GİK-DER Kültür Sanat Festivalinde 'Êzîdî Kadın Gerçeği' paneli

"Yüzünü Güneşe Dönen Ezidiler" başlığıyla yedincisi düzenlenen GİK-DER Kültür Sanat Festivalinde "Soykırımlarda Êzîdî Kadın Gerçeği" konulu panel düzenlendi.

"Yüzünü Güneşe Dönen Ezidiler" başlığıyla yedincisi düzenlenen GİK-DER Kültür Sanat Festivalinde "Soykırımlarda Êzîdî Kadın Gerçeği" konulu panel düzenlendi. Panelde yapılan konuşmalarda Êzîdîlikte kadının kutsal olduğu vurgulanırken, DAİŞ çetelerinin kadınlara dönük vahşetine dikkat çekildi.  Panelde, Şengal ve Rojava'nın özerk statüsünün tanınması istendi.

Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) ve Roj Kadın Meclisi'nin düzenlediği panel, Kürt Kültür Merkezinde Avrupa Êzîdî Kadın Meclisi Koordinasyonu'ndan Xane Agal, Sosyalist Kadınlar Birliği'nden Hatice Güden ve Roj Kadın Meclisi'nden Evrim Yılmaz'ın katılımıyla gerçekleşti.

AGAL: KADINLAR TESLİM ALMA ARACI OLARAK KULLANILDI

Agal, Êzîdîlerin tarihi, sosyolojik yapısı ve yaşadığı soykırımlar hakkında bilgi vererek, Êzîdîliğin bir doğa sevdası ve inancı olduğunu; ateşin, güneşin, suyun ve toprağın kutsal kabul edildiği bir inanç biçimi olduğunu belirterek, "Êzîdîlik aynı zamanda Kürtlüğün kökenidir" diye ekledi.

Êzîdîliğin orijinal felsefesinde toprak ile kadının kutsal olduğunu, pek çok duasında kadından yardım istendiğini, kadının değiştirici ve saygın bir yerde olduğunu da ifade eden Agal, sonraki yıllarda gerek Hıristiyan, Musevi ve İslam dinlerinden etkilenmesi ve gerekse de bu üç inanca sahip insanlar tarafından uğradıkları saldırılardan korunmak adına aldıkları tedbirlerin zamanla yeni bir kültür geliştirdiğini belirtti. Agal, "Êzîdîler diğer dinlerin etkisine girdikçe kendi öz inançlarından uzaklaşıyor, kadınları mal, mülk, eşya olarak görmeye başlıyordu. Çok evlilik normalleşiyordu. Kadınların kaçırılmasını önlemek adına kadınlar evlere hapsediliyordu" dedi.

DAİŞ çeteleri ve bölgede yaşananlara da değinen Agal, kadınların çok özel bir hedef haline getirildiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti: "Kadınlar, sadece cinsel zevk aracı olarak görülmedi. Aynı zamanda Êzîdî toplumunu teslim alma, güçten düşürme aracı olarak kullanıldı. Erkek egemen zihniyetin en zayıf halkasından yakalayarak Êzîdî kadınlar üzerinden tüm insanlığımız ve toprağımıza tecavüz ediliyor, toplumsal onurumuz pazarlarda satışa sunuluyordu."

YILMAZ: EGEMEN DEĞERLER ERKEĞİ DE VURUYOR

Roj Kadın Meclisi'nden Evrim Yılmaz ise DAİŞ çeteleri üzerinden Ortadoğu'da yaşatılan vahşetin ABD'nin Ortadoğu planının bir parçası olduğunu belirtti. Kadını "namus" olarak gören erkek egemen değerlerin sadece kadınları değil, erkeği de vurduğunu söyleyen Yılmaz, "Erkeklerin namusu olmak istemiyoruz" dedi.

GÜDEN: ÖZERK STATÜ TANINMALI

SKB adına konuşan Hatice Güden, çözüm yöntemleri ve görevlere değindiği konuşmasında, "Soykırımlar tarihi aynı zamanda cins kırım tarihleri olmuştur" diyerek, şunları kaydetti:

"Ermeniler, Yahudiler, Êzîdîler, Kürtler, Tamiller soykırıma uğrayan halklardır. Görülebileceği gibi geçmişten günümüze soykırıma uğrayan halkların hepsi devletsiz, resmi statüye sahip olmayan halklardır. Dolayısıyla öncelikli çözüm yollarından biri olarak Şengal'in ve aynı zamanda Rojava'nın özerk statüsünün tanınması gerekmektedir.

Êzîdîliğin bağımsız bir din olarak kabul edilmesi ve hukuki statü verilmesi gerekiyor. Êzîdî Soykırımı'nın tanınması ve uluslararası sözleşmelere uygun davranılması da önemli bir adım olacak."

'EKONOMİK KAMPANYALAR ARTMALI'

Kaçırılarak pazarlarda satılan, seks kölesi olarak kullanılan 3500 ila 5000 arasında kadının bulunduğuna işaret ederek sosyal, psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmasının da önemli olduğunu kaydeden Güden, ekonomik kampanyaların geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Güden, SKB'nin Mayıs ayı içinde tüm bu talepleri içeren bir dosya ile BM ile görüşmeye hazırlandığını da bildirirken, uluslararası sosyalist ve komünist örgütlerin birleştiği ICOR tarafından Rojava'da yapılması planlanan hastane çalışmasına SKB'nin de dahil olduğunu belirtti. Güden, toplumsal duyarlılık çağrısında bulundu.

...