Gerilla Eylem: Toprağına aktı kanı

Heval Halil Dağ'ın yüreğine, tutkusuna ve aşkına sahip olmak isterdim… Nasıl dokundu gerillaya, her anında nasıl yazdı da bize sevdirdi şu dağları ve gerillayı ölümsüzleştiren anları...

O, olsaydı da şu Govende'nin güzelliğini görseydi neler dizerdi acaba ya da gerilla Eylem’in deniz gözleriyle karşılaşsaydı, dağlar kadar büyük yüreğini görseydi neler yazacaktı defterine ve bize...

Vardık Avaşin’e… Ter içinde, çamur içinde ama asla şikâyet etmeden. Çünkü biliyorum yanımdan geçen her Zagros gerillası şunu tembihledi; Zagros’ları sev ki seni bağrına bassın. Biz de bunu emir bildik, bastık bağrımıza Zagros’u. Çamur da olsa sert de olsa merhametli de olsa bizimdir sonuçta. Şimdi anlıyordum, gerilla neden ertelemez birçok şeyi. Bu savaşın acımasızlığında ölümsüzlük iksirini kimin ne zaman içeceği hiç belli olmuyor.

İKİ KARDEŞ, İKİ YOLDAŞ

Sonunda Govende’yi gördüm. Eskilerin "Julian” diye seslendiği, o dünyalar güzeli bir kadın olan Govende’yi, sevdiğine kavuşmaz ve başkasıyla evlendirirler zorla. Bu güzel kadının bir duasıyla oradaki tüm herkes taşa dönüşür. Aşık bir kadının duasıyla oluşan bir güzellik, Govende. Kamerama Govende’yi ilk anlatan ve sevdiren gerilla Eylem Dilxwaz. Mardin’in Nusaybin ilçesinde doğdu, kadınlar şehri diye herkesçe bilinen bu güller ve kadınlar şehrinde bir tarihin yanı başında doğdu ve yaşadı. Ve abisi Dilxwaz Nisebin’in 2011 yılında gerillaya gelmesinden hemen sonra dayanamayıp kendini dağlara vurur. Mardin'den Botan'a kadar gerillacılık yapar. Dilxwaz Nisebin, 2015 yılında işgalci Türk ordusu top ve tanklarıyla şehirlere inip önüne gelen herkesi öldürdüğünde dayanamayıp Cizre’de direnişiyle işgalcileri korkutan gençlerin ve halkın “direnin” çağrısına karşılık silahıyla birlikte Cizre’ye koşar ve orada sonuna kadar direnip ölümsüzleşir. Böyle bir direniş ruhuna bürünen iki kardeştir onlar. Gerilla Eylem Dilxwaz abisinden öte yoldaşı olan Dilxwaz’ın hayallerini de sahiplenerek devam ediyordu yaşamdaki yürüyüşüne. Ve bana da Govende’yi sevdiren o kadın şunları söylüyordu:

'BİZ DOKUNMALIYIZ BU TAŞLARA...'

“Biz dokunmalıyız taşlarına, biz yürümeliyiz yollarından, bizim dizimiz kanamalı o taşlarda, diyorum kendime. Düşmanın orada olduğunu bilmek, orada nefes aldığını bilmek çıldırtıyor beni, o yüzden tüm enerjim eylemlerde, silahımda ve ayaklarımda oluyor. Enerjimizle düşmanı yeneceğimizi biliyorum. Bunun için savaşacağımızı biliyorum. Bu güzelliği Kürdistan toprağına tekrar bağışlamak bir boyun borcu. Çünkü bu şehitlerimizin vasiyetidir. Onlar Kürdistan'a toprak oldular. Önder Apo, 'toprağı incitmeyin' derdi. Bu toprağı inciten her bir zalimin gözleri bizim toprağımız ile dolsun, yürekleri kor ateşlerde yansın ki bir daha asla toprağımıza el sürme cesaretinle bulunmasınlar.” Sözlerini bitirip kahkaha atıyor gerilla Eylem. O her cümlenin sonunda, her satır arasında kahkaha attı.

Ben de huzur buluyordum; yıllarca kilitlenmiş bir dudaktan böylesi kahkahaların, böylesi bir öfkenin fışkırması ne de güzel. Gerilla Eylem Dılxwaz, Metina’dan Avaşin’e kadar uzanan bir yolculuk yaptı gerilla yaşamında. Ve gittiği her yere gülüşünü, bu yaşama olan bağlılığını, cesaretini, o herkesi bazen korkutan bazen de cesaret veren kahkahasını, yağmur çamur demeden gittiği her eylemde oynadığı öncülüğünü, 'biz kadınlar yeniden yapılanmanın öncü gücü olup gereken rolü oynayacağız. Zalime diz çökmeyeceğiz, dile minnet eylemeyeceğiz' dediği zamanki sesindeki şiirsel tonu, kararlılığı, sadeliği ve hiç unutmadığı “Merdinki” konuşmaları... Hepsi gözlerimin önünde, kameramın içinde…

Gerilla Eylem Dilxwaz (Songül Mutlu), 6 Kasım 2020’de Avaşin’in Govende alanında bir takım arkadaşıyla gittiği eylemde 13 asker öldürüp sonuna kadar savaştı. Halil Dağ tanısaydı seni şunu yazardı defterine; deniz gözlü, dağ yürekli bir gerilla tanıdı gözlerim. O da gerilla Eylem Dilxwaz. En öne koştu, en önce yürüdü. Ve “bizim dizimiz kanamalı” dediği Govende’de dizinin kanının aktığı toprağa karıştı.