Havalimanındaki görgü tanıkları dehşet anını anlattı

Atatürk Havalimanı'ndaki saldırıda 30'u aşkın kişi yaşamını yitirdi. Saldırı anına tanıklık edenler, Başbakan Yıldırım'ın "Güvenlik zafiyeti yok" açıklamasına tepki gösterdi.

Tanıklar, çatışmalardan birinin havalimanının içinde yaşandığına da dikkati çekerek, katliamcıların nasıl alana girebildiklerini sorguladı.

Kimisi ülkesine dönmeyi beklerken, kimisi de uçakla  geldikleri İstanbul’da yakalandı, Atatürk Havalimanı dış hatlarda  peş peşe gerçekleşen bombalı saldırılara. Panik halinde ve gözyaşları içinde tahliye edilen yolcular, yaşadıklarını ANF'ye anlattı...

‘CANLI BOMBA İLE ARAMIZDA 6 METRE...'

Canlı bombanın kendisini patlatmasına birebir tanıklık eden  Veysel Anay,  şarapnel parçasının  sol bacağına isabet etmesiyle hafif yaralandı. Havalimanına Almanya’dan gelen misafirini karşılamak üzere  giden Anay, canlı bombanın havalimanının içinde,  yolcu bekleme bölümünün   bulunduğu noktada kendini  patlattığına dikkati çekti.  Anay , “Yolcu bekleme bölümünde  misafirimi beklerken ,  bağrışmalar ve silah sesleri geldi. Kafamı çevirmemle bir şahıs gördüm. Aramızda 6 metre ya var ya yoktu. Sakalsız, parlak bir adamdı. Üzerindeki yeleğin  önünü açmasıyla  büyük bir patlama meydana geldi. Havalimanın içinde herkes panik içinde kaçışıyordu. Ben de gümrüğün  bulunduğu noktaya doğru kaçtım” dedi.   Anay, yolcuların bölümüne  X Ray cihazdan geçmeden girilemeyeceğine  işaret etti.

Canlı bombanın kendini patlattığında  pasaport kontrol  bölümünde bulunan Aziz Kayakıran ise "Büyük bir patlama sesi geldikten sonra her yer duman oldu.  İnsanlar çığlıklar içerisinde kaçışıyordu. Bombacı içerideydi, dışarıda olmasına imkan yok.  X Ray cihazlarının bulunduğu arama noktasının tavanı tamamen çökmüştü” dedi. Artık hiçbir yerin güvenli olmadığını vurgulayan Kayakıran, “Bombalar güvenliğin en yüksek olduğu  havalimanında patlamaya başlıyorsa demek bu iş bitmiş” ifadesini kullandı.

'ÇATIŞMALARDAN BİRİSİ HAVALİMANI İÇİNDE YAŞANDI'

Dış hatlar giriş kapısında çalışan Zehra Kaçmaz da şunları anlattı: "Tam dış hatlardan giriş kapısına giderken  önce uzaktan bir patlama sesi duyuldu. Ne oluyor, demeye kalmadan bu kez  çok daha yakından bir patlama sesi daha yankılandı. Her yer toz duman oldu, pencereler parçalandı, yaralı polisler içeriye taşındı.  Havalimanı iç kısmına  alındığımızda bu kez içeride  çatışma başladı. Hemen kapalı bir bölüme götürüldük ve orada bekletildik."

Tunus’tan oğlunun bulunduğu  İstanbul’a gelen Fatma Hambousi , çatışmanın  havalimanı içinde yaşandığını doğruladı. Daha henüz pasaportunu vermemişken  önce silah seslerinin, daha sonra büyük bir patlama sesinin geldiğini  belirten Hambousi, "Silah sesleri  havalimanından geliyordu. Ardından bir patlama yaşandı.  Hemen kendimi yere attım. Bulunduğum noktadan çıktığımda her yerde kan vardı,  yaralı insanlar vardı. Çok korktum” diye konuştu.

‘YETER ARTIK!'

Yaşananlardan tanıklar  kadar, dışarıda yakınlarından haber bekleyen insanlar da endişeliydi. Bunlardan Kader Baydur. Dış hatlar girişinde yer hostesliği yapan kızı Duygu Baydur’dan haber almayı bekliyordu. Kızıyla patlamadan sonra bir kez telefonla konuştuğunu ve kendisine, “Merak etme, iyiyim ” diye teselli ettiğini anlatan Kader Baydur, “Sesi çok kötü geliyordu. Fazla konuşamadı, hemen kapatmak zorunda kaldı. Bu görüşmeden sonra defalarca aradım ancak telefonu açmadı” dedi. Baydur, tüm ısrarlarına rağmen  havalimanına sokulmadığını söyledi. “Yeter artık, daha kaç insan ölecek” diye feryat eden Baydur, “Daha ne kadar ailenin ocağına  ateş düşecek? Neden başımızdakiler bunların olmasına izin veriyorlar, tolerans tanıyorlar? Bu saldırıyı gerçekleştirenler neyin peşinde? Bu kadar insanı öldürdüler, yaraladılar; ne oldu? Bu cahil beyinler, bu koyun kafalılar bizi rahat bıraksın" dedi.

"Güvenlik zafiyeti yok" diyen Başbakan  Binali Yıldırım’a da tepki gösteren Baydur, “Biz bir yere girerken didik didik aranırken, bunlar nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyorlar? Demek ki bir yerde bir hata var” diye konuştu. 

...