Hastaneler çetelere açık Kürtlere kapalı
Hastaneler çetelere açık Kürtlere kapalı
Hastaneler çetelere açık Kürtlere kapalı
BDP ve DTK Kadın Meclisleri Ceylanpınar’a gerçekleştirdikleri ziyaretin ardından bir rapor yayınlayarak Ceylanpınar devlet hastanesinin sivillere ve Kürtlere kapatıldığını sadece çetelere açıldığını duyurdu. İlçede yaşanan olağanüstü koşullara dikkat çekilen raporda bugüne kadar Serekaniye’deki çatışmalar sonucunda sınırın diğer tarafından isabet eden kurşunlarla Ceylanpınar’da altı sivil kişinin yaralandığı ifade edildi. Raporda Serekaniye’deki çatışmalardan kaçıp Ceylanpınar’a sığınanların durumları konusunda da bilgi verildi.
BDP ve DTK Kadın Meclisleri, Ceylanpınar’a gerçekleştirdikleri ziyaretin ardından Ceylanpınar raporunu hazırladı. Suriye’de aylardır süregelen rejim yanlıları ve muhaliflerin yürüttüğü iç savaş sonucu Türkiye sınırından Ceylanpınar, Viranşehir, Hatay, Mardin, Diyarbakır, Antep ve birçok il ve ilçeye Suriye’den sürgünlerin başladığına dikkat çekilen raporda, bunun yanı sıra muhalifler içerisinden oluşturulan çete gruplarının Rojava’da Kürtler lehine gelişen durumu hazmedemeyip PYD’ye ve Kürtlere dönük geliştirdikleri saldılar sonucunda da Ceylanpınar ilçesinin çok yoğun göç aldığı kaydedildi.
BDP ve DTK Kadın Meclisleri, gerçekleştirdikleri ziyarette açığa çıkan sonuçları dile getirdikleri raporlarında, tamiri zor travmalar karşısında bu savaşın durması, halkların demokratik taleplerinin kabul edilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesinin hayati bir görev olduğunun altını çizdi.
KAMPLARDA KADIN VE ÇOCUKLAR SEFALET İÇİNDE
Ceylanpınar üzerinden edinilen gözlem ve bilgiler raporda şöyle belirtildi: “Ortalama rakamlarla kampta 21 bin 500 kişinin yaşadığı, bunların 400’ünün Kürt olduğu, geri kalanlarınsa Arap olduğunu belirtebiliriz. Ayrıca kampa hükümet engelinden kaynaklı sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri girememektedir. Bu denli kapalı tutulan bir kamp gerçekliği kafalarda ciddi soru işaretleri bırakırken kampta yaşananlara dair gelen bilgilerse dehşet verici düzeydedir. Ek ama önemli bir bilgi olarak da sınır hattının tren vagonlarıyla tamamen kapatılmış olması (resmi açıklamalara göre seken kurşunları bir nebze de olsa engellemek amaçlı kurulan vagonlardır) ve sınırın diğer yüzünün görülmemesi soru işaretlerini daha da arttırmaktadır. Gelen bilgilere göre kamplarda konaklayan mülteciler vagonların görünmeyen tarafında eğitim görüp çete gruplarına dahil edilmektedir. Çadır kentte yani kampta yaşananlar bu kadarıyla da kalmazken kadın ve çocukların yaşadığı sefalet, sadece açlık ve yoksulluktan ibaret olmayıp ahlaki anlamda da bir dibe vuruş noktasındadır. Yine gelen bilgilere göre kimi ekipler(?) kampa gelip kadınları alarak Urfa, Mardin ve Antep illerinde fuhuş yaptırmaktadır. Ayrıca kamplardan genç kızlar başlık parasıyla ‘satın alınırken’,çeteler ellerini kollarını sallaya sallaya genç kızları kaçırabilmektedir. Örneğin Ceylanpınar kadın meclisimize gelen bir başvuruya göre Ceylanpınar’da kirada yaşayan Arap bir kadının evine zorla konaklama için giren yaklaşık 10-15 kişilik çete mensubu grubu kadını ciddi şekilde darp etmişlerdir. “
BDP ve DTK Kadın Meclisi’nin ilçede kadınları esas alarak yürüttüğü bir çalışmada açığa çıkan istatistikî verilere göre ilçeye göç eden kadınların yüzde 1,9’u çadırlarda, yüzde 3,8’i akrabalarında, yüzde 16,3’ü tanımadığı ailelerin yanında, yüzde 1,9’u dükkânlarda ve yüzde 76’sının ise kiraladıkları evlerde kaldığı kaydedildi.
Ev kiralarının pahalılığı karşısında BDP Ceylanpınar ilçe örgütünün devreye girmesiyle ev sahiplerinin duyarlılık gösterdiği ifade edilen raporda, ancak bunun mağduriyeti gidermekte yeterli olmadığı bilgisi verildi. Kamplarda konaklayan Kürt ailelerin bu nedenlerden dolayı kampları terk ettiği belirtilen raporda, “Çünkü sınırın diğer tarafından Ceylanpınar’a geçen Kürtler çeteler tarafından dövülüp darp edilip ve ellerindeki bütün paraları ve eşyaları alınarak geçebilmektedir. Şu anda Ceylanpınar ilçesinde tespitli 3bin 840 Kürt yurttaş varken, az sayıda Arap yurttaş da gelip şehir içinde akrabalarına yerleşmiştir. Çoğunluğu Kürt olan mülteciler sınırdan göç ettiklerinde kimlikleri olmadığı gerekçesi ile alınmak istenmiş ( Kürtler Suriye de vatandaş değiller ve bu nedenle yüzde doksanı kimliksizdir) Ceylanpınar belediye başkanımızın kaymakam ve diğer yetkililer ile yapılan görüşmede gelen Kürtlerin akrabalarına gideceklerini belirtmesi üzerine girişlerine izin verilmiştir. Belediye başkanı ile yapmış olduğumuz görüşmede ilkin gelen Kürtlerin sayısının az olmasından kaynaklı çok fazla sıkıntı yaşanmadığını ancak şu an 3 bin 840 civarında insanı doyurma ve barındırmanın oldukça zor olduğu, buraya yardım talebinde bulunulduğundaysa ‘Siz bize, gelen Kürtler’in akrabalarında kalacağını, bu yüzden akrabalarında kalanlara yardım yapılmayacak’ yönünde bir açıklamaları olduğu ifade edildi. Ceylanpınar ilçesi fakir bir ilçe olmasından kaynaklı şu an sadece göç edenlerin değil tüm ilçenin ciddi bir zorluk yaşadığı da gözlemler arasındadır. Kaymakamlık belediyelere üst üste genelge göndererek bütün yardımların valilik ve kaymakamlık üzerinden yapılması gerektiğini belirtmiş. Bu yüzden diğer belediyelerimizin yardımlarının önü de engellenmektedir. Bunun yanı sıra kamplara yemek dağıtan bir aş evinin kısmi bir yardımı söz konusudur. Kamplara yemek dağıtıldıktan sonra fazla kalan yemekler(artık değil) belediye aracılığıyla ilçede barınan halka dağıtılırken bazen günde iki öğün bazen de bir öğün yemek artabilmektedir” denildi.
İlçede yardım alanların oranı yüzde 91,3 yardım alamayanların oranı ise yüzde 8,7 olarak kaydedilen raporda, “Ayrıca Ceylanpınar devlet hastanesinin de sivillere ve Kürtlere kapanıp sadece çetelere açılması da söz konusudur. Son olarak gençler ve halk bu duruma tepki göstermiştir. Ayrıca bugüne kadar da sınırın diğer tarafından isabet eden kurşunlarla Ceylanpınar’da altı sivil vatandaş yaralanmıştır. Gece emniyetin zırhlı araçları da devriye gezerek sokağa çıkılmaması için anons yapmaktadır” tespitlerinde bulunuldu.
BDP ve DTK Kadın Meclisleri Ceylanpınar ziyaretlerine ilişkin hazırladıkları raporda son olarak, “Savaşları durdurup halkların kardeşliğini örgütlemek gibi bir görev temel stratejimiz olsa da şu aşamada kadın örgütleri ve demokratik kamuoyu olarak gerek Türkiye ve Federal Kürdistan yönetiminin sınır kapılarını yardıma ve ticarete açması gerekse de sınırın bu hattına geçen yurttaşlara yardımcı olmak ve çete gruplarının faaliyetlerini önlemek önümüzde duran en temel görevlerdir” denildi.