Halepçe Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı

Halepçe Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı

Halepçe Katliamı’nın 25. yıldönümünde Van, Erciş, Dersim, Bingöl ve Mardin’in Nusaybin ilçesinde anmalar düzenlendi. Anma etkinliklerinde yapılan konuşmalarda dünyanın Kürtlere karşı yapılan katliamlara sessiz kaldığına dikkat çekildi. "Halepçe Katliamı Ortadoğu coğrafyasında yaklaşık 40 milyon Kürdün kimliksizleştirilmesi, statüsüzleştirilmesi ve yıllardan beri dayatılan köleleştirme politikalarının bir sonucudur" denildi. 

Van Barosu tarafından Halepçe Katliamı'nın 25'inci yıldönümü dolayısıyla Baro binasında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Van Barosu İnsan Hakları Komisyon Üyesi Muhammet Aksoy, 16 Mart 1988 yılında Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin küçük bir kasabası olan Halepçe'de, 5 bini aşkın sivil ve masum Kürdün Irak yönetimi tarafından kimyasal silahlarla bombalanarak, katledildiğini hatırlattı. Geride binlerce yaralı insan ve neredeyse günümüzde bile ot bitmeyen bir coğrafya kaldığını belirten Aksoy, insanlığın böylesi bir katliam karşısında büyük bir ayaklanma yaratması gerekirken, maalesef günümüzde bile bu insanlık suçuna yeterli bir tepki geliştirilmediğini kaydetti. Aksoy, söz konusu Kürt halkı olunca kör, sağır ve dilsizin oynandığı söyledi. Meclis Alt Komisyonu'nun geçtiğimiz günlerde kabul edilen Roboski raporunun da bu konuda adeta tüm umut ve beklentileri yıkacak nitelikte olduğunu belirten Aksoy, insanlığa karşı işlenen bir suç olarak, soykırım faillerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaları gerektiğini dile getirdi. Aksoy, "Kürt halkı başta olmak üzere bütün mazlum halkların soykırım ve imha suçlarına karşı korunması, bütün insani, demokratik ve hukuksal haklarının güvenceye alınması ile mümkündür. Bu anlamda ülkemizde geliştirilen 'İmralı veya Çözüm Süreci' olarak adlandırılan girişimin barışla taçlandırılması, Halepçe Katliamı'na en büyük cevap niteliğinde olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. 

Van'ın Erciş ilçesinde Halepçe Katliamı'nın yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yapıldı. BDP İlçe binasında biraraya gelen ve aralarında BDP Erciş İlçe Başkanı Abidin İnci, BDP Çelebibağı Belde Eşbaşkanı Perihan Sağlam, KURDİ-DER Şube Başkanı Cevdet Zilanlı, TUYAD-DER temsilcileri ile yurttaşlar, Zilan Parkı'na kadar yürüyüş düzenledi. "Dilsiz Şeytan Erdoğan'dır", "Kimyasal Ali'yi tanıyor musunuz?", "Halepçe, Roboski, Paris'i unutmayalım" dövizleri ile siyah bez üzerine "Selvegera Halepçe Şermazardikim", "Ölüm değil çözüm istiyoruz" pankartları açan kitle adına yürüyüş sonrası BDP Erciş İlçe Yöneticisi Recep Sayıner açıklama yaptı. Sayıner, Kürt halkına Zilan'dan Roboski'ye kadar katliamların sürdüğüne dikkat çekerek, katliamlara Kürt halkının mücadelesini yükselterek cevap verdiğini dile getirdi. Kitle açıklamasını sloganlarla sonlandırdı. 

Dersim Üniversitesi Yurtsever Öğrenci İnisiyatifi tarafından Halepçe Katliamı'nın 24'üncü yıldönümü nedeniyle Mühendislik Fakültesi önünde basın açıklaması yapıldı. Yüzlerce öğrencinin katıldığı açıklamada, "Zamanın durduğu, acının derinleştiği yer Halepçe, katliamlara sessiz kalmayacağız" pankartı ve "Halepçe! Qamışlo! Uludere! katliamlara dur de", "Halepçe em jî bîrnakin", "Ellerimin yerine boynuma bir kelepçe seni asla unutmayacağız Halepçe" dövizleri açıldı. Öğrenciler adına yapılan açıklamada, Mart ayının, tarihe acılar ve katliamlar ayı olarak adını yazdırdığı belirtilerek, "Bundan tam 25 yıl önce 16 Mart 1988 tarihinde gerçekleşen Halepçe katliamı başlı başına bir insanlık dramıdır. Kürtlerin, Asurilerin ve Halepçe'de yaşayan diğer milletlerden halkların ulusal hak eşitliği mücadelesini hedef alan katliamda, Saddam Hüseyin rejimi tüm dünyanın gözleri önünde, 5 binden fazla çocuk, kadın ve erkeği kimyasal ve biyolojik silahla acımasızca katletmiştir. Newroz kutlamalarına hazırlık yapıldığı sırada gerçekleştirilen insanlık dışı katliamın tek sorumlusu elbette ki Saddam Hüseyin değildir. Bölgeye ilişkin hesapları olan emperyalist ülkeler ve İslam ülkelerinin yönetimleri de yaşanan vahşeti seyrederek, en az Saddam Hüseyin rejimi kadar büyük bir suç işlemiştir" denildi. "Halepçe katliamı Ortadoğu coğrafyasında yaklaşık 40 milyon Kürdün kimliksizleştirilmesi, statüsüzleştirilmesi ve yıllardan beri dayatılan köleleştirme politikalarının bir sonucudur" denilen açıklamada, Kürtlere karşı yapılan katliamların sona ermediğine dikkat çekilerek, Roboski Katliamı örneği verildi. Açıklamanın ardından kitle "Şehit namirin" sloganları attı. Daha sonra üniversite kantininde Halepçe Katliamı'na ilişkin hazırlanan sinevizyonun gösterimi yapıldı. 

Bingöl Üniversitesi Öğrencileri Derneği (BÜÖ-DER) Halepçe Katliamı'na ilişkin Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda anma etkinliği düzenledi. Yüzlerce öğrencinin katıldığı anma etkinliğine bazı öğretim görevlileri de destek verdi. Katliamda yaşamını yitirenlerin anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından Dernek adına açıklama yapan Mustafa Aktaş, Halepçe katliamında kullanılan kimyasal silahların etkisinin halen devam ettiğini belirterek, Halepçe'de dünyaya gelen her 3 çocuktan birinin engelli olarak doğduğunu söyledi. Süleymaniye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Fuat Baban'ın "Experiment Evil" başlıklı makalesine değinen Aktaş, makalede Baban'ın Halepçe'deki engelli doğum oranının Hiroşima ve Nagasaki'nin 5 katı olduğunu belirtmesine rağmen ABD'nin bu iddiayı suiistimal ederek, zayıflatılmış uranyum mermilerinin kullanılmasını meşrulaştırmaya çalıştığını kaydetti. Aktaş'ın konuşmasının ardından Semra Çelebi tarafından Halepçe Katliamı'nın tanıklarından Aras Abid Ekrem'in anlatımları okundu. Anma katliamla ilgili sinevizyon gösterimi ile sona erdi.

Mardin'in Nusaybin ilçesinde Halepçe, Qamişlo, Gazi ve Nusaybin 1992 Newrozu'nda yaşamını yitirenler yürüyüş ile anıldı. Sivil Cuma namazının ardından Şehitler Köprüsü'ne kadar yapılan yürüyüşe; Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, BDP Nusaybin İlçe Başkanı Abdulbari Eren, MEYA-DER, DÖKH, Barış Anneleri aktivistlerinin yanı sıra binlerce kişi katıldı. 1992 Newrozu'nda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının taşındığı yürüyüşte, "Em ê tola Helepçe, Gazi, Qamişlo, Roboski û şehidên Newrozê hilînin" pankartını açan kitle, sık sık "İntikam", "Öcalan", "Biji Serok Apo", "Selam selam İmralı'ya bin selam", "Disa disa serhildan serokê me Öcalan" ve "Şehit namirin" sloganlarını attı. Yürüyüşün ardından Şehitler Köprüsü'ne gelen kitle burada demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Saygı duruşunun ardından konuşan BDP Nusaybin İlçe Başkan Yardımcısı Şengül Ogur, Kürtlerin tarihinin katliamlarla dolu olduğunu belirterek, "Tarih boyunca Kürtler dünyadaki diğer milletler gibi onurlu bir yaşam için ne zaman özgürlük istedilerse hep katliamlarla karşı karşıya geldiler. Bu yüzden Kürtlerin tarihini katliam tarihi olarak da adlandırabiliriz. Bu katliamlardan biri Halepçe'dir. 16 Mart 1988'de Halepçe'de Enfal katliamın bir parçası olup bu çerçevede 182 bin Kürt katledilirken, binlerce Kürt de kimyasal silahın etkisiyle hastalanıp göç etti. 25 yıl önce yapılan bu katliam hala Kürtlerin zihninde canlıdır. Ne zaman Halepçe ismi söylenirse Kürtlerin gözleri yaşarıyor" dedi. 28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 34 Kürt gencinin yaşamını yitirdiğini de hatırlatan Ogur, Newroz Bayramı'nın yaklaştığı günlerde söz konusu katliamların gerçekleştirilmiş olmasının tesadüf olmadığına dikkat çekerek, "1992 yılında bu köprünün üzerinde özgür bir Newroz'u kutlamak isteyen onlarca arkadaşımız katledildi. 2013 yılı Newrozu'nu bunları düşünerek kutlamamız gerekir" dedi. Ogur'un konuşmasının ardından temsili olarak 16 karanfil Şehitler Köprüsü'nün altından geçen Çağ Deresi'ne bırakıldı.