan İHD Mersin Şube Sekreteri Özgür Çağlar, son süreçte Türkiye'de halkların kirli ve yakıcı bir politika içine alındığını söyledi.
Çağlar, yayını engellenen gazetelerle dayanışmanın temel bir hak olduğunu, tutuklama ve baskıların özgür haber alma hakkını engellediğini kaydetti. Çağlar, Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu'nun bir an önce serbest bırakılmasını istedi.
VAN
İHD Van Şubesi öncülünde de Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu'nun tutuklanması protesto edildi. Şube binasındaki eyleme İHD, TÜYAD-DER, SES ve MHD katıldı. Şengal Kadın Parkı'nda gerçekleştirilen açıklamada, "Basın özgürlüğü engellenemez", "Bu utanca dur demek için alandayız" dövizleri taşındı.
İHD Van Şube Sekreteri Fevzi Çakmak, "Basın toplumun kulağıdır, sözcüsüdür, aynasıdır" dedi.
AMED
Amed'de İHD, MHD, TBB, TUHAD-FED, KESK, TİHV binasından bir araya gelerek tutuklamaları kınadı.
İHD Amed Şubesi Başkanı Raci Bilici, Şebnem Korur'un bir bilim insanı olarak dünyada insanlığa karşı işlenmiş suçları ortaya çıkarmak için çalışmalar yürüttüğünü söyleyerek her zaman mağdurların yanında yer aldığını belirtti. Bilici, onurlu bir yaşamı savundukları için tutuklanan arkadaşlarının haklarını savunacaklarını ve insanların haber alma hakkını gerçekleştiren gazetecilere sahip çıkacaklarını vurguladı.
Amed Barosu Yönetim kurulu Üyesi Cihan İpek de, yargının siyasi amaçlı ve güdümlü çalışmalarından vazgeçmesi çağrısında bulunurken, Türk Tabibler Birliği Merkez Konsey Üyesi Şeyhmus Gökalp ise Şebnem Korur'un hak ihlallerini ortaya çıkardığı için, Cizre bodrumlarında yanan çocuk çenesi gördüğünü söylediği için tutuklandığını söyledi. KESK dönem sözcüsü Saliha Zorlu ise emek ve demokrasi mücadelesi veren herkesin yanında olduklarını belirterek, mücadeleyi yükselteceklerini söyledi.
TİHV kurucularından Selim Ölçer de Türkiye'de insan haklarının ayaklar altına alındığını vurgulayarak, iktidarın zulmü artıkça sonunun da çabuk geleceğini kaydetti. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Fedarasyonu (TUHAD-FED) Eş Başkanı Mehmet Temizyüz savaş karşı olan seslerini batırmak ve susturmak için bu tutuklamaların yapıldığını söyledi.
BATMAN
İHD Batman Şubesi de Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'in tutuklanmasını açıklamayla protesto etti. Eyleme insan hakları savunucuları ve avukatlar katıldı.
İHD Şube Başkanı Mehmet Bağatır, yapılan tutuklamaların keyfi olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "İfade özgürlüğü hakkını kullanan ve hak savunucusu olarak basın özgürlüğünden yana tutum alan arkadaşlarımızın tutuklanmalarını kınıyoruz. Türkiye, 7 Haziran 2015 tarihinden beri fiili başkanlık modeli adı altında kendi anayasasını bir kenara itmiş ve tamamen otoriter bir yeni yönetim anlayışı ile yönetilmeye devam etmektedir. Elbette bunun sorumlusu siyasal iktidarı kullanan Cumhurbaşkanı ve AKP'dir."