İzmir Kadın Platformu’nun düzenlediği ‘Barış Mücadelesinde Kadınlar’ konulu söyleşide konuşan Araştırmacı-Yazar Handan Çağlayan, kadınların sürecin merkezinde olması gerektiğine vurgu yaparak, savaşı üreten erkek egemen sisteme karşı kadının ‘barış dilini’ geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Ege 78’liler Lokalinde, İzmir Kadın Platformu ‘Barış Mücadelesinde Kadınlar’ konulu bir söyleşi düzenledi. Araştırmacı-Yazar Handan Çağlayan’ın konuşmacı olarak katıldığı söyleşiye çok çeşitli siyasi çevrelerden kadın katılımcının olması dikkat çekti.

Çağlayan sunumunda, 40 yıla yaklaşan bir süreçte savaşın dilinin bu ülkede yaşayan herkesime sirayet ettiğine dikkat çekerek, tarihsel süreçte erkeklerin ilk olarak kadına savaş açtığını, bu nedenle de kadınların mağduriyetlerinin binlerce yıldır bu zihniyetin yarattığı tahribattan etkilendiğini söyledi.

Bu nedenle gelişen ‘barış ikliminde’ kadınların net bir taraf olması gerektiğine vurgu yapan Çağlayan,  “Yani bu süreç her ne olursa olsun silahların susacak olmasıyla bile büyük bir öneme sahip. Fakat biz kadınlar olarak bu sürecin aktif içinde yer almak zorundayız. Bunun için de örgütlenmek ve barış dilini geliştirmek gerekiyor” diye konuştu.

Savaşın ‘erkek mantığı’ olduğunu kaydeden Çağlayan, tarihte hiçbir dönemde kadınların savaşan kesimler için de yer almadığını belirtti.

Barış sürecinde ‘dışarıdan eleştiren’ konumunda kalmanın kadınlara kaybettireceğinin altını çizen Çağlayan, “Biz bu sürece aktif şekilde katılmaz ve ‘neden bizi almıyorsunuz?’ diye yakınmacı bir tavır takınırsak, bize geçmiş olsun. Bu süreçte kimsenin bizi çağırmasını beklemeyeceğiz. Aksine erkeklerden bağımsız şekilde örgütlenerek, bu sürecin öznesi durumuna gelmek durumundayız” dedi.

Çağlayan’ın sunumundan sonra söz alan kadınlar, ‘barış sürecinde’ yaşanabilecek olan olumlu-olumsuz gelişmelere karşı görüşlerini dile getirdi.