‘Geçinemediğimiz için barınamıyoruz’

“Barınamıyoruz” diyerek sokaklarda sabahlayan öğrenciler, var olan barınma koşullarının ise sıkıntılarına dikkat çekerek, sorunların çözülmesini istiyor.

Üniversite öğrencilerinin başta İstanbul olmak üzere İzmir, Ankara, Antep ve daha birçok yerde başlattığı barınma hakkı eylemleri devam ediyor. Gençler, kentlerin çeşitli parklarında buluşarak sokakta sabahlıyor.

Bu eylemlere katılan 4 gençle buluşuyoruz; Zeynep, Bahar, Rojhat ve Fırat.

Gençlerden Zeynep ve Bahar yurtta kalıyor. Rojhat ve Fırat ise uzun süredir ev arayışında, çünkü onlara yurt hakkı çıkmamış. Rojhat’ın yurt hakkı için sırası 20 binlerde. Onun deyimiyle kendisine sıra gelebilmesi için İstanbul’daki bütün yurtların boşaltılması gerekiyor, bu da zaten imkansız.

‘İKİ HAFTA GEÇ BAŞLAMAK ZORUNDA KALDIM’

Zeynep, 650 lira KYK bursu alıp 480 lira yurt parası ödediğini anlatarak başlıyor konuşmaya: “Bursun yarısından fazlasını zaten yurda veriyoruz ama sadece bununla da kalmıyor. Yurtta yemekleri dahi yiyemiyoruz, çünkü yenilmeyecek halde. Farklı anlamlarda da yurdu kullanamıyoruz; ışık vesaire birçok sorun var. Kaldı ki burstan geriye kalan parayla ben dışarıda yemek mi yiyeyim, kitap mı alayım ya da özel ihtiyacımı mı karşıyayım? Bir de şöyle bir durum var. Normalde bir kez yurt çıktı mı devam etmesi gerekiyor bu hakkın. Ben İstanbul’a dikey geçişle geldim fakat yurt hakkım iptal edildi. Yeniden başvuru yapmam gerekiyordu ve beklemeye alındım. Bu süre zarfında iki hafta dışarıda kalmak zorundaydım. Mecburen bir hafta özel bir yurtta, küçücük bir odaya 800 lira verdim. Benim açımdan hem büyük bir maddi zorluktu hem de okula da bu yüzden iki hafta geç başlamak zorunda kaldım.”

Zeynep, yapılan eylemler büyürse haklarını alacaklarını ekliyor: “Öğrenciler açısından güçlü bir direniş var bence. Bizim istediğimiz sadece bir çatı altında olmak değil, eğitimimize dair bütün haklarımızı istiyoruz. Biz rica etmiyoruz, haklarımızı istiyoruz. Direniş büyüdükçe inanıyorum ki haklarımızı alacağız.”

BU SORUN BÜTÜNLÜKLÜ

Bahar, 10 yaşından itibaren devlet yurtlarında kalmış bir öğrenci. Memleketi Muş'taki köyünde okul olmadığı için Yatılı Bölge Okullarında (YBO) eğitim görmüş. Kökeninin ta buralara dayandığını anlatarak başlıyor sözlerine. Bahar'a göre sadece barınma koşullarının sağlanması değil, bu koşulların ne olduğu da önemli: “Küçük yaşta yurtlarda kalırken örneğin aileyi görebilme imkânımıza kadar hep kısıtlı bir şekilde yetiştik. Köylerimize giden araç olmadığı için aylarca o soğuk yurtlarda yaşadık. Yani askeri bir sistem içerisinde büyütüldük. 15-16 yaşında burslu olarak özel bir okulu kazandım. Fakat bu defa yurt çıkmadı. O bölgede ailemin beni verebileceği tek yer bir dini cemaat yurduydu. Çünkü ailem çiftçi, babam para yetiştiremiyordu. Yani 200 liraya sadece oralarda barınabilirsin. Bu örnekler o kadar çok ki! O yüzden sadece üniversite öğrencilerinin problemi değil. Bu devlet beni böylesi bir yurda mahkûm etti, hem de o yaşlarda. Örneğin ben dünya klasikleri okumak istediğimde izin verilmeyen bir yerdi burası. O yüzden yurt ve öğrencilerin barınma problemine bütünlüklü bakılması gerektiğini düşünüyorum. Evet, barınma imkanları bulduğumuz oluyor ama bu defa da şartlar sizi böylesi yerlere itiyor. Hatta devlet bizzat itiyor. Muş'ta, Van'da, Amed'de birçok yerde zaten böylesi yurtlar kuruluyor. Birçok kişi ekonomik durumu olmadığı için buralara mahkûm kalıyor.”

‘İKİ HAFTA DIŞARIDA KALDIM’

Bahar, konuşması boyunca meselenin sadece yurt hakkı olmadığına vurgu yapıyor. Öte yandan Bahar’ın bir kadın olarak okumak dışında başka bir şansı olmadığını dayatan sisteme de eleştirileri var: “Üniversiteye geldik yurt çıktı ama nasıl çıktı? Ben de iki hafta dışarıda kaldım. Burada hiçbir tanıdığım yoktu. Amcamın kaynanasının bilmem nesinin nesine kadar uzak bir tanıdık bulup oraya gittim. Hayatımda hiç bu kadar mahcup olmamıştım. İnsanlar benim gözümün içine bakıyordu. Çekip gitmek istesem… Bir hayalim var; bir meslek için çıktım yola. Çünkü ben feodal ve devletin erkekçi zihniyeti ile beslenmiş bir coğrafyadan kadın olarak, tüm zorlukları aşarak çıktım. Evet, okumak insanı özgürleştirir mu bu ülkede? Hayır, makine gibi yontuluyoruz. Bu başka bir tartışmanın konusu. Ama benim bir kadın olarak başka şansım yok.”

YURTLARDA DİNİ SOHBETLER YAPILIYOR

Bahar, o iki haftanın sonunda nihayet 340 lira verdiği bir yurda çıksa da, sorunlar bununla bitmiyor. Zira üniversiteyi kazandıktan sonra da devletin ve iktidarın KYK yurtlarını bıraktığı tarikatlar çıkıyor karşısına: “Yurt çıktı ama benim okulum Beykoz'da, yurdum Zeytinburnu tarafındaydı. Okula gitmem bile saatlerimi alıyor. Ben değişmesi için talepte bulundum fakat ertelendikçe ertelendi. Özetle böyle bir barınamama problemimiz var.

Tek başına bir çatı altına girmek değil, aynı zamanda oranın koşulları da önemli. Örneğin KYK yurtlarında çok görünür kılınmıyor ama orada da belli kurslar adı altında dini sohbetler gerçekleşiyor. Örneğin benim annem, ‘kızım nerede kalıyor’ diye yurda girip göremezken, farklı bir yurttan erkek öğrenciler gelip çeşitli dini sohbetlerde bulunabiliyor.

EYLEMLER TOPLUMSALLAŞIRSA BAŞARIYA ULAŞIR

Bizi en temel haklarımızla terbiye etmeye çalışıyorlar. O yüzden bizler eylemlere destekçi değil, bunu bizzat yaşayan özneler olarak katılıyoruz. Eylemler toplumsallaşırsa başarıya ulaşır diye düşünüyorum. Tek bir yerde kalmamalı, sadece öğrenciler içinde değil bütün topluma yayılmalı. Çünkü sorunu yaşayanlar bu toplumun çocukları.”

ÖĞRENCİYE VERİLEN EVİN MUTLAKA KUSURU OLUYOR

Fırat, bir arkadaşıyla üç aydır ev aradığını söylüyor. Haliyle emlakçıların ve ev sahiplerinin koyduğu fahiş fiyatları çok iyi biliyor: “Öğrenciye sunulan evlerin mutlaka bir kusuru oluyor. Ya en alt katlarda bodrumda ya da rutubetli. Şimdi konuştuğumuz fiyat artışından önce zaten ev arayan kişi öğrenci olunca fiyatlar iki kat artıyordu. Şimdi ise 4 kat artmaya başladı. Hele erkek öğrenci iseniz birçok ev sahibi, evini kiralamak istemiyor. Emlakçıların ve ev sahiplerinin bu kontrolsüz kira artışının denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum."

ADIM KÜRTÇE OLDUĞU İÇİN BİLE EV VERMEYEN VAR

Rojhat, üniversiteye geldiğinde ilk olarak ev aramak zorunda kalmış. Çünkü yurt hakkı için olan bekleme sırası 20 binlerdeymiş ve o hak kendisine çıkmamış. Ev ararken ise adı Kürtçe, Türkçesi de şiveli olduğu için dahi kendisine ev verilmediğini söylüyor: “Ben çoğu kez Kürt olduğum için bile geri çevrildim. Ev sahipleri çeşitli bahaneler uydurdu ama anlamak çok da zor değildi. Birçok öğrencinin barınma sorunu var. Biz bunu şöyle tanımlıyoruz; ‘geçinemediğimiz için barınamıyoruz.’ Geçinmek için paramız yok. Bize reva görülen para 650 lira haliyle çalışmak zorunda kalıyoruz okurken. Devlet bizi bunu mahkûm ediyor. İnsanlar geçim derdinde olduğu için sosyalleşemiyor, örgütsüz ve bilinçsiz bir toplum olmaya doğru gidiyoruz.”