Gerçekler ya da, işsizlik, hapis ve ya ölüm

Gerçekler ya da, işsizlik, hapis ve ya ölüm

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Basın özgürlüğü günü bu yıl 20’nci kez kutlanıyor. Ancak basın özgürlüğüne ve gazetecilik mesleğinin icrasına yönelik politikalar ve savaşlar gazetecileri kurban etmeye devam ediyor.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde açıklanan veriler gazetecilerin halen cinayet, tehdit ve hukuki davaların kurbanı olduğunu gösteriyor. Medyanın özgürlüğünü garanti altına alan ve siyaset medya ilişkisinin şeffaf olduğu ülke ise neredeyse yok gibi ve holdingleşen medya sektörüne karşı bağımsız habercilik kısmen de olsa ilerliyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)’e göre 2012 yılında 144 basın emekçisi görevini icra ederken öldürüldü. Bu kişilerden 90’ı gazeteci iken, 6’sı yardımcı ve 46 ise bağımsız olarak internetten yayın yapan yurttaş-gazetecilerden oluşuyordu. Gazetecilerin öldürüldüğü ülkelerin başında 18’er kişi ile Suriye ve Somali gelirken, Pakistan 10 kişi ile üçüncü sırada yer aldı.

Gazetecilere yönelik cinayetlerde son 10 yıldaki ciddi artış ise dikkat çekiyor. RSF raporlarına göre, 2003 yılında 43 gazetecinin yaşamını yitirirken, bu son yılda en az gazeteci ölümünün yaşandığı yıl oldu. 2006’da 84, 2007’de ise 87 gazeteci çeşitli biçimlerde cinayetlere kurban gittiler.  RSF verilerine göre 2013 yılı da oldukça karamsar bir tablo çiziyor. Yılın ilk dört ayında 19 gazeteci ve 9 yurttaş-gazeteci uğradığı saldırı sonucu ve ya çatışma bölgelerinde yaşamını yitirdi.

YÜZLERCESİ HAPİSTE

Dünya genelinde halen yüzlerce gazeteci de cezaevlerinde bulunuyor. Halen 174 gazeteci meslekleri ile alakalı davalardan dolayı dünyanın değişik ülkelerindeki cezaevlerinde tutulurken,  amatör olarak faaliyet yürüten 162 kişi de aynı kaderi paylaşıyor.

TÜRKİYE 148’DEN 154’E GERİLEDİ

Türkiye ise gazeteciler açısından dünyanın en büyük cezaevi olmaya devam ediyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)’nin verilerine göre 62 gazeteci haklarında açılan çeşitli davalardan ötürü hapiste bulunuyor. Bu gazetecilerin çoğunluğu Kürt basınında çalışırken, KCK davası dolayısıyla tutuklananlardan oluşuyor.

Medya organları üzerindeki ekonomik ve siyasi baskılar göz önüne alındığında ise başta Türkiye, İran, Rusya ve Kuzey Kore olmak üzere bir çok ülke kötü bir sınav veriyor. 179 ülkenin basın özgürlüğüne yönelik politikalarını irdeleyen RSF’e göre listenin son sıralarını Eritre ve Kuzey Kore alırken, Rusya 148’inci, Türkiye 154’üncü, Çin 173 ve İran 174’üncü sıraya yerleştiler.

Türkiye 2011-2012 yılında 148’inci iken bu yıl bir çok Afrika ve Asya ülkesini geride bırakarak 154’üncü sıraya gerilemiş oldu. RSF ve diğer uluslararası basın kuruluşları özellikle KCK ve Ergenekon başta olmak üzere siyasi davalardan yargılanan gazetecilerin tutukluluk hallerini, internet siteleri ile onlarca ‘sakıncalı’ kelime ve ya konuya getirilen erişim yasaklarını eleştiriyor.

RSF’e göre basın özgürlüğü konusunda en şeffaf ülkeler ise Finlandiya, Norveç ve Hollanda oldu. RSF listesinde, Almanya 17, İngiltere 29, Fransa’nın ise 37’inci sırada yer alırken, İtalya listede sadece 57’nci olabildi.

HOLDİNG VE SİYASİ PARTİ GAZETECİLİĞİNE KARŞI BAĞIMSIZ İNTERNET GAZETECİLİĞİ

Dünya genelinde gazeteciler bin bir güçlükle çalışırken, mesleki etik ve özgürlük en çok gazetecilerin bağlı bulundukları medya kuruluşlarının politikalarına kurban oluyor. Gelişmiş ve ya gelişmekte olan ülkelerde olsun medya  tekelleri ve siyasetçiler arasındaki çıkar ilişkileri de basın özgürlüğüne darbe vuruyor.

Özellikle Avrupalı gazeteciler hayati tehlike ve hapis cezası korkusu olmadan çalışsalar da, siyasi ve ekonomik çıkarları gözeterek haber yapmak zorunda kalabiliyorlar. İtalya’da Sylvio Berlusconi’nin hem başbakan hem medya patronu, Fransa’da ise Sarkozy’nin medyadaki dostlarının bir hayli fazla olduğu bir iki yıl öncesini hatırlamak yeterli. Yani, her dönemin siyasi erkine ayak uydurmaya çalışan medya tekellerini ve gazeteci kimlikli yandaşlar sadece Türkiye’de aktif değiller.

Büyük medya tekellerinin haberciliği geniş kitleleri manipüle etme, siyasi amaçlara göre yönlendirme aracı olarak kullanması nedeniyle son yıllarda internet üzerinden bağımsız haber yapan bireylerin sayısı da her geçen gün artıyor. Bağımsız haber sitelerinin holding gazetelerine göre avantajı ise bir çok skandalın siyasi ve ekonomik baskı korkusuyla gizleme korkularının olmayışı. Örneğin Fransa’da son yıllardaki bir çok politik skandal Mediapart adlı internet haber sitesi aracılığı ile duyuruldu.