Beşiri Belediyesini denetlemek için gelen müfettişlerin; ‘eğer DBP’li belediye olmasaydı ödüle laik görülürdü’ dediğini aktaran Belediye Eş Başkanı Mustafa Öztürk, kendilerinin keyfi gerekçelerle 7 aydır görevden alındıklarına dikkat çekti.
FERHAT ARSLAN
BATMAN
Cuma, 8 Temmuz 2016, 07:01
Kayyum atamaları ile kendisine rakip olan DBP’li belediyelere de el koymaya çalışan AKP iktidarının Hitler rejimine doğru yol aldığını dile getiren Öztürk, halkın bu uygulamalara sessiz kalmayacağını belirtti. AKP iktidarının çökertme planı kapsamında başta seçilmişlere yönelik siyasi soykırım operasyonu düzenlendiğine dikkat çeken Öztürk, planın son halkasında belediyelere kayyum atayarak halkın kurumları gasp edilmek istendiğini söyledi.
Yedi ay önce hiçbir hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle görevden alındıklarını hatırlatan Öztürk, “görevden alınma gerekçemiz de Sason’da yaşanan bir çatışmanın olduğu yere biz seçilmişler olarak gitmemiz gösterildi. Oysa iki tarafın ölmemesi için yaptığımız insani durumdan kaynaklı gözaltına alınıp tutuklanmamdan kaynaklı görevden uzaklaştırıldım. Kürt siyasal mücadelesini baskı altına almaya dönük kararlar devam ediyor. HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları ile başlayan şimdi de DBP’li belediyelere kayyum getirmek isteyen sarayın talimatları teker teker hayata geçirilmeye çalışılıyor. AKP iktidarı ve saray, Kürt siyasal mücadelesine karşı başlattığı çökertme planı kademeli olarak gerçekleştiriliyor. Önceden beri planlanmış, tezgahlanmış, bunlar her biri bir diğeri ile bağlantılı olan şeylerdir. Başbakan’ın ‘Belediye başkanlarının burnundan fitil fitil getiririz’ demesi her şeyi ortaya seriyor” dedi.
ÇÖKERTME PLANININ SON HALKASI BELEDİYELERE KAYYUM!
“Aslında çökertme planı, Sur’dan tutun, Nusaybin, Gever ve Şırnak’a uzanan bir süreç ve bugün belediyelere kadar devam etmektedir” diyen Öztürk, 90’lı yıllarda dahi yaşanmayan hak ihlalleri ile karşı karşıya olduklarını belirtti. Kürtlerin siyasi kazanımlarını direkt hedefleyen bu saldırılara karşı sessiz kalınmaması gerektiğini ifade eden Öztürk, “bugün uygulanan sindirme politikasını 1990’lı yıllara benzetenler var. Ancak 90’lı yılları yaşayanlardan biri olarak kesinlikle o dönemde bile böylesi hukuk ayaklar altına alınmamıştı. AKP iktidarı ve cumhurbaşkanı, rakibi olduğu, kendisine itaat etmeyen herkesi şu ya da bu şekilde pasifize etmeye, kendileri kurgulamış olduğu siyasal anlayışı hayata geçirmek için acımasız tamamen iftiralar ile karşı karşıyayız. Buda diktatör rejimlerin ortak karakteristik özellikleridir. Bunu Hitler döneminde de sık sık uyguladılar. Bunu boşa çıkartmak için daha çok seferber olmalıyız. Halkımız kayyum atamalarına karşı bunu asla kabul etmeyecektir. Şimdi bu kayyumcu iktidar, kendisine itaat etmeyen sadece biz DBP’li belediyeler ek değil, şirketler, basın, televizyon kanalları, gazete ve ajanslara bile kayyum atamaları yapılıyor. Onun için bu diktatörlük rejimine doğru giden bu iktidarı demokrasi normlarına çekmek için birlik olmamız gerekiyor.”
ÖDÜLÜ HAK EDİYORUZ AMA İKTİDAR TERSİNİ YAPIYOR
İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen müfettişlerin denetim sonucunda ödül verilmesi gereken belediye olduğunu kendilerine iletildiğini de söyleyen Öztürk, “Bölge belediyeler toplantısında denetim yapan müfettişler, Beşiri Belediyesi için; ‘eğer DBP’li belediye olmamış olsaydı kesinlikle ödüllendirilirdi’ sözlerini kullandılar. Ama buna rağmen biz halkın çoğunluk oyu ile seçilen biz belediye eşbaşkanları ile belediye meclis üyeleri maalesef teker teker keyfi bir şekilde görevden alındık. Bu haksızlığı halkımız yakından takip ediyor ve bilincindedir” dedi.