HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu tarafından çok sayıda akademisyen, ilgili STK temsilcisi ve aktivistin katılımıyla 19 Haziran’da gerçekleştirilen "Suriye Savaşının 10’uncu Yılında Göçmen ve Mülteciler Çalıştayı"nın sonuç bildirgesi açıklandı.

Bildirgede, çalıştay sonucunda öne çıkan başlıklar sıralandı. Türk devletinin hem imza attığı uluslararası sözleşmeleri hem de yasalarında tanımlı olan maddeleri uygulamayarak, mültecilerin var olan haklara erişimlerini engellediğine dikkat çekilen bildirgede, "Devletin erkek egemen, homofobik, sermaye yanlısı anlayışı şiddet, tecavüz, iş kazaları/ölümleri, çocuk evliliği ve işçiliği, insan kaçakçılığı, geri gönderme merkezlerinde mültecilere yönelik işlenen işkence gibi birçok suçu cezasız bırakarak, toplum tarafından mültecilere uygulanan şiddeti ve hukuksuzluğu teşvik etmektedir" denildi.

'KÜRESEL DAYANIŞMA AĞLARI GEREKİYOR'

Bildirgede şunlar da ifade edildi:

"Devletin hakim anlayışı ve politikaları, mültecilerin sağlık hizmetlerine ulaşamamasını, ucuz işgücü olarak kayıt dışı ve insanlık onuruna yakışmayan işlerde çalışmalarını, lgbti+ ve trans bireylerin barınma haklarının gaspını, sağlık hizmetlerine erişememelerini, yaşamak için seks işçiliğine zorlanmalarını, toplum tarafından şiddete uğramalarını; kadınların sosyal yaşamdan koparılarak ev içine hapsolmalarını, karar alma süreçlerinden uzaklaştırılarak yoksullaşmalarını, çocukların eğitim yaşamlarını sonlandırılmasını, refakatsiz çocukların illegal işlerde kullanılmasını, çocuk işçiliğini ve çocuk evliliğini, engellilerin dışlanarak sosyal yaşamdan koparılmasını doğurmaktadır.  

Türkiye toplumunun büyük çoğunluğunda siyasi kutuplaşmayı aşan bir boyutta, Suriyeli düşmanlığıyla tanımlanan mülteci karşıtlığı vardır.

Göç giderek artmaya devam edecek küresel bir olgu olduğu için küresel dayanışma ağları oluşturulmalı ve yerellerde de mülteci düşmanlığının giderilmesi için ilk adımların atılacağı, dayanışmanın örgütleneceği inisiyatifler kurulmalıdır."