Gözaltına alınanlar neler yaşıyor?

İnsan hakları örgütleri ve hukukçular, OHAL'deki gözaltılarda yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı.

İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul şube ve temsilcilikleri, Olağanüstü Hal (OHAL) süresince yapılan gözaltına alınmalarda karşılaşılan hak ihlallerine dair bir rapor hazırladı. Rapor, kurum temsilcileri tarafından İHD İstanbul Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaşıldı.

'İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE TANIKLIK EDİYORUZ'

Avukat Zeynep Ceren Boztoprak, Türkiye cezaevlerinde OHAL ile birlikte vahim hak ihlallerinin yaşandığını söyledi. Boztoprak "Özellikle OHAL kararnameleriyle getirilen 30 günlük gözaltı süresi başlı başına bir ihlal niteliği taşırken, bu süre içindeki uygulamalarla, işkence ve kötü muamelenin yeniden sistematik hale getirilmesine tanıklık etmekteyiz" dedi. 

'BİLDİĞİMİZ USULLER!'

Karşılaşılan hak ihlallerinin bir kısmının OHAL'den önce de yaşandığını dile getiren Boztoprak, "Gözaltında savunma hakkının tamamen ortadan kaldırıldığını, yasak sorgu usullerinin kural haline getirildiğini görüyoruz. Bir kısmı Kürdistan'da uzun yıllar süren OHAL dönemlerinden bildiğimiz usuller yeniden harmanlanarak, adeta bir hak ihlali mekanizmasının kurulup işletildiğini gözlemledik" diye konuştu.

Boztoprak, gözaltına alınanların Emniyet'teki sorgulamalarında kanunlara ve yönetmeliklere meydan okurcasına, gizli bir kanun ve yönetmelik varmış gibi "mülakat" yönteminin uyguladığını aktardı. Bu usulün savcılar ve yargı tarafından da görmezden gelindiğini vurgulayan Boztoprak, "Savcı ve yargıçların bu usule göz yumması, Ceza Muhakeme Usulleri'nin toptan çöpe atılmasından başka anlama gelmeyecektir" ifadelerini kullandı.

İŞKENCE ÖRNEĞİ

Avukatların gözaltına alınan müvekkilleriyle yaptıkları görüşmelerde karşılaştıkları kimi olumsuzluklara da değinen Boztoprak, şu örneği verdi:

"Bir avukat, 17 gün gözaltında tutulan müvekkilinin kendisiyle görüşmesine sadece bir kere ve iki dakikalığına izin verildiğini aktarmıştır. Aynı avukat, kalan günler içindeki görüşme arzusunun, 'Burada değil' kalıp cümlesiyle geri çevrildiğini aktarmıştır. Tecavüz tehdidi, gece baskınıyla dayak, sürekli hakaret ve küfür bu vakada da diğer vakalarla ortak bir öğe olarak öne çıkmaktadır. Aynı dosyadaki 14 kişinin de anlatımları benzer ve tutarlıdır. Müvekkili, hastaneye gittiklerinde genellikle doktoru görmediklerini, hatta bazen otobüsten bile indirilmediğini aktarmıştır. Başka bir örnekte ise 7 yaşındaki çocuğunun elinden alınarak SHÇEK'e verileceği tehdidiyle 24 sayfalık ifade imzalatılmış, bu işlem de özel avukatı bulunmasına rağmen barodan çağırılan avukatla yapılmıştır. Üstelik öyküdeki kişi doğru dürüst okuma yazma bilmemektedir." 

Verdiği bu örnekte görüldüğü gibi "İşkenceye sıfır tolerans" söylemlerinde bulunulan günlerinin çok gerilerde kaldığını ve sistematik işkence uygulamalarına yeniden dönüldüğünün altını çizen Boztoprak, savunma hakkının OHAL kuralları bile çiğnenerek tamamen rafa kaldırıldığını söyledi.

Yine "adil yargılanma hakkı"nın ihlal edildiğini dile getiren Boztoprak, bu tür işkence uygulamalarından vazgeçilmesini ve sorumluların yargı önüne çıkarılmasını istediklerini kaydetti.

KARAKOLDA MUAYENE!

TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe ise, Türkiye'nin altında imzası bulunan İstanbul Sözleşmesi ilkelerinin ihlal edildiğini dile getirdi. "Biz OHAL'den bu yana görüyoruz ki akreplere, nezaretlere doktor getiriliyor, orada muayene yapılıyor. Özgür Gündem'deki gözaltlıların muayenesi karakolda yapıldı" diyen Efe, işkence ve kötü muamele mağdurlarına kendilerine başvuru yapmaları konusunda çağrıda da bulundu. 

'İŞKENCEYE UĞRAYANLAR BAŞVURU YAPMALI'

İşkencenin belgelenmesinin önemine dikkat çeken ÖHD İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Sinan Zincir de 30 günlük gözaltı süresinin başlı başına işkence olduğunun altını çizdi. İşkenceye maruz kalanlardan mutlaka TİHV'e başvurmalarını isteyen Zincir, bugün Saray'a bağlı bir yargının olduğunu belirterek, "Bu gerçekliğe karşı mücadele etmek çok önemlidir. İşkenceyi uluslararası kurumlara taşımak gerekiyor. İşkenceye sıfır tolerans diyenler bunu devreye soktular" diye konuştu.

İHD İstanbul Üyesi Mine Nazari'nin de her saldırıya karşı duracakları mesajını vermesinin ardından toplantı son buldu.