GÖÇİZDER raporu: Esenyurt'taki saldırı ırkçı ve organize

GÖÇİZDER, rapor hazırlayarak, Esenyurt'ta mültecilere dönük saldırının organizeli bir ırkçı saldırı olduğunu açıkladı.

Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER), 9 Ocak’ta İstanbul’un Esenyurt ilçesinde mültecilere yönelik ırkçı saldırıya ilişkin rapor hazırladı.

 Olayın tanıkları ve esnaflarla görüşüldüğünün belirtildiği raporda, saldırının planlı ve organizeli olduğu vurgulandı. Raporun devamında mültecilere yönelik kullanılan dile dikkat çekilerek İ. E. adlı mültecinin şu ifadelerine yer verildi: “Bir Arap çocuğundan, 18-20 yaşında olan iki kişi sigara istiyor.  Çocuk sigara yok diyor ve buraya kaçıyor. Sonra onlar da gelip bu dükkanlara saldırıyorlar. Yetkililerinin Suriyeli ile ilgili söylemleri, bu çocukları çok etkiliyor. TV'lerde Suriyeliler kötü temsil ediliyor. Çocuklar Çukur dizisinden etkileniyorlar, o dizideki karakterler etkilenip saldırıyorlar" denildi.

Raporda şunlar da belirtildi:

"Olay haberlere yansıdığı gibi iki grup arasında sigara isteme nedeniyle çıkan bir tartışmayla alakalı değildir. Olayda ne tartışma ne de iki farklı grup söz konusudur. Olay mahallede kümelenmiş bir ırkçı grubun yabancılara yönelik organize saldırısı olduğu anlaşılmaktadır. Bu ırkçı grup, Suriye uyruklu mülteci olduğunu düşündükleri bir Filistin uyruklu mülteciden sigara ister, Filistin uyruklu mülteci sigarasının olmadığını ifade eder, bunun üzerine ırkçı grup ondan telefonunu ister, o da telefonunu vermeyince ırkçı grup ona saldırmaya başlar.
Saldırıdan korunmak için  Filistin uyruklu mülteci pasaja sığınır ve saldırgan ırkçı grup bu kez pasaja saldırmaya başlar. Bu nedenle Suriye uyruklu mültecilere  ait onlarca dükkanın öbekleştiği pasaja yönelmiş saldırı olayının iki kişi arasında yaşanan bir tartışmayla açıklanamayacağı açıktır. Öte yandan haberlere yansıyan videolarda söz konusu grupların ‘burası Türkiye, Suriye değil’ şeklinde attıkları sloganlardan ve aşağıdaki mülakatlardan da hareketle mahalledeki ırkçı grupların mülteci düşmanlığı  motivasyonuyla hareket ettikleri anlaşılmaktadır.
Esenyurt’ta Arapça konuşan mültecilere yönelik saldırıların çetevari şekilde hareket eden mahalleli gruplar tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Haberlerden ve tanık anlatımlarından anlaşıldığı üzere bu gruplar yanlarında tabanca, bıçak gibi suç aletleri bulundurmaktalar. Şiddet olaylarına karışan grup üyelerinin, cezalardan korunmak amacıyla başka kimseler tarafından yönlendirildikleri anlaşılmaktadır."

SURİYELİLERİN UĞRADIĞI IRKÇI ÖRNEKLER

"Suriye uyruklu mültecilerin yaşam hakları ve güvenli bir çevrede yaşama hakkı tehdit altındadır" vurgusunun yapıldığı raporda, şunlar kaydedildi:
“* Suriye uyruklu mültecilere fiziki saldırılar haricinde okul, toplu ulaşım araçları ve ikamet ettikleri yerlerde ayrımcılık ve dışlanma gibi hak ihlallerine maruz kalmaktadır.
* Türkçe konuşan çocuk C. R. okulda akranları tarafından maruz kaldığı şiddeti Türkçe konuşarak şöyle aktardı: ‘Okulda iki kişi Suriyeli olduğum için beni dövdü. Hep benle kavga etmek istiyorlardı. Sonra öğretmenimiz, Suriye’nin de eskiden Osmanlı toprağı olduğunu söyleyince bana artık bulaşmadılar’
* Bir başka F. Z. adında görüşmeci devlet dairelerinde Türkçe bilmediğinden dolayı maruz kaldığı kötü muameleyi ırkçılık olarak şöyle tarif etti: ‘Araplara karşı tuhaf bir şekilde davranıyorlar, ırkçılık yapılıyor. Evraklarım için devlet dairelerine gittiğimde, sinirleniyorlar ve bunu jest ve mimiklerin ifade ediyorlar. Türkiye'de tek dil konuşuluyor, ben Arapça ve İngilizce biliyorum. Belki haklılar ama ben Türkçe bilmiyorum.’
* İ. E. adında görüşmeci komşularıyla yaşadıkları deneyimi ırkçılık olarak tarif ettikten sonra, Türkiyelilerin kendileri hakkındaki önyargıları şu ifadelerle anlattı: ‘Burada ırkçılıkla karşılaşıyoruz. Eşim komşumuza selam veriyor, ama eşimin selamını almıyorlar. 6 senedir komşuyuz bugüne kadar bize selam vermediler. Türkiye'deki insanlara göre her ay yardım aldığımız söyleniyor, ben yardım almıyorum.  Her ay vergi veriyorum. Bu para meselesi yüzünden bizden nefret ediyorlar.’
* E. S. adından görüşmeci ise bürokratik işlemlerin yavaş ilerlemesinden dolayı yaşadıkları sorunlara şöyle dikkat çekti: ‘Başvuru evraklarımıza geç cevap veriliyor. Kanuni bir şekilde yaşamak istiyoruz. İkametgah nüfus kayıtlarıyla ilgili sorun yaşıyoruz, nakiller çok zor oluyor, aile birleşmesinde sorun var. Bu sorunların çözülmesini istiyoruz.’”

YAPILMASI GEREKENLER

Raporun sonunda yapılması gerekenler şöyle açıklandı:
“* Esenyurt’ta ırkçı gruplar tarafından Arapça konuşan mültecilere yönelik tehdit, gasp ve şiddet eylemlerine son verilmelidir. Suç teşkil eden eylemlere karışan failler tespit edilerek cezalandırılmalıdır.
* Mültecilerin ikamet izinleri ve nakilleriyle (kayıtlı olduğu ilin dışındaki bir yere taşınma) ilgili yaşadıkları sorunlar ivedilikle çözülmeli.
 * Irkçılık, ayrımcılık ve nefret söylemiyle ilgili yasal alanda uluslararası sözleşmeler standardında ivedilikle düzenlemeler yapılmalıdır.
* Basın- yayın veya sosyal mecralar üzerinde nefret söylemi kullananlar tespit edilmeli ve haklarında etkili cezalar verilmelidir.
* Hak ihlaline maruz kalan mültecilerin adalete erişimi için insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, baro veya diğer hukuk çevrelerinin sahada farkındalık geliştirmek ve mültecilerin haklarını korumak ve savunmak  için sahada çalışmalar yapmalı, ortak kampanyalar yürütmelidir.”