Bakırköy L Tipi Cezaevinde tutulan görme engelli ve kanser hastası hükümlü Hediye Aksoy’a nakil sırasında jandarmaya hakaret davasından sonra gardiyanları darp ettiði iddiasıyla dava açıldı. Aksoy davalar konusunda yaptıðı açıklamada darp ve hakaret davasının paralel yürüdüðüne dikkat çekerek “biri tutmazsa diðer tutar sistematik intikam mantıðı devrede” dedi.
GÖRME ENGELLÝ KANSER HASTASINA DAVA AÇILDI
16 Aðustos 2011 tarihinde Aksoy'un tedavi koşullarının saðlanması talebiyle cazaevi Müdürü Hulusi Saðır ile görüşmek üzere koðuştan çıkartılan siyasi kadın tutsaklar gardiyanların saldırısına uðramıştı. Ancak saldırının faturası o esnada koðuşunun üst katındaki hücresinde istirahat eden Hediye Aksoy'a kesildi.
Aksoy hakkında," gardiyanları darp etme ve görevlerini yapmalarına engel olmak" iddasıyla dava açıldı. Olayla ilgili 13 Haziran 2012 tarihinde Bakırköy Adliyesine götürülen Aksoy, anadili olan Kürtçe ifade verme isteði reddedilince uðradıðı haksızlıðı anlatamadan cezaevine geri getirilmesiyle ikinci kez maðdur edildi.
AKSOY: "SÝSTEMATÝK ÝNTÝKAM DEVREDE!"
Bu davanın daha önce hakkında açılan hakaret davasıyla direk ilgisi olduðuna dikkat çeken Aksoy, yaşanan olay zincirini şöyle anlattı," 12 Aðustos 2011 tarihinde Samatya Hastanesine götürülmek üzere Ring aracına bindirildim. Ancak hastane yerine Fathi Adliyesine götürülerek orada saatlerce bekletildim. Bunun nedenini görevlilere sorunca, asker ve Ringdeki adli tutuklular tarafından aðır küfür ve hakaretlere maruz kaldım. O gün tedavi görmeden sabah saat 8.00'den 16.00'ya kadar Ringin içerisinde dolaştırılıp, bekletildikten sonra cezaevine geri getirildim. Ertesi gün 13 Aðustos 2011 tarihinde suç duyurusunda bulundum. Bu şekilde tedavi edilmeden bekletildiðimi öðrenen B.5 koðuşundaki arkadaşlarım müdürle bir konuşma talep etti. Uzun bir uðraştan sonra, 16 Aðustos günü çaðırdılar ancak koðuş kapısından çıkmalarıyla gardiyanların saldırmaları bir oldu. Buna tanık olan mazgal kapısında ki arkadaşlar da tepki gösterdi. O esnada rahatsızlıðımdan dolayı koðuşun üst katında ki hücre yataðımda istirahat ediliyor olmama raðmen, olay günü gardiyanları darp ettiðim iddiya ediliyor."
Yaşanan bu saldırıların ve hukuksuzluðun kendisi başta olmak üzere tüm siyasi tutsaklara gözdaðı vermeyi amaçladıðını vurgulayan Aksoy, "sistematik intikam devrede devrde" dedi.
ÝHLALLER SINIR TANIMIYOR
Bakırköy L Tipi Cezaevindeki ihlaller bununla da sınırlı deðil. 30 Mayıs ve 1 Haziran 2012 tarihleri arasında Bakırköy L Tipi Cezaevinden Çaðlayan’daki Adalet Sarayına götürülen 20 kadar kadın siyasi tutuklu nezarethaneye kelepçe uygulamasına karşı çıkması üzerine dövülerek yerlerde sürüklendi. Bu duruma raðmen kadın mahkumlar hakkında hakaret ve darp davaları açıldı.
Kamuoyuna şu ana kadar yansımayan darp olayını bire bir yaşayan siyasi tutsaklardan Hatice Dilek şöyle anlattı: "Eziyet mahkemeye götürülmek üzere 12 kişilik kapasiteli Ring aracına 20 kişi bindirilmemizle başladı. Ellerimize takılan kelepçeler çok sıkıldıðı ve bileklerimizi yaraladıðı için, cezaevi komutanına gevşetmesi hususunda bulunduysak da hiç umursamadı. Öylece üst üste yıðılmış ve nefes almaz bir şekilde Çaðlayan Adalet Sarayı'nın 7 kat aşasında bulunan nezarethane bölümüne vardık. Tam rahat bir nefes alacaðız derken, eziyet bu kez işkenceye dönüştü.
Her tarafı askerlerce çevrili olan nezaret bölümünün girişinde komutan bizi kelepçeli nezarethaneye sokmaya çalışınca olan oldu. Yerin 7 kat altında kaçmamızın imkanı olmadıðını anlatmaya çalışıyorduk ki, komutanın," Atın bunları içeri" emriyle birden askerler üzerimize saldırdı. gözleri görmediði için ne olduðunu anlamayan Hediye Aksoy'un tartaklandıðını görünce ona siper olmaya çalışsak da nafile, şiddetin dozu giderek artı. Kalp hastası Pınar Çevrim'i tekmeleyerek yerlerde sürüklediler. Hepimizi darp ederek zorla nezaret haneye soktular. Üzerimize kilit vuran cezaevi komutanı kendinden gayet emin bir şekilde," Gidin istediðiniz yere şikayet edin. Bize bir şey olmaz, siz zararlı çıkarsınız" dedi ve hakikatende öyle oldu."
MEÐER ASKERLER DARP EDÝLMÝŞ
Mahkeme sonrası aldıkları darp izleri ve aðrılarıyla yeniden Ring ile eziyetli bir yolculuk çeken kadın tutsaklar, ismi ismi cezaevi idaresince gizlenen komutanın haklarında tutanak tutup, suç duyurusunda bulunduðunu öðrendiler. Suç duyurusunun konusu ise kadın tutsakların askerlere saldırıp darp ettiði iddasıydı." Hem kelepçelendik, hem darp edildik, hem suçlandık" diyen Dilek, cezaevi komutanı hakkında Adalet Bakanlıðına bulunduklarını belirtsede, bu husus" Bize bir şey olmaz" gövencesine nereden aldıðı belirsiz olan komutana geri adım attırmadı. Tam 1 gün sonra, 1 Haziran 2012 tarihinde aynı işkenceyi bu kez DYG davasından tutuklu bulunan ve Çaðlayan 'Adalet' Sarayı'nın nezarethanesine getirilen üniversite öðrencilerine yaşattı.