Halep’ten Türkiye’nin istediği kadar sivil ‘kaçmıyor’

Halep’te rejim güçleriyle bölge ülkelerinin desteklediği gruplar arasındaki çatışmaların sona ermesi ardından başlatılan tahliye işlemlerinin bugün durdurulduğu bildirilmiş, ancak tahliye işlemleri hakkında farklı açıklamalar gelmişti.

 Kentten ne kadar kişinin göçmeye çalıştığı kesin olarak bilinmese de, Türkiye’nin böylesi bir göç propagandasıyla özellikle Avrupa Birliği üzerindeki şantaj politikasını canlı tutmaya çalıştığı biliniyor.

Rusya tarafından yapılan açıklamada, 9 bin 500’ü aşkın sivili kentin doğu mahallelerinden tahliye edildiği, ayrıca 4 bin 500 ‘silahlı muhalif’ ile 337 yaralının da kentten çıkanlar arasında olduğu duyurulmuştu. Rusya’ya göre kentten çıkmak isteyenlerin tahliye işlemi bitmiş durumda.

Halep’in düşmesi ardından ‘katliamların yapıldığı’ propagandasına girişen Türkiye ve desteklediği grupların açıklamalarına göre ise kentteki tahliye işlemleri halen bitmiş değil. Türkiye ile desteklediği gruplara göre kentte halen çok sayıda kişi ‘mahsur’ kalmış durumda.

İSTENİLEN DÜZEYDE SİVİL ÇIKMAK İSTEMİYOR MU?

Türkiye’nin desteklediği grupların iddiasına göre kentteki silahlı grupların bir kısmı ‘sivillerin güvenli bir şekilde çıkması işlemi tamamlanana kadar’ kentten çıkmayacak.

Aynı grupların Rusya ve Suriye ordusundan ziyade İranlı ve diğer Şii silahlı grupların varlığını öne çıkararak, kentte ‘katliam yapıldığı’ iddialarını canlı tutmak istediği de biliniyor. Zira Halep’in tümüyle düşeceği anlaşıldığı son haftalardan itibaren kentte ‘Şii milislerce toplu katliamlar yapıldığı’ iddiaları hem bu gruplar hem de onları destekleyen Türkiye, Körfez ülkeleri ve batılı ülkeler tarafından sıkça dile getiriliyor.

Öte yandan Kasım ayı ortalarına kadar rejim karşıtlarının elinde olan doğu mahallelerinde 250 bin ila 300 bin arasında sivilin yaşadığı tahmin edilirken, bu kişilerin ne kadarının kenti terketmek istediği tartışmalı. Kasım sonundan itibaren on binlerce sivilin YPG kontrolündeki mahallelere sığındığı duyurulmuştu.

Ayrıca kent sakinlerinin önemli bir kısmının rejimin kontrolüne geçen alanlarda kalmaya devam ettiği de biliniyor.

TÜRKİYE’NİN ÖZENLE YAPTIĞI PROPAGANDA

Kentin kurtarılması ardından sivillerin tümünün kaçmak istediği propagandasının arkasında Türkiye’nin olması da dikkat çeken bir diğer nokta. Türkiye’nin özellikle Avrupa ülkelerine karşı koz olarak kullandığı mülteci göçünün Avrupa Birliği (AB) içerisinde AKP’ye yönelik tepkilerin yoğun olduğu bir dönemde ‘büyük bir göç akını olacağı’ propagandasını özenle piyasaya sürmeye çalıştığı da gözlerden kaçmamalı.

Kentin düşeceğinin anlaşılması ardından Türkiye’nin on binlerce mülteci için kamplar hazırlamaya yönelik açıklamaları dikkat çekmişti.

Yine son olarak Türk diktatörü Erdoğan tarafından dünkü AB Liderler Zirvesi’ni yapıldığı bir anda yapılan bir açıklamada, “Bazı batılı ülkelerin 'Bir kişi dahi gelse almam' dediği bir ortamda, biz bir kişi değil bin kişi dahi gelse almakta kararlıyız” demişti. Erdoğan bu sözleriyle, daha önce de sıkça dile getirdiği ‘mülteci kozunu’ sürekli elinde tutacağı mesajını da vermişti.