HDK, Adalet Bakanı'nı istifaya çaðırdı

HDK, Adalet Bakanı'nı istifaya çaðırdı

HDK Ankara Ýl Yürütme üyesi Öztürk, cezaevlerinde isyanın çıkacaðı uyarısına kulak tıkayan ve 13 tutuklu ile hükümlünün yaşamını yitirmesine neden olan sorumluların ortaya çıkarılmasını ve yargılanmasını isteyerek Adalet Bakanı’nı istifaya çaðırdı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ankara Ýl Yürütmesi, Urfa E Tipi Cezaevi’nde, 13 kişinin yaşamını yitirdiði vahşete ilişkin Yüksel Caddesi Ýnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yaptı.

“Urfa Hapishanesi’nde yaşanan katliamdır! Adalet Bakanı istifa” yazılı pankartın açıldıðı açıklamada sık sık “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük”, “Adalet Bakanı istifa”, “Devlet katliamına son” sloganları atıldı.

Alınteri’nin de katılarak destek verdiði açıklamada konuşan Yasemin Öztürk, devletin cinayet işlemeye devam ettiðini ifade ederek, 276 kapasiteli ve binin üzerinde mahkum ile tutuklunun kaldıðı Urfa E Tipi Cezaevi'nde Cumartesi gecesi başlayan isyan yangınlarının dün de devam ettiðini belirtti.

Dün akşam saatlerinde Urfa E Tipi Cezaevi'nde ikinci bir yangın daha yaşandı, Antep, Adana, Ceyhan ve Osmaniye cezaevlerinden de Urfa’daki isyana destek ve cezaevi koşullarına isyan ateşleri yükseldiðini söyleyen Öztürk, 13 tutuklunun feci şekilde yaşamını yitirdiði Urfa'daki ikinci yangında ise 1'i aðır, 14 kişi yaralanırken, Adana, Ceyhan, Osmaniye ve Antep'te de çok sayıda çocuk ve yetişkin tutuklu ve hükümlünün hastaneye kaldırıldıðını hatırlattı.

Öztürk, cezaevi önüne gelen ailelerin ise tazyikli su, cop ve biber gazına maruz kaldıðına da dikkat çekti. Bugüne kadar cezaevlerinin hep siyasi tutsakların karşılaştıkları sorunlarla gündeme geldiðine işaret ederek, “Ancak sorun öyle büyümüştür ki artık, ‘adli mahkumları’ da içine çekmiştir. Her ülkede olduðu gibi Türkiye’deki adalet düzeni ve onun en çarpıcı yüzünü oluşturan cezaevi düzeni ve yaşam koşulları mevcut sistemin bir yansımasıdır da aynı zamanda” dedi.

Ýnsanların can güvenliðinden sorumlu olan devlet ve hükümetin, cezaevlerini işkence ve ölüm evlerine dönüştürdüðünü söyleyen Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Ev baskınları ve ardından alınan tutuklama kararları, uzun tutukluluk süreleri ve kapasitesinin üzerinde tutuklu ve hükümlü doldurulan cezaevleri AKP iktidarının alametifarikası olmuştur.

Hemen hemen tüm cezaevlerinden yükselen feryatlar, insan onuru ile baðdaşmayan koşullara karşı tepkilerdir, devlet bu tepkilere ‘madem koðuşu ateşe veriyorsunuz, o halde bunu hayatınızla ödeyin’ anlayışı ile yaklaşmış ve Roboski katliamının hemen ardından bir katliamla daha tarihe geçmiştir.

12 Eylülden beri cezaevlerinde hayatını, ruh ve fiziki saðlıðın kaybeden binlerce tutsaða yapılanların failleri ortaya çıkarılmamıştır. Yine 19 Aralık 2000’de, 20 cezaevine birden yapılan, 30 siyasi tutsaðın katledildiði ve yüzlerce kişinin yaralandıðı, ‘Hayata Dönü’ adı verilen kontrgerilla saldırısının sorumluları da ortayı çıkarılmamıştır, bunlara bir de Urfa Cezaevi katliamı eklenmiştir.”

Devleti ve hükümeti temsilen olayların baş sorumlusu konumunda olan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in hemen istifa etmesi gerektiðini vurgulayan Öztürk,“Pozantı Cezaevi örneðinde de gözler önüne serildiði gibi, cezaevlerinde taciz, tecavüz ve işkenceye maruz kalan çocuklar biran önce serbest bırakılmalı, gerekli psikolojik tedavileri yapılmalıdır! Başka cezaevlerine sevk sorunların çözümüne çare deðildir, sorunların daha da büyümesine neden olmaktadır! Hükümet, yeni cezaevleri yaptırma ve önüne geleni cezaevlerine tıkma politikasından vazgeçmeli, cezaevleri insan onuruna yakışır, her türlü insani ihtiyacın karşılandıðı yaşanabilir mekanlar haline dönüştürülmelidir! Biran önce genel af çıkarılmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.