‘Fincancı, Önderoğlu ve Nesin serbest bırakılsın’

TİHV yöneticisi İsa Turan, TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu ve Yazar Ahmet Nesin'in bir an önce serbest bırakılmasını istedi.

Turan, her üç ismin de basın ve ifade özgürlüğünü savunmak amacıyla Özgür Gündem'le dayanışma içinde oldukları için tutuklanmalarını talihsizlik olarak nitelendirerek ve komite olarak serbest bırakılmaları için Avrupa Birliği ve uluslararası kurumlara başvurduklarını söyledi.

TİHV'nın temsilcisi olarak İsveç Parlamentosu bünyesinde çalışma yürüten Türkiye'deki İnsan Haklarını Destekleme Komitesi içinde yer alan İsa Turan, konu hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Geçen hafta İsveç Parlamentosu'nda düzenlenen ve TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın da konuşmacı olarak katıldığı bir panele ev sahipliği yaptınız. Fincancı'nın panelden 4 gün sonra Türkiye'de tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsan hakları alanında çalışmalar yapan Fincancı'nın Özgür Gündem Gazetesiyle dayanışma amacıyla genel yayın yönetmenliği yaptığı gerekçesiyle tutuklanmanması talihsizliktir. Kendisi de köşe yazıları yazan Fincancı'nın basın ve ifade özgürlüğüne destek vermek amacıyla tutuklanması manidardır, doğru değildir.

Komite olarak Fincancı ve diğer gazateci ve yazarlarla dayanışma amacıyla neler yapıyorsunuz?

TİHV komitemizin kardeş örgütüdür. Dolayısıyla vakıfla her türlü dayanışma içerisindeyiz. Çalışmalarını yakından izliyor ve destekliyoruz. İnsan hakları örgütleri ihlallerin açığa çıkması bir gerekliliktir ve ihtiyaçtır. Bu uğurda da çalışan insanların ve örgütlerin devamlılığı gerekir. Komite olarak, Fincancı ve diğer iki gazetecinin durumlarını İsveç Hükümeti, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, AGİT ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bildirdik. Onların ifade ve düşünce özgürlüğünü savunmak amacıyla Özgür Gündem'le dayanıştıklarını, bunun da doğru bir tutum olduğunu ifade ettik ve söylemeye devam edeceğiz.

Bu kurum ve kuruluşların tepkileri ne oldu?

Onlar da bizim gibi düşünüyor. Tutuklananları değişik yerlerden tanıyorlar. Terörizmle ilişkilerinin olmadığını, yasa dışı örgütlerle ilişkileri olmadığını biliyorlar. İfade ve basın özgürlüğünü savundukları için Özgür Gündem'le dayanıştıklarını biliyorlar. Tutuklanan 3 gazeteci ve insan hakları savunucu için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlar.

Özgür Gündem'le dayanışma kampanyasına katılan 43 gazeteciden sadece üçünün tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsan hakları alanında çalışan insanların gözlerini korkutmak istiyorlar. İnsan hakları ihlallerinin açıklanmasına bile izin vermeyiz mesajı verilmek isteniyor. Fincancı dünya çapında bir tıp uzmanıdır. Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin de insan hakları alanında çalışmalar yürütüyor. Bunların bilinçli olarak seçilip tutuklandıkları yönünde bir kanaatimiz var.

Peki devlet bunları tutuklayarak ne yapmaya çalışıyor? Bu tutuklamaların Kürdistan'da olanlarla bir ilişkisi yok mu?

Kürdistan'da ihlallerin olduğu doğrudur. Yaklaşık 400 bin insanın göç ettiği, bunlardan çoğunluğunun zor koşullarda yaşadığı biliniyor. 6 bin civarında insanın öldürüldüğü söyleniyor. Dolayısıyla toplumda bir psikolojik bir tahribat var.

Fiziki tahribat yok mu? İlçeler yerle bir ediliyor. Erdoğan 7600 kişinin öldürüldüğü açıkladı.

Sayı verilince işin anlamı kalmıyor. Önemli olan insanların ölmemesi. Eğer insanlar yerinden yurdundan oluyor, ölüyorsa bunun bir toplum için istenen bir durum olmaması lazım. İnsan kendi yerinde ve bölgesinde var oldukça rahat eder. Dolayısıyla yaşamına bir anlam katar. Mültecilik başlı başına bir sorun. İnsanların yerinden edilmemeleri gerekir.

Komite olarak kısa vadede neleri yapmayı planlıyorsunuz?

Tutuklanan 3 gazetecinin serbest bırakılmaları için çalışmalarınızı yoğunlaştıracağız. Türkiye ile resmi ilişkisi olan tüm kanalları zorlayacağız. Öncelikle tutuklamalarının doğru olmadığını anlatacağız ve serbest bırakılmalarını isteyeceğiz. Biz, adli tatilden önce serbest bırakılmalarını umuyoruz.