Hakkı verilmiş bir yaşama karşı borçluyuz-Ali Sincer
Hakkı verilmiş bir yaşama karşı borçluyuz-Ali Sincer
Hakkı verilmiş bir yaşama karşı borçluyuz-Ali Sincer
Kürt halkının yiğit evladı, oğlumuz, kardeşimiz, arkadaşımız, can dostumuz Erdal (Engin Sincer) aramızdan ayrılalı 10 yıl oldu. ‘Her ölüm erken ölümdür’ ve ‘her insan biriciktir’ ama hem Erdal’ı bizler için biricik kılan, hem de aramızdan ayrılışını hala kabullenmiyor olmamıza yol açan o kadar çok neden var ki… Bunları hatırlamak, unutturmamak da biz geride kalanlara düşüyor.
Neydi Erdal’ı biricik kılan, anısını unutulmaz eden? Her şeyden önce yürüttüğü mücadele ve yaşam çizgisini kişiliğinde, hiçbir abartıya ve zorlamaya yer vermeden, neredeyse doğal denebilecek bir tarzda birleştirmesiydi. İlk gördüğünüz andan itibaren dört dörtlük bir devrimci ile karşı karşıya olduğunuzu hissedip anlardınız. Kürdistan dağlarında gerilla komutanı, Avrupa’nın merkezinde diplomat, bir Kürt derneğinde halk yöneticisi, herhangi bir Botan govendinin başını çeken genç olmayı aynı doğallıkta kendinde bütünleştiren bir kişilikti. Yoksa bir insan, hem yaşarken ölümüne dostu, hem de ölümünde arkasından ağlayacak kadar anısına bağlı Botanlı köylü, Rojavalı gerilla, Avrupa'da yetişen genç, metropollerde büyüyen Dersimli yoldaşlara, Türk, Alman dostlara, arkadaşlara nasıl sahip olabilirdi ki? Bunun en büyük nedeni de, kendini sevdiren, kimseye batmayacak ve herkesi kucaklayacak kadar yumuşak ama duruşunu her koşulda koruyacak kadar da dimdik kişiliğiydi. Öyle bir kişilik ki, Kürdistan dağlarında odun ateşinde kala kala kararmış çaydanlığı da, Avrupa’nın ortasında kurulan oy sandığına atılan oy pusulasını da aynı mütevazi tavırla taşır; Batılı bir diplomatla da, bir Kürt derneğindeki yaşlı amcayla da aynı ciddiyetle konuşurdu.
'Aklını yüreği ile birleştiren komutan'
Böyle bir muazzam kişiliği gençlik ve mücadele arkadaşı Hüseyin Çelebi’nin “Mein kleiner freund” diye adlandırdığı o ufacık cüssesine sığdırıvermişti. Neydi sırrı? Heybetini gövdesinin büyüklüğünden değil de duruşuyla kazanmış olmasından; her vedalaşmada anasının sinesine başını dayadığı gibi arkadaşına, dostuna, ülkesine güven vermesinden olsa gerek. Bir de değerli silah arkadaşı Ape Hüs’ün dediği gibi ‘aklını yüreği ile birleştiren umut veren genç komutan’ olmasını da unutmamalı. Dahası, kardeşlerinin, arkadaşlarının sevgilisi, ailesinin can parçası ama aynı zamanda halkının da diplomat, asker ve siyasetçisi olarak aynı sadelikte başarı gösterebilmeyi başardı. En önemlisi de bütün bunları yaparken karşılaştığı her insanın üzerinde derin bir iz bırakacak kadar güçlü olan insani çekiciliğiydi. Öyle ki, Doğu Kürdistan’da evinde 2-3 gün misafir olduğu yaşlı amca, isminin Engin olduğunu öğrenince Soranice bal anlamına gelen Hengiwîn diyecek kadar kendini sevdirmişti.
Boynumuzun borcu olsun
‘Aklını yürekle birleştirip en mütevazi haliyle kişiliğinde yansıtmak’ Erdal’ın geride kalanlara bıraktığı en büyük miras. Hakkını vererek yaşadığı hayatı boyunca, özellikle de Kürt halkının özgürlük mücadelesinin her alanında verdiği emeklerle bu mirası kendi yarattı. Varlık yokluk savaşına emeği ve kanı ile katıldığı gibi siyaset ve diplomasinin devreye girmesi için de en olumsuz koşullarda bile durmaksızın çalıştı; düşüncelerine, ilkelerine ve yol arkadaşlarına inandı, güvendi ve güven verdi. Karşısındakini dinleyen, yenilikleri öğrenmeye hep hazır bir yönetici idi. Bütün bu özellikleri ile Kürt halkının özgürlük mücadelesinin her zaman ihtiyaç duyacağı bir militanı, bizlerin her zaman özlemle anacağı arkadaşı, can dostu idi. Bu nedenlerle kaybının ne kadar büyük olduğunu bu geçen 10 yıl boyunca hep hisseden ailesi, mücadele yoldaşları, dost ve arkadaşları anısını canlı tutmaya çalıştı. Engin adı verilen bebeler doğdu, mücadele adlarını Erdal olarak değiştiren yoldaşları oldu. Evlerde, Kürt kurum ve kuruluşlarında asılı fotoğrafları Kürt halkının da O’nu unutmadığının en açık göstergesi.
10. yıldönümü vesilesiyle yapılacak bu anma da daha kalıcı çalışmalar yapılmasına vesile olmalı. Hayatın her alanında Erdal’ın ideallerini yaşatacak, kişiliğini yansıtacak ürünler vermek, verilmesi içi çabalamak en anlamlı, Erdal’ın anısına en yakışan uğraş olacaktır. Şairin dediği gibi ‘Uzağı gören çocuklar bilir gelecek uzun sürer’ ve Erdal da bu çocukların en güzellerinden biriydi. O, her anının hakkı verilmiş bir hayat sürdü, O’nun hakkını vermek de bizim borcumuz olsun.
Ne mutlu bize ki seni tanıma şansımız oldu. Ve ne acı ki seni o kadar erken kaybettik Acımızı hiç unutmadan anını yaşatacağız.
SİNCER 17 AĞUSTOS'TA SEYRANTEPE'DE ANILACAK
17 Ağustos 2003 tarihinde Kandil'de yaşamını yitiren PKK Merkez Komite Üyesi ve ARGK komutanlarından Engin Sincer (Erdal), "Hakkı verilmiş yaşam", "10. yılında, Engin Sincer'i Seyrantepe'de anıyoruz" şiarı ile Pazarcık'ın Seyrantepe (Topalan) köyünde anılacak.
Anmaya BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Reyhan Yalçındağ, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Kemal Bülbül, Avukat Levent Kanat, Garip Bozkurt (Garip Dede), Mehmet Nuri Tanrıkulu ile inanç temsilcileri de katılacak. Etkinlikte Ferhat Tunç, Ozan Diyar, Agirê Jîyan, Deniz Deman sahne alacak. Ayrıca Özgürlük Mücadelesi'nde yaşamını yitiren Süleyman Şaşkara, Hüseyin Sincer, Mustafa Yöndem, Mehmet Bulmuş, Battal Evsen, Yakup Alcali, Mehmet Dirlik, Sexo Dirlik ve Cennet Dirlik'in resimlerinden oluşan bir sergi de düzenlenecek.