ANALİZ

Hakkari valisi PKK’ye kimin mesajını gönderdi?…-Doğan Çetin

Erdoğan’ın verdiği bilançolardan tutalım, şehir savaşlarının sonuçlarına dair belirtilenler, toplumun yaşanan çatışmalı süreçlere yönelik tavırlarına kadar ekranlara yansıtılanları tersten okuyorum artık.

Geçtiğimiz günlerde yazdığım bir kaç yazıda, Erdoğan önderliğinde AKP rejiminin öz yönetim direnişleri karşısında yaşadığı zorlanmaları irdelemeye çalışmıştım. Bu zorlanma öyle ki Kuzey Kürdistan’da AKP’yi yeni plan ve saldırılara itiyor. Saman altından uygulamaya konan planlarla algı operasyonlarıyla gelişmelere bambaşka bir yön vermek isteniyor.

Dünkü yazısında “HDP-PKK ilişkilerinde pis kokular” başlığıyla Yeni Şafak’ta Hasan Öztürk de bu çapta bir yazı yazmış. PKK ve HDP’nin yeni bir manevrayla sözde iflas eden mücadele taktiklerinin ardından müzakereye sarıldıklarını belirtmiş. ‘Üçüncü bir göz’ün devreye girmesi biçiminde bir anlaşmanın olduğunu, Kürt Özgürlük Hareketinin gerilemesi ve hatta yenilgisi ardından uluslararası güçlerden medet umduğunu anlatmış.

AKP özel savaş çalışmalarının bir parçası olan bu haberler ve yorumlar için kanaatim kesinleşmiş durumda. Erdoğan’ın tetikçiliğini yapan bu özel savaş adamlarının söylediği her iddiayı tersinden okumanın kesinlikle bizi doğrulara götüreceği inancındayım. Erdoğan’ın verdiği bilançolardan tutalım, şehir savaşlarının sonuçlarına dair belirtilenler, toplumun yaşanan çatışmalı süreçlere yönelik tavırlarına kadar ekranlara yansıtılanları tersten okuyorum artık.

Hasan Öztürk’ün yazısı bakımından da bildiklerim bu iddiamın doğruluğunu kanıtlıyor.

Geçtiğimiz günlerde Hasan Öztürk’ün bu iddiasına benzer ama yerel çapta bir gelişme yaşanmıştı. Gever’de çatışmalı süreçler başlamadan önce ‘Hakkari inisiyatifi’ olarak kendilerini tanıtan bir grubun operasyonların durdurulması için Vali ile temasa geçtiği ve tabi devletin ‘kahraman’ valisinin de bu heyeti muhatap almayıp “teslim olsunlar operasyonları durdururuz” dediği iddia edilmişti. Benim aldığım bilgiler ise biraz farklı. Evet, kendilerine Barış için Hakkari girişimi gibi bir ad verip yerel bir İnisiyatif alan bir grubun olduğu doğru. Bu grup iyi niyetle, yaşanan gelişmeler karşısında rol oynamak adına çaba sahibi olmak istiyor. Bunun içinde kimi siyasetçiler, kimi oda ve sendika başkanları ve Hakkari’nin ileri gelenleri de var. Ama grubun çalışması Vali ile Türk basınına yansıdığı gibi bir görüşmeden ibaret değil. Aksine bizzat Hakkari Valisi İçişleri bakanlığının garantörlüğü ve teşviki ile bu gruptan talepte bulunuyor. PKK ile görüşmelerinin önünün açılacağı mesajlarının dağa iletilmesi rica ediliyor. Heyetle görüşen Hakkari valisi içişleri bakanlığının bilgisi ve onayı temelinde Kandile dağa gitmelerini ve PKK’den süreci yumuşatmalarını istemelerini rica ediyor bunun müzakere koşullarını geliştireceği taahhüdünde bulunuluyor. Bu konuda girişimde bulunan heyet tam bu sıralarda Kürdistan’da AKP’nin geliştirdiği katliam ve saldırılardan ötürü görüşmelerinde istediği sonucu alamıyor. Hakkari’ye geri döndüklerinde ise bu tip taleplerin aldatıcılığının farkına varıyor. Gerçek bu! Heyet ise Hakkari’ye döner dönmez Türk basınında “bir heyetin –ki bu heyet kendileri oluyor- Hakkari valisi ile çatışma ve operasyonların durdurulmasını istediği ama Hakkari valisinin tam bir devlet adamı gibi heyete tavır aldığı” yazılıp çizilmişti.

PKK’ye yönelik AKP’nin oyalama ve mücadele eder pozisyondan düşürmeye yönelik AKP’nin etraftan bu tip hileleri birden çok. Buna benzer bir biçimde MİT’in teşviki ile PKK’den süreci yumuşatın, şehir eylemlerini durdurun, ileride görüşmeler olabilir biçiminde girişimlerin olduğu bilgisini de edindim. Bu konuda Kürdistan’da ileri gelenler PKK’nin tanıdığı şahsiyetler kullanılıp aracı yapılmak isteniyor. Yani yenilen gerileyen bitmek üzere olanlar belli başlı çevreleri aracı olarak kullanıp müzakereyi bir özel savaş planı biçiminde kullanmak Kürt hareketini yeniden oyalamak isteğiyle kandil dağlarını aşındırıyor.

Bu hususta Erdoğan tarafından görevli bölgede çalışan önemli sayıda bir ekibe ise sivil toplum örgütlerini, sendikaları, iş çevrelerini bölgede yakın markaja alma görevi verilmiş durumda. Bu görev iki yönlü. Neresinden tutularsa AKP’nin kazancına yarayacak biçimde tezgahlanmış. Bu tip çevrelerle görüşen AKP “isterseniz PKK ile görüşüp süreci yumuşatabilirsiniz, süreç yumuşarsa diyalog başlayabilir. Gördüğünüz gibi biz müzakereye açığız ama PKK dinlemiyor” gibi söylemlerde bulunuyor. Bu söylemlerle bahsettiğim çevrelerle ilişkilenen AKP’li kesimler PKK ile bu tip çevreleri karşı karşıya getirmeyi de hedefliyor.

Kürdistan’da AKP’nin yürüttüğü bir özel savaş planının tetikçileri de dini adlar adı altında açılan dernek, vakıf, kuruluş ve cemaat örgütleri. Bizzat cumhurbaşkanının planı olan bu çalışmada bu çevrelere kendilerine yönelmeyeceğine ve destek verileceğine dair taahhütler verilmiş. Karşılığında ise bu kuruluşların evleri yıkılan ve bölgelerden göç etmek zorunda kalan halka yönelik çalışma yapmaları istenmiş. Bu çevrelerin tek faaliyeti şu anda bu. AKP ile hiç bir bağı yokmuş gibi halkı dini duyguları kullanılarak toplum etkilenmek isteniyor, ev ve maddi imkanlar veriliyor ve bu kesimlere PKK karşıtı propagandalar yapılıyor.

Erdoğan’ın Saray’da Kürt Özgürlük hareketine karşı ciddi bir mesai yaptığı belirtiliyor. Kurmayları ile birlikte Kürdistan’da yaşanan çatışmaların sonuçlarının değerlendirildiği bu sonuçlar ışığında yeni planların tezgahlanarak emir erlerinin, bakanlıkların, MİT’in ve Valiliklerin önüne konulduğu ortaya çıkıyor.

Yani anlatmaya çalıştığım gibi ne söyleniyorsa tersinden okumak bizi doğru sonuçlara götürebilecek bir yöntem olabilir.